Uludağ sözlüğe girmek. Böyle bir yer olduğunu unutmuştum bile. Ama herkes ciddi ciddi yazmaya devam etmiş. E ben de edeyim. Birkaç yaş aldım, birilerini uğurlayamadım, hüznüm koynumda. Hoş buldum.
Yalnız kalmak istedim , aslında hep yalnız tek basıma vakit geçirmeyi severim fakat üzüldüğüm anda kimse olsun Yanımda istemem. Ben pek dert anlatmayı seven insanda değilim.
Genellikle ve önce öylece bos bakarak durmak. Sonrasında belki müzik.
Işın tuhafı; ne zaman Çok üzülsem kalici bir durumsa ve eğer kitaba kafamı verecek durumdaysam kitap okuyorum. Neden o zamanlarda daha çok yöneliyorum onu çözemedim.
Uzun süredir bunun uğraşını veriyorum. Üzgün olduğum dönemler geçti hicbir sey hissedemiyorum. Ne iyi ne kötü. Hissizleştim, hevessizleştim. Keşke üzülebilsem onu bile beceremiyorum.
aslında yaptıklarımdan ziyade düşündüklerimdir. üzgünken bir şey yapasım gelmez. bir şey yapmıyorken, eğer dışarıdaysam dışarıdan gelen tanıyım tanımayayım, gelen konuşma sesleri, özellikle gülüşme sesleri, bağırarak konuşma sesleri, en alakasız kişilerin sesleri bir işkence gibi gelir bana nedense. sanki o an herkes mutlu, dünyada bir tek ben mutsuzmuşum gibi.
Sakin kuytu bir yerde ruh halime göre bir şarkı açıp içmek ve uyuyana kadar ağlamak. Uyanınca her şey geçmese de bir nebze de olsa bi rahatlama oluyor. Derdini anlatacak kimsen olmayınca kendi derdini kendin dinleyip kendi kendini teselli ediyorsun işte.
Çok fazla kendi dedim lan bi rahatsız oldum.