'sözlük' kültürüne alışamamış yazarlardır ilk önce bir bunu kabullenmeleri gerekir. biraz özen, biraz seçilmiş kelimeler, ağza geldiği gibi klavyeye yansıtılmasa ne hoş olacak, kendini 'iyi' olmak için uğraşacak ve kendini aşacaksın. tüm gün konuştuğun 'sokak ağzı'ndan kurtulup kitap gibi, şiir gibi konuşacaksın, öyle yerinde küfredeceksin ki 'helal olsun bea' diyecekler o zaman. iki kitap karıştırsan, olmadı google elinin altında usta aç oradan bak kelime dağarcığını geliştir. iki kelimenin ücüncüsü * olmayacak o zaman. daha seviyeli kelimeler bulacaksın, lafı öyle bir yerleştireceksin ki 'taşı gediğine koyacaksın' zekanı ortaya koyacaksın. yoksa ömer lekesiz'in dediği gibi 'mürekkepsiz' kalem olmaktan, yahut klavye kırosu olmaktan öteye gidemeyeceksin haberin olsun. dost acı söyler diyeceğim fakat dostun değilim, ama her bir 'kahvehane yazarları' adına ben üzülüyorum. öğrendiği elli kelimeyle entry yazmaya çalışıyor, biz de adam sanıp yanımızda gezdirip aynı ortamın oksijenini soluyoruz, aynı çatı altında bulunuyoruz. tamam kimse senden bir sezai karakoç ya da ismet özel dizesi yazmanı istenmiyor dostum.
iki zekanı kullanıp, kelimelere takla attıracaksın o kadar. bu kadar zor olmamalı...