çağrı; açgözlü, piç herifin teki. elif'i götürmüş. şimdilerde gözü demet'te.
gülşah ve fikret, bireyselliklerini çoktan kaybetmiş, monotonlukta tavan yapmış sıkıcı çift. yıllardır birlikteler. aynı evde yaşıyor, aynı işyerinde çalışıyor, aynı takımları, partileri destekliyor ve aynı filmleri, şarkıları seviyorlar.
elif, çağrı'ya umutsuz bir aşk beslemekte. karşılık alamadığı için 2 kere intihara teşebbüs edip kurtarılmış. şu aralar 'hiçbir şeyin olamazsam arkadaşın olurum' politikasını benimsemiş.
ali ile burcu tanıştıkları gün birbirlerine aşık olmuşlar ancak ikisi de henüz açılma girişiminde bulunmamış. "zıt kutuplar birbirlerini çeker" mottosunun ekmeğini yemeye çalışıyorlar.
demet, grubun enteli. bireycilik,modernite yanlısı.aynı zamanda aktivist bi kişiliği var. feminist eylemlere destekliyor.diğer elemanları sığ buluyor fakat arkadaş oldukları için görüşmeyi sürdürüyor.
hasan, fikret'in memleketten arkadaşı. taşradan büyük şehre yeni göç etmiş. aslında yemekle birlikte şalgam içse iyi olurdu ama latte de pek janjanlı diye düşünmüş.
bu tarz soru tipleri var sınavlarda artık. hayır yazarken bile saçmalamanın dibine vurdum. ama yok. inemiyorum ösym'nin seviyesine.
güzel bir amaç için düşünülmüş ancak kullanımının bok gibi olduğu aparat. yazılan şeyin göze hoş gelmesi gerekli ama bir not defterinde yazmak pek de doyurucu olmuyor.
sekiz aydan fazla bir süredir yazar olmama rağmen daha yeni keşfettiğim fasilite.* bir bahar akşamı rastladım size demek isterdim ancak bahardan iki üç gün önce rastladım size. çok şey fark eder mi? sanmam.
tanışmamızın da ilginç bir hikayesi vardır. yine çaylak olmuşum bir gün. girdim sözlüğe ne entry yazabiliyorum, ne özel mesajla bayan yazarlara asılabiliyorum, ne de modern'de takılabiliyorum. sözlük dışlamış beni. mesene'ye gireyim desem çoktan herkes engellemiş. yazmasam da çatlayacağım. kafayı yemek üzereyken onu gördüm. çölde bir vaha gibiydi adeta. karanlık denizlerde kaybolmuşken bana yol gösteren bir deniz feneri gibiydi. denizlispor'un elektrikleri kesilmiş sahası kadar karanlık olan gönlüm işte o an ışıkla doldu. işte bu dedim. işte hayatımın şeysi. yazacak ve yazılacak kimseyi bulamazken yardımıma koşan bir melek olmalı bu.
hemen iliştim yanına. yazdım, yazdım, yazdım... yorulana kadar yazdım. hayatımın aşkını bulmuştum adeta. düşünsene lan, sen istediğin kadar konuşuyorsun. hem de kendi kendine de konuşmuyorsun. ve o ağzını açıp tek kelime etmiyor. bundan büyük saadet mi olur oğlum? fontuna, rengine, her bir şeysine aşık oldum ben bu fasilitenin. ona kırmızı çok yakışıyor. hastasıyım. ilk fırsatta entrylerimi de üzerine yapacağım inşallah. tüm sözlük feda olsun ona.
eş, dost anlamadı beni en başta. "çaylaklığın bittikten sonra unutursun" dediler. "o sana göre değil" dediler. "sana microsoft word'ü alalım" dediler. "hayııır" dedim. benim sadık yarim sözlükpad'dir.
işte ilk tanıştığımız andan itibaren de çok iyi anlaşıyoruz. en büyük sırdaşım, hayat arkadaşım oldu. buradan tanışmamıza vesile olan moderasyona da teşekkürlerimi sunuyorum. nikah şahidim siz olacaksınız.
tüm sözlüğü de düğünümüze bekleriz. yalnız yan gözle bakan olursa vururum. kıskanç adamım ben. sen de kırıtma kız!
nefret duruma sebebiyet vermiştir ama eşekliğin kralı bendedir. yarım saat boyunca tum zamanlarin en tutkulu asiklari üzerine açılan başlığa sayfalar dolusu bişey yazıp, kaydet butonuna bastığımda, giriş yapmadınız ibaresi ile sözlük ana sayfaya yönlendirilip, yazdıklarımın uçmasıyla çıldırmama sebep olmuştur ( sürekli bişeyler yazarken, sistem bunu algılamayıp oturumu nasıl kapatmış anlamış diilim, bunun süresi nedir merak ettim). hatalardan ders alma babında skerim bundan sonra pad'i. adam milyar dolar para harcayıp, word diye bişey yapmış kullansana onu dimi. buradan yetkililere sesleniyorum. sahip çıkın bu duruma... bu arada gunun salagi ilan ediyorum kendimi, sakın beni savunmayın.