Cumartesi akşamı yemekten sonra odama çekilmiş, entry giriyordum. Bir ara seri şekilde fav'landığımı gördüm.
+ Hayırdır? Diye pm attım.
- Uludağ erkekleri hep böyle kaba mı olur yhaaa?
Şeklinde cevap geldi.
Evet! Bu bir kızdı... ilginç bir tanışma şeklimiz olmuştu. Meğer hatun, benim çoğu entry'mi okumuş ve aynı ilçede oturuyormuşuz.
Sohbet koyulaşınca WhatsApp'a geçtik.
Yaklaşık 2.5 saatlik muhabbetten sonra kahve içmeye sözleştik.
Fakat saat gece yarısına geliyordu. Nerede açık yer bulup içecektik kahveleri?
işte bu anda kız bana konum attı ve "Bir saat içinde gelirsen sevinirim" Yazdı.
Arabanın anahtarını kaptığım gibi hemen evden fırladım...
Saat gece 01:00 e doğru yaklaşırken kızın attığı konuma gelmiştim. Apartmanın önüne park ettim. Kontağı ve farları kapatıp 5-6 dk çevreye göz attım. Kimseler yoktu.
Tam Araçtan inmek üzereyken apartmandan çıkan iki tane serseri kılıklı herif gördüm. Açıkçası biraz gerildim.
Bu esnada sözlükten tanıştığım kız arıyordu. Telefonu açtım:
+ sabaha kadar arabanın içinde mi bekleyeceksin?
- şeyyy ben olduğumu nereden biliyorsun? Aracın camları da filmli. Nasıl gördün beni?
+ soru sormaya mı yoksa kahve içmeye mi geldin bay yazar?
- peki peki tamam geliyorum şimdi.
Bu kısa konuşmadan sonra arabadan indim ve apartmana doğru yürüdüm...
Sözlüğün açılması şerefine devam ettiğim aşk hikayesidir.
Part 3:
Apartmana girip asansöre bindim ve 3. Kata çıktım. Romantik olsun diye hafifçe Evin kapısını tıklattım.
Ve gizemli sözlük Kızı kapıyı açtı.
Kısacık kot short ve beyaz kolsuz t-shirt giymişti.
Siyah uzun kıvırcık saçları vardı.
+ hoşgeldin. Hadi çabuk gir. Ayakkabılarını içeriye al.
- birinden mi saklanıyorsun?
+ soru sormak yerine anın tadını çıkaralım istersen. Girdiğin bir entry de:
"Şimdinin içinde mutluysan sonsuza kadar mutlusun."
Yazmıştın.
- şey Tolstoy'un sözüydü o.
+ Rus edebiyatı diyorsun...
- evet severim.
+ bakalım başka neler seversin...
Hafifçe bir gülüşmeden sonra kız mutfağa gitti. Bende salondaki koltukta onu beklemeye başladım.
Epeyce dağınık olan evin Salonunda 37 ekran tv açıktı. Duvar dibinde bira şişeleri, saç spreyleri ve Masanın üstünde bir adet muşta vardı!
Elime alıp incelerken kız kahveleri getirdi.
+ ne düşündüğünü biliyorum. Ama psikopat falan değilim. Kaçık bir arkadaşın hediyesiydi o sadece.
- anladım. Kendimi güvende hissedebilirim o zaman.
+ kesinlikle!
- yaa bu arada ben sana hala sözlükteki Nickinle hitap ediyorum. Hani Kahve içmeye gelirsem, söyleyecektin. Geldim işte!
- heee heee. Bir an hiç sormayacaksın sanmıştım. Melisa ben.
işte böyle sohbet ederken kahveleri de yudumlamıştık. Ardından bende melisa'ya fal bakmaya, daha doğrusu sallamaya başlamıştım. swh.
Geyik muhabbeti epey sarmıştı bizi.
işte Böyle gülüşürken bir kapı sesi duyuldu.
Akabinde bornozlu bir hatun içeriye girdi. Ben melisa'yı yalnız yaşıyor sanmıştım. Epey şaşkındım. Hatun beni işaret ederek:
"bu o çocuk mu?" Diye sordu.
melisa da evet dedi...
