ikiyüzlü riyakarlar oldukları için, alt tarafı bir kaç yüz kişinin takıldığı bir sözlükte islam aleyhine laf eden birkaç kişiyi dert eder görünüp, Müslümanlık taslarlar ama ne dine, ne akla, ne vicdana, ne de adalete uymayan politikaları ile milyonları mağdur eden firavunlara iki çift laf etmezler.
kaaper yahut "ateşin babası" yani "kaa-fer" olarak bilinen bu abi mö 2500 civarında 4. hanedan sonu, 5. hanedan başı arasında yaşayan mısırlı yazar ve rahiptir.
kendisi aynı zamanda kralın topraklarını kaydeder, krala ait meralarda kimlerin hayvan otlatacağından, kimlerin hangi su kaynaklarını kullanacağından bu abi sorumludur.
kaaper'in bu yüzden dolayı bir diğer adı da sheikh el-beled'tir.
kaaper'in sakkara'daki nekropolde keşfedilen mezarında şunlar yazıyor;
"bu mezarı inşa ettim, tanrının önünde haklıyım. bu mezarı kendi mülkümden inşa ettim… hiç kimseye karşı yanlış bir şey söylemedim, kimseden hiçbir şey çalmadım… bu mezarı rahatsız etmek isteyenler, (son) kararın efendisi büyük tanrı tarafından değerlendirilecek; kralın yetkilisi kaaper. ”
kaaper abi'nin kafir'e dönüşümü işte bu mezarda yazanlarda gizlidir.
kaaper, ülkesinin topraklarını, meralarını koruyan bir görevli.
lakin kendilerini tanrının evlatları sanan ve üstün ırk olarak gören israiloğulları çıkıyor ve bu kaaper abi'nin sorumluluk alanında olan meralarda hayvanlarını otlatmaya çalışıyorlar.
kaaper abi de diyor ki; "ulan zirzoplar, bu meralar bu ülkenin tapulu malıdır, tüyü bitmedik yetimin hakkı vardır. burada koyun otlatacaksanız bu ülkeye vergi ödemelisiniz..."
tabi israiloğulları "biz tanrının evlatlarıyız, sen kimsin amına koyayım, biz seçilmiş kavimiz, bize ne istediysek vereceksin" diyerekten vergi vermeyi reddediyorlar.
tabi kaaper abi de bir güvercin uçurup durumu firavuna bildiriyor, firavun da buraya bir ordu gönderip ülkenin topraklarından beleşe yararlanmak isteyen bu israiloğullarına haddini bildiriyor.
israiloğulları da kendilerine "ne istedilerse vermeyen" bu kaaper ve hanımı tjenteti ablaya beddualar edip onları lanetliyor.
ve o günden sonra dinci yobazların istediklerini yapmayan, dinci yobaz şerefsiz puştlara karşı çıkan herkese kafir denmeye başlanıyor.
ve tabi israiloğullarına ait her şey gibi bu da arap literatüründeki yerini alıyor.
kafir, kefere, küfür vb kelimeler arapça'ya buradan geçmiş oluyor...
işte bugün görüyorsunuz.
dinci, yobaz, şerefsiz, puştlara ne istediyse vermeyen, onlar gibi yaşamayan, onların yaptıklarını onaylamayan, onlara karşı çıkan herkes bugün de kafir ilan ediliyor.
mö 2500- ms 2020.
cahil, yobaz, yetim hakkı yiyen, hırsız puştların zihniyetinde en ufak bir değişiklik yok...
Tengir abimizin de dediği gibi kafir kelimesi, ibraniceden arapçaya geçmiştir. Aynen sünnet, selam, şeriat ve ezan kelimeleri gibi. Zaten araplar ve yahudiler akraba milletlerdir. Şaşırmamak gerek. Arap mitolojisi ile islam dini ilişkilidir. Bu inkâr edilemez.
Kafir kelimesi bugünlere nasıl gelmiş bakalım,
Kaaper > kaper > kafir
Kaaper'deki bir a sesi düşmüş. Kaper olmuş. Sonra da kaper'deki p > f sesine dönüşmüş. ikisi dudak ünsüzüdür zaten.
E > i sesine dönüşmüş. iki ünlü de ince ünlüdür zaten. E geniş, i dardır. Türkçede de görülen bir ses değişimidir fakat azdır.
Kafir, yalanlayan, gizleyen, örten ve küfür eden anlamına gelir. Kökü, küfr kelimesidir. ism-i faildir. Yani eylemi yapandır. Kefere de aynı kökten gelir. Kâfirin çoğulu küffârdır. Ef'ûl çokluk vezni vardır. Cem’-i mükesserler (bükünlü çokluk), cinsiyet kategorisinde dişil (müennes) sayılırlar.
Sözlükte kafirlere gelince, bence bizim dinci, yobaz yazarlardır. inandıklarının hep tam tersini yaparlar.. Kendilerine laf edilince, ağızlarından köpükler saçarlar.. Aynen ibranilerin, kaaper'e lanet etmesi gibi..