"acaba herkes mi zaman zaman hayatındaki çoğu kişinin sahte olduğunu, elinden gelse bir çırpıda hepsini silmek istediğini fakat somut bir nedeni olmadığından öylece kaldığını düşünüp, bir zaman sonra acaba onlar da benim için böyle düşünüyor mu sorusuna takılıp sonra takmamaya başlayıp herkese karşı hissizleşiyor yoksa sadece ben mi böyleyim?" şeklinde kendini zorlayan bir içsel fırtına bu "şey"lerden biridir.
şişenin sonu, bardağa döküldüğünde gözlerimin, karanlığa teslim olup olmayacağı...
bir de kitapçının tekine girip de "ezel diye bir dizi var ya? oradaki ramiz dayının, yazdığı bir kitap varmış..." diyerek sözümona "okuyucu" olan bir yurdum ucubesi. ve onun karşısında televizyon kültüründen olabildiğince yoksun olmama rağmen, doğrusunun tuncel kurtiz olduğunu bilen ben. arada bir gereksiz şeyleri de düşünüyoruz sanırım böyle.
sınav önceleri bekleme aşamasında üzerimde ki neşenin sebebini anlamaya çalışıyorum sözlük.çıkışta da aynı olayın olması düşündürücü.üstelik hiç iyi geçmeyen sınavlar sonrasında kötü geçtiğini kimseye inandıramama gibi bir sorunla karşılaştığımda.
kuşu kafesinden dışarı çıkaran ablamı uykusundan uyandırıp o kuşu nasıl çıkardıysa o şekilde geri sokmasını söylemeyi düşünüyorum lakin uyandırmak yemiyor..
yarın iki tane vize var hiç çalımadım biri sabah öteki akşam 7 uyamasam boku yerim uyusam hepten ağız burun dağılır.. çaresizlik içinde eşli batak oynuyorum..