bu nedenle, belgesel kanalları tutmaz türkiye'de.
hep polemik programları, televole programları tutar, erbil'in mükemmel eğlence programları tutar. aptal yarışmalar tutar.
yeni nesil, artık sert cümlelere, net bir sekilde anlatılmak istenen şeylere karşı direnmektedir, onları beğenmemektedir.
insanlar eğlenmek ister.
sözlüğün oy mekanizması, demokratik bir şekilde adeta tek kriterle kullanılır:
"beni eğlendiriyor mu?" "bana karşı değil, değil mi?"
hiç yoktur, varsa da çok azdır:
"mantığı tutarlı mı?" "fikri güzel koymuş mu ortaya?" "sözlüksel değer taşıyor mu?"
o yüzden, beğenilmesini istediğiniz bir entryde mutlaka mizahı kullanmanız lazımdır.
mizah olmazsa, bel altı olur, tartışma yaratacak bir şey olur, magazinsel - saçma sapan şeyler de.
bilgi içerikli entry giren insanların, "neden oylanmıyoruz?" feryatlarının ortaya çıkış sebebi.
biraz mizah yahu!
siz, çıplak arka sayfa kadını olmayan gazeteler satıyor mu sanırsınız?
aslında bir tür tehlike'nin habercisidir bu durum.Tehlike;Bilgi içerikli entryler giren, sözlüğe değerli fikirlerini, araştırmalarını yansıtan yazarların sözlük tarafından farkedilmemesi** onların belirli bir süre sonra, buradaki insanların yazdığı entyleri umursamadığını düşünerek yavaş yavaş sözlükten kopmaya başlamasıdır.
Sözlük=Yarılmak için kullanılan aparat
olmamalıdır.
elbette ki mizahi bir tat bırakmasını hepimiz istiyoruz.Ama bilgiye daha çok ihtiyacımız var, Her okunulan bilgi içerikli malzemeyi beyinlerimize yüklememizle birlikte o bilginin mutlaka bir noktada bize yardımcı olacağını unutmamalıyız.
***
mizahsız olmaz, olmamalıdır da. sürekli ciddi yazılırsa bir süre sonra çekiciliği kalmayacaktır. sadece eğlence için sözlüğü kullanmayı kastetmiyorum. o zaman cılkı çıkacaktır. çoğu zaman kıyısından dönülmektedir bu durumun. gammazlar ve moderatörler sayesinde seviyesiz başlıkların ve entry'lerin icabına bakılmaktadır.
oylanma kaygısı ile bilgi içeren veya mizah içeren entry yazılır mı, yazılmalı mı? yazarlar paylaşmak istediğini yazar ve isteyen oylar, istemeyen oylamaz. oylanmama ile ilgili sıkıntı şuradan doğuyor kanaatimce, kimse beni ciddiye almıyor mu diye soruyorsun kendine.
bu durumu da şu şekilde aşmak mümkün. bir gün, bir yerde, anlatmak istediğini anlayan bir kişi çıkacaktır.
en canlı örneği bu yazdıklarım. 2006 yılında yazılmış. 2010 yılında okundu gibi diye bir yazar okusun da yorum yapsın diye mi?
(bkz: oylanmanın gerekliliği)
--spoiler--
- dünyayı mahveden nükleer savaşın neden başladığını biliyor musun?
+ hayır, neden?
- insanlar fazla ciddiydi de o yüzden...
--spoiler--
(bkz: dünyayı kurtaran adam)