yazıyorum okuya okuya bul beni! ne imla, ne satır arası, ne paragraf boşluk yok sözlük, dopdoluyum. buralarda kalakaldım sözlük, bir o kadar durgun öyle bir şey işte, görüyorum ki benimle birlikte hiçbir şey kalakalmıyor.
off sözlük neden ben böyleyim, her işim neden tam tamına düzgün gitmiyor. nerde bir şeyi eksik yapıyorum. olmuyor olmuyor bulamıyorum eksikliğimi, çok zor be sözlük bu durum, resmen karanlık dünyada yaşıyorum, ışığım yok yanımda!
nasıl olacak bu durum ha, hayırın üstüne ne diyeceksin ki daha!
az önce baktım da, 12 şubata kadar gayet güzel konuşulup, planlar yapılmış, ardından benim ev taşıma işleri yüzünden 8 marta kadar konuşulmamış. işte ne oluyorsa o arada oluyor. başka biri falan giriyor hayatına...
sonra ayrılıyor ve tekrar konuşulup planlar yapılıyor. ardından 1 gün 'ilgi eşik seviyesi'ne ulaşamadığım için soğukluk başlıyor ve yine ne oluyorsa o arada oluyor.
garip olaylar bunlar sözlük. çok garip şeyler hissediyorum. bu bağ kopmaz diyordum ama sağlam koptu.
kesinlikle, çok iyi gelir. kimseye söylemediklerini söyleyebilirsin. çünkü söylediklerin yüzünden sana acıyan, seninle dalga geçen birisi olmayacaktır. anca buluşmalara gidersen öğrenirler kim olduğunu. onda da pek hatırlamazlar ne yazdıklarını, ortamına bakarlar.
içimde bir çocuk büyüttüm, hiç kimsenin görmediği kadar masum, hiç kimsenin görmediği kadar neşeli, hiç kimsenin görmediği kadar sevecen, hiç kimsenin görmediği kadar adaletli, bazen hiç kimsenin göremeyeceği kadar öfkeli... gün geldi düştü, gün geldi kalktığını hissetti, gün geldi uçurumda zannetti kendini, gün geldi sevinçten bulutlara yükseldiğini hissetti. yaşamda bulunan önüne çıkan engelleri tek başına aşabilmek için bazen boyundan büyük işlere kalkıştı çocuk, bazen de küçük bi rüzgarda yıkıldığını hissetti. ağladı gözyaşı döktü, iki büklüm oldu, sonra küçük bi mutlulukla ayağa kalktı sevinçten havalara zıplamaya başladı... ama sürekli gelen engeller yordu çocuğu, artık büyümesi gerektiğini düşündü. o zaman hayatı kirlendi çocuğun, hayatın gerçeklerini gördüğü için kirli bi dünyada hissetti kendini. büyümemesi gerektiğini düşündü, kendini büyütmemek için elinden geleni yaptı ama büyüdü çocuk.. büyüdü... nolur kaybolma içimdeki çocuk... seni büyütmemek ve çocuk kalman için elimden geleni yapıcam nolur kaybolma içimdeki çocuk, ben kendimi çocuk halimle seviyorum çünkü...
sözlükle dertleşmek ona cevap veremeyeceğini bile bile dert anlatma rahatlığıdır.
bana iyi gelen bir şey. psikolog olsaydım hastalarıma önerirdim valla.
bazı geceler çok zordur, onun şefkati, sevgisi ve seni her zaman sıcak tutan kalbinin özlemiyle geçer o geceler. bu özlem o kadar sarsar ki içini, gecenin soğuğu ile titrer ve onu arar ellerin. aslında bir dost olsa yeter, derdimi anlatsam, acımı paylaşıp hafifletsem, yalnız hissetmesem dersin. yakında arayabileceğin hiçbir dostun yoksa, işte sözlük yetişir imdadına ve dinler her derdini.
bazen geriye kalan tek çaredir.
kimsenin sizi tanımamasına güvenerek içinizi dökersiniz.
ama dikkatli olmak lazım; eğer çoğu yerde aynı nicki kullanıyorsanız bu özgürlüğünüz kısıtlanır. aha kısıtlandı benimki işte. artık herkes biliyor nickimi. püf.
bugün tam 2 yıl 2 ay oldu sözlük.. ve o bugün bir başkasıyla beraberliğini ilan etti.. ben her ne kadar umursamıyor gibi gözüksem, kendime yalanlar söylesem de unutmadım hala onu.. artık bir araya gelmemiz çok çok zor hatta imkansız.. sevemiyorum kimseyi, güvenemiyorum kimseye.. bağlanamıyorum birine.. aşk gerçekten yalan mı be sözlük...
her sözlük yazarının ihtiyacı olan hededir. zaten o yüzden çoğu insan yazar, sakınmaz düşüncelerini. kimi sadece yazarak anlatıyordur derdini, kimisinin ise yazmaktan başka paylaşacak yeri yoktur.
saçlarım dökülüyor sözlük bir bayan olarak saçlarımı kazıtmak zorundayım. peki yenileri cıkana kadar eve mi hapsolayım ne yapayım akıl ver sözlük.. eski saclarımı istiyorum. ya eskileri de cıkmazsa?...
insanların yapayalnız olduğunu öğrendim sözlük. hayat bana bunu zor koşullarla yetişip, aile kavramını hiçe saydırıp, psikolojik olarak en zon günlerinde olduğumu hissetiğim günlerde yapayalnız bırakarak acı bir şekilde öğretti. çekirdek olarak anılan ama insanın içinde bir hayli büyük yer tutan, hayatının tümünü etkileyebilen büyük kavram meğer bazı kişiler için bir hiç olabiliyormuş. güvendiğin ve seviyorum dediğin kişiye hayatta yaşadığın olmusuzlukları anlatman onunla paylaşmak demek değil bür süre sonra onun yorulması ve sıkılması anlamına geliyomuş. aile bireylerinin seni bir evlat olarak değil de maddi bir kaynak olarak görmesi insanın gerçekten canını acıtıyor sözlük. kendini kullanılıyormuş gibi hssedip hayatını kurmaya karar verdiğin zaman etrafında kimsenin olmaması insanın gerçekten canını acıtıyor sözlük. mantık açısından bakıldığında umarım yapılanlar için bir gün aileme ve sevdiğim insana teşekkür edebilirim. kendi ayaklarım üzerinde durmayı öğrenmenin bu kadar acı olduğunu bilmezdim. ya ben çok güvenmişim insanlara ya da onlar beni tanıyamamış sözlük. elden ne gelir?