çarpan arabanın iki tekeri altında öylece yere uzanıp kaldığım andır.
ölümü teğet geçtiğinizi hissedersiniz, korkunçtur.
düşmanımın başına dahi gelmesin dediğim hadise.
4 takla attığımız o hala korkutan trafik kazasıdır. kazadan 5 dk önce arkadan gelen diğer aile üyelerine kaza süsü versek mi la diye dönen diyaloglarda bir enteresandır.
öyle çok klasik şeyler değil ama takdir sizlerin tabi.
9 yaşımda bir tepeye tırmanırdığımda tam tepenin en üstüne çıkacakken, tuttuğum en son taş yerinden çıkıp elimde kaldı ve yüzüstü kaymaya başladım aşağıya doğru. zaten kumlu bir zemindi. kayarken yanımdan kafamdan büyük taşların geçtiğini gördüm. bir tanesi kafamın çok yakınından geçmişti ve kafamın üstünden geçseydi herhalde buralarda yazarım diye geçinemezdim heralde. o kazadan bana hatıra gelen kolumdaki 9 dikişlik iz.
2 sene sonrasında ise mutfak tezgahının üstüne çıkıp mutfak dolaplarının üstündeki çiçekleri sulamaya çalışmıştım. tam bunu yaparken yandaki çiçeğe geçmek için ilerlediğimde ayağımı tezgaha değil de boşluğa basınca, aşağıya devrildim halının üstüne. ama uçarken kafamı da masanın sivri yerine geçirdim evet. kalktığımda kafamın orasını hissetmiyordum. herhalde bir şey yok deyip elimle kontrol ettiğimde kanlar boşaldığını gördüm. evde de kimse yoktu annemle babam, şehirdışına gidip geliyorlardı iş için. peçeteler bastım, kanamayı durdurmak istedim falan filan uzun uğraşlar sonucunda o yarayı da ölmeden atlattım. en kötüleri bunlardı heralde. yoksa milyon tane manyaklığım var.
şu elektrikli çin malı dandik motorlar yok mu, işte onla 2 şerit geliş 2 şerit gidişi yola gaz kesmeden 90 derecelik açıyla yan yoldan geliyorum. yola gireceğim saniye tekledi motor şarjı bitiyor yani.
kafayı bir çevirdim sağ şeritten bir as 950 (kırmızı kamyonlar yok mu ya önünde yıldız var desoto falan yazıyor hani) geliyor ki ne geliyor. adam fren falan yapıyor bir sağa bir sola geçiyor korna falan ben gaza asılıyorum lakin lanet motor debriyajı arızalı araba gibi tekleye tekleye gidiyor. neyse adam son anda beni geçti ben iki yolun ortasındaki çimenlik alanda durdum çok şükür.
ama asıl olay bundan sonra başladı. ben zaten şok olmuşum adamdan özür falan dileyim diye düşünürken sen dayı bana bir küfürler bir küfürler anlatamam neler neler. şimdi ananı belledim dedim herife adamın camı açık bende ona sallıyorum in lan aşşağı falan diyorum. bu kaçtı içeri ben küfür edince. dedim gidiyor herhalde.
baktım açtı kapıya dayı indi aşağı bana doğru geliyor bende ona doğru. bıçak almış eline aha dedim şimdi sıçtık. taktı bir tane baldırıma yandan. tabi trafik durmuş zaten arkada siyah bir tane partner adamlar üç kişi hemen inmişler bile ne oluyor diye tuttular dayıyı ayırdılar bizi. onlar olmasa kesecekti dayı beni. sonra sağlık ocağı falan filan...
Sanırsam 3. yada 4. sınıfta idim, oturma odasının kapısının yanında dikiliyorum öyle. Babam oturuyor, annem de çay getirecek. Annem elinde kaynamış su dolu olan çaydanlığın alt kısmıyla tam içeri girmişken, bunu bilmeyen ben çat diye kadının üstüne döndüm resmen. Tabi çaydanlık foş benim suratın üzerine boca. Babam bir saat yanık kremi aramıştı nöbetçi eczanelerde. aklıma geldikçe bile bi acayip oluyorum yani, çok kötüydü lan.
trajı komik bir trafik kazası
Bütün sıkıcılığıyla biten bir eğitim öğretim döneminden sonra toplarsın bavulu çantayı çıkarsın yola.
Deniz kum güneş heycanla yazlığa varacağın anı beklersin ve gelmiştir o an arabada müzik son ses.
Araba yavaşlar duracağını düşünüp kapıya yüklenirsin dışarıya adımını atarsın araba tekrar hızlanır. Ellerin kapıda vücudun yerlerde sonbaharda ağaçta sallanan yaprak gibi sallanırsın o kapıda.
bsiklet kazası ve nasıl ölmediğime hala şaşırırım.
bazen de "herhalde öldüm veya ölüyorum ve kazadan sonraki tüm yaşamım beyninmin o son anlardaki bir oyunu" diye düşünmüyor da değilim *
2004 haziranın 25 inde fena hastalandım.yürüyemez hale geldiydim.gece ağzınman burnumdan kan geliyodu.bazen ağzımdan et parçası gibi bişeyler çıkıyodu.sabaha kadar durmamıştı kanama.hemen hastaneye kaldırılmıştım.böbrek hastalığım ortaya çıktı.böbreklerim çalışmıyormuş.hemen karadeniz ereğliden istanbul a sevk edilmiştim.ambulansta serum bağladılar.ben sedyede uyanık olarak yatıyordu.birkaç saat sonra kanamam durmuştu.hastaneye varınca birçok kez bayıldım. şimdi hala haftada 3 gün diyaliz makinesine bağlı orarak yaşıyom 7.5 yıldır.böbreklerim iflas etti onun için.
bir arkadaş bir gece vakti mesaj atmıştır.gel de kaynatalım diye iyidir hoştur çocuk ama biraz kurnaz biraz da muhabbeti açmadığından beni gitmek istememişimdir.bir yalan uydurulur ve gidilmez. arkadaşlar arabayla gezer tozar
Sabah alınan haber:arabadaki gaz kaçağı sonucu araba patlar allah tan araba stop vaziyetinde ve bir kapısı 1 ön 1 arka kapısı açıktır sigara külünü dökmek için ve arkadaşların suratları yanmıştır mumya gibi sarmışlardır diye haber alırız bu arkadaşlardan. aradan 1 hafta geçer ve kapı çalar delikten bakarım ve dilenci sanarım ve ''hadi kardeşim hadi hadi'' der iken bir anda benim lan benim diye bağırır ve kopmaya başlarız.işte böyle traji komik bi olaydır efendiler ölümden döndüğüm zaman çerçevesi.
Aslında bende sayamayacağım kadar çok şey var ama 2 tanesini yazayım . Yaklaşık iki sene önce arkadaşlarımla denizdeydik ve ben deniz gözlüğüyle dip dalıyordum. Bir de bilirsiniz iskelelerin altında bir tarafı açık bir tarafı kapalı boşluk vardır ben de işte gözlükle mal gibi balıklara bakmaktan farketmemiştim ve iskelenin altına doğru bodozlama yüzüyordum yani alta girmeme ramak kala arkadaşım çığlık atmıştı da son anda farketmiştim yani arkadaşım çığlık atmasaydı şuan iskelenin altında çürüyordun. ikinci hikayemde ben yaklaşık altı yaşımdayken zatürreden hastaneye yatmıştım yaklaşık 2 hafta kadar; hastaneden taburcu olacağım gün yatakta zıp zıp zıplarken aşağı kafa üstü düşmüşüm beyin kanamasına ramak kala da doktorlar teşhisi koymuşlar.
17 yaşımda (yaşımı utanarak yazıyorum), ilk patates kızartma deneyimimin hüsranla sonuçlanması sonucu tavanın alev alması benim de üzerine su dökerek söndürmeye çalışmam. sonuç malum meğersem yanan yağa su dökülmezmiş. bir de baktım alevler parlıyor içerdeki kardeşime ve apartmandaki komşulara haber verip dışarı çıkmıştık. neyseki yangın çıkmamış sadece alev parlamıştı. ama annemin perdeleri ve mutfak dolapları tamamiyle pert olmuştu.