16-17 yaşlarındaydım, akşam geç saatlerde basketbol idmanlarından çıkıp eve geliyordum. havalar da soğuk mu soğuk, zaten akşam 10 dedin mi sokakta insan göremezsin bu kentte. biz bazen 11'e kadar devam ederdik antrenmanlara. dağıldığımızda herkes otobüse biner giderdi evine. bense bacak kaslarım gelişsin diye yürürdüm. bunlar giriş, şimdi özlediğim şeylere geleyim.
kafama kapşonu geçirip, sokak lambalarından ve benden başka insanın olmadığı sokak ve caddelerde yürümeyi özledim,
ellerim cebimde yürürken binalar arasında kaybolup müzik dinlemeyi özledim.
bunlar olurken bir de hafif bir yağmur yağarsa tadınmaz yenmez.
sırma saçlım yeşil gözlüm... onu çok özledim. buda benden sana gelsin peri kızı.
uykulu gecelerimin neşeli şarkısısın sen...
ay seni söyler, yıldızlar seni dinler...
karanlık korkularımın yeşil gözlü aydınlığısın sen...
aşk seni söyler, ayrılık seni dinler...
idam sehpamın sırma saçlı ipisin sen...
hayat seni söyler, ölüm seni dinler..
bir yazısında 'eskiden yollar bozuk,muslular bozuk,ziller bozuk ,paralar bozuk ama adamlar sağlam idi.'diyor ya ibrahim sadri..sanırım insanları özledim,özledik..
portakalı özledim. valla portakal, sevgili meyve; sensiz günler geçmiyor. sıcaklar daha da bir sıcak geliyor bana. hem suyundan hem etinden yararlanıyoruz. koyun gibisin lan. bi kabuğundan kazak örmediğimiz kaldı. vitaminlerle dolu eşsiz top vücudunu en kısa zamanda raflarda görmeyi umuyorum. sağlıcakla kal...