tahiti. elimde kokteyl. kumsal mümkünse boş, boş değilse biscolata'nın asla arzulamadığım ama etrafımda olsalar fena olmaz dediğim er kişileriyle dolu. plaj havlum iğrenç bir turuncu. en sevdiğim 20kadar kitap valizimde. başka eşya istemez. müzik hiç duymadığım tarzda, egzotik, yüksek ve iç gıcıklatıcı. aşksız. kakao ve havuç özlü bronzlaştırıcı kremimi unutmamak gerek ama. ah bir de vazgeçemediğim sigaram. zira değiştiremem oralarda satılmıyorsa pek tatsız olur hayat.evet evet gitmeden evvel stoklamış olmalıyım.
güneş tüm sıcaklığıyla hücrelerimi ele geçirirken birden o. gelmesin mi? gelmesin arkadaş. aşk yok demedim mi en çok olmak istediğim yerde. hayalimi bari özgür bırak be adam! dur sensiz bir yerlerde olmak isteyeyim ağzımın tadıyla. tat mı kaldı ağzımda. yok öyle bir yer. şu an en çok ölmek istediğim yer var benim. şu küllüğün içinde ölebilirim. ya da şu aptal çay bardağında boğulabilirim. küllük içinde, çay bardağında ölünür mü? adam sende!
demek ki olmak istediğim yerin, ölmek istediğim yer çağrışımı da saçma. olmak da ölmek de istemiyorum.*