sözlük yazarlarının çıkma teklifi etme maceraları

entry1 galeri0
    1.
  1. sözlük yazarlarının çıkma teklifi ederken yaşadıkları garip, ilginç bir o kadar komikli anıları.

    ben başlıyorum..

    Lise dönemindeyim son sınıftayım o zamanlar ve dersaneye gidiyorum.
    dersanenin ilk günleri sınıftakiler birbirlerini inceler, tanımaya çalışırlar, sınıftaki kişiler hakkında yorumlar alır başını gider. yanlış hatırlamıyorsam 3 veya 4.gün. o güne kadar hiç dikkat etmediğim belkide fark etmediğim bir kız girdi sınıfa.yanımdaki arkadaşım (aynı zamanda lisede aynı sınıfta okuduğumuz arkadaşım)a dönüp "kim lan bu" demiştim çok iyi hatırlıyorum.

    ayşegüüll demişti bana.. evet tabi ya ayşegül..

    meğer bu yaz döneminde yapılan o dersler var ya yaz kursumu ne deniyor artık ona gelmiş. ayşegül de bununla aynı sınıftaymış oradan tanışıyorlar. samimiyetleri yok ama isim olarak biliyorlar hani. bunları nerden biliyosun demeyin sordum öğrendim.

    "mehmeeet abi ben bu kıza vuruldum galiba" dedim agzımı ayran delisi gibi açarak. bana baktı gülümsedi. "ciddi mi" dedi. "hııııı" gibi bir cevap vermiş olmalıyım o kısmı hatırlamıyorum bile.

    bu sırada ayşegül sırasına oturmuştu bile. ben mehmetle birlikte orta sıra grubunda en arkadan 2. sırasında oturuyorum. Ayşegül de benim sol tarafımda kalan sıra grubunun 2. sırasında oturuyor. kız bildiğin ortamını falan yapmış. yanındaki arkadaşıyla samimiler baya. benimde tek arkadaşım mehmet aynı okulda okuduğumuz 3 kişi daha var ama onlar karşı sınıftan ve pek samimi değilim inek tipler biraz.

    neyse hocalar derslere girdikçe kendinizi tanıtın lakırdısı devam ediyor. ama bu kez çok daha önemli bir lakırdı benim için çünkü ayşegülü tanımıyorum henüz.

    ayşegül xyz. şuralıyım, falan filan işte bilirsiniz. ve sonra da da da daaannn. abc kız lisesinde okuyorum. benim kafam sıra ona gelene kadar ben bu kıza nasıl ulaşırımla meşgul zaten ve ayşegül bana pası verdi.
    kız lisesi... "allaaahh lan bizim tugçede ordan gelmişti" dedim kendi kendime sırıtarak.

    ve pazartesi.. okulll.. okulu bu kadar özleyeceğimi hayal bile edemezdim. aslında özlem demeyelim be yalan olması okulu gitme heyecanı tugçeyle konuşma ihtiyacı..

    ben genelde geç giderdim okula sıraya falan çok nadir girmişimdir yani. millet sınıflarına çekilmiş. bizim Tuğçe kapıda. hep kapıdaydı lan bu kız kendine manita mı arıyodu nedir içerde oturmazdı pek.

    neyse tuğçeyle göz göze geldik gülümsedi bana tam naber nasılsın muhabbeti açılacakken. "içeri gel hemen konuşmamız gereken çok önemli şeyler var" dedim. o tabi durumdan habersiz noldu ki pozlarında biraz da şaşkınlık var. gel hadi dedim ve girdik ben buna anlattım durumu.

    olm bu kıza ulaşmam lazım falan filan muhabbetinden sonra sırtımı sıvazlayıp tamam bakalım bir dedi çöpçatan hayriye abla havasıyla.

    aynı okulda okumuşlar ama tuğçe tanımıyor ayşegülü. ayşegülde sonradan öğrendiğim kadarıyla tugçeyi görmüş ama samimiyeti yok pek fazla.

    şimdi asıl bomba burada benim ki de şans ya, tuğçenin en yakın arkadaşı aynı zamanda dersaneden sıra arkadaşı merve var. sonrada dersaneler kapatılsın diyolar kapatılmasın abi kapatılmasın.

    bu merve ayşegülle aynı apartmanda oturuyor çocukluk arkadaşı ve kapı komşuları bunlar. hemen bir communication silsilesi tabi. tuğçe merveye merve ayşegüle derken ayşegülle merve benim resimlere bakıyorlar. tanıyo beni ayşegül. sonradan anlattığına göre sınıfın sempatik çocuğu seçmişler beni yanındaki arkadaşıyla birlikte. bak bak bak. olaylara gel.

    konuşuyorlar işte bu çocuk şöyle bu çocuk böyle falan filan derken ayşegülden de ışığı almışlar. ve yapıştırmışlar niyeti.

    ben bunu ögrendim. gazı aldım heyecandan uçuyorum. tuğçe bunu bana ilk söylediğinde allaaaah nidam vardır mesela. sınıfta sevilen bir kişiliğim var ve gerçekten de arkadaşlar arasında sevilirim hani. noldu lan gibi muhabbetlerin ardından geçiştirdim ben olayı. ama ne geçiştirme içim kıpır kıpır.

    haftasonu...

    ders başlamış ama ben yine geciktim. ders matematik ve alaaddin hoca var 25 30 lu yaşlarda cemaatten saf, masum, şeker gibi bir adam. kapıyı açtım o önümde ders anlatıyor. bana döndü ben kafamı eğerek selam verdim sırıtarak o heyecanla. hoşgeldiniz geç falan dedi bana ama ben hala kapının kolunu tutuyorum. sırtımı kapıya dayamış sağ elim kolda. kapıyı kapattım ama kapının ordayım hala sevdiceğimle göz göze gelmek için bir kaç saniyem daha var çünkü. sınıfa genel olarak bakar gibi yapıp en son ona baktım. ve dank göz gözeyiz. benim sırıtma iki misli. dişlerim görünüyodur heralde.

    mehmetle "naber kank"laştıktan sonra defteri falan çıkarıp not tutacam tabi ama yok abi niyetim yok ayşegülü izliyorum. kız dersi dinliyor. oyhşş aklıma gelince yine içim kıpır kıpır oldu lan. ne tatlı ders dinlerdi.

    fasulyenin faydalarının zurnanın zırt sesiyle karıştığı an...

    3. dersin teneffüsü ben ilk 2 teneffüs cesaret bile edemedim gidip konuşmaya heyecandan.
    bu arada ben böyle anlatıyorum ama ayşegül gerçekten çok güzel bir kız ve her delikanlının işi değil gidip onunla konuşmak.

    ayşegül ve yanındaki kadim dostu sınıfın arka tarafında bulunan camlı kısımdan dışarıyı seyredip muhabbet halindeler. bense avına doğru yavaş adımlar atan bir kurt gibi sakin sakin ortalığı süzüp onlara doğru hareket halindeyim. onlar tabi geleceğimden habersizler.

    onlar dışarı bakarken ben hemen yanlarındaki sıraya oturup onlara dogru döndükten sonra dirseklerimi dizlerime koyup ellerimi kenetleyerek onlara baktım. bu sahneyi canlandırın diye bu kadar betimledim. ben oturunca bana doğru döndüler tabi. "merhaba" dedim. arkadaşı ayşegüle bakarak gülümsedi. olayı anlatmış olmalı. "merhaba" dediler ayşegülün gözlerinin için gülüyor. "gelecek teneffüs konuşabilir miyiz" dedim ayşegüle. tabi dedi gülümseyerek.

    ve bomba...
    sabah dersaneye giderken internette kamyoncu yazıları mıydı öyle bir site tam hatırlamıyorum ama o ayarda yani. onda bir yazı okudum ve gariptir hoşuma gitti ama aklımda bende yapayım falan yok sadece hoşuma gitti hepsi bu. ben nerden bilebilirim o an ki heyecanla yapabileceğimi. hatıladıkça gülerim. sonraları ayşegülle de çok güldük bu anıya:

    arkadaşına dönüp
    -pardon pusula haritanız falan var mı
    +? (arkadaşı ne demek istediğimi düşünüyor o arada) (hey allahım ne saçmalık..)
    ayşegüle dönüp gözlerinin içine bakarak. tekrar arkadaşına:
    -arkadaşınızın gözlerinde kayboldum da.

    oww shit ! ne yapmışım ben böyle :D

    sınıftan çıkışım da ayrı bir alem zaten bu sözleri söyleyip sınıftan bir çıkışım var gören. da vincinin şifresini bulmuş. fener türkiye kupasını yıllar sonra benim sayemde kazanmış sanacak öyle de bir hava bir mutluluk.

    sınıftan çıktım havalarda uçuyorum tabi bir mehmetin üzerine atlıyorum bir başka bir arkadaşın. o zamana kadar samimiyet kurduk tabi. dediğim gibi sevilen biriyim ve ne hikmetse çok çabuk arkadaşlık kurabiliyorum. (burcum hakkında düşünen yazara ithafen : yok o değil.)

    zil çaldı tekrar sınıfa dönüyoruz ama bende garip bir duygu heyecan falan ne derseniz artık şu an yazarken bile ellerim bir hoş oldu. sınıfa girdik ayşegül ve arkadaşı gülüyor. kime mi ? bana tabi. o günden sonra bu şakayı çok yapmışlar aralarında baya gülündü yani.

    daha fazla uzatmadan bitiriyorum.

    teneffüs geldi. ben oturdukları sıraya bakıyorum tabi. arkadaşı dışarı çıktı ayşegül sırada tek. ben yerimden kalktım o sıraya doğru gidiyorum. arkadan bir fon müziği var sanki gökhan kırdar içimdesin nasılsa.. bir gerilim ki nasıl.

    ön sırasına oturup bir ayçiçeği edasıyla döndüm. (ayçiçekleri güneşe dönerler bilmeyen olabilir.) gülümsedim. gülümsedi. ikimizde de bir hoşluk.

    -nasılsın
    +iyi sen
    sırıtmalar tabi.
    girsene lafa diyor ayşegülün kalbi duyuyorum.
    -buraya neden geldiğimi ne diyeceğimi falan biliyorsun değil mi ? (?!!)
    bu nasıl bir giriş abi kız hıı biliyorum hadi git dese yeri :D
    +bunu söylemeye mi geldin ? (hakettim ama az bile)
    -yo yo bunları sana, gözlerine bakarak söylemek istiyorum. (fena toparlamadım hani)
    +neleri ? (yüzdeki kızgın ifade gülümsemeye döndü )
    - ben senden hoşlanıyorum. ilk görüşte aşka falan inanmam açıkcası. ki hala da inanmıyorum. sen tanıdıkça daha çok aşık olunacak birisin. (yalan olmasın tam olarak böyle olamayabilir ama bu kıvamda bir konuşma)
    +hmm (gülümseme) (ilk başta bir naza çekme-açıkcası burada ne dediğini hatırlamıyorum sadece o hmm ve gülümsemesi hatırımda)
    -bana güvenebilirsin bla bla bla (malum ikna çabaları)

    ve sonra gelen onay.. avrupa birliğine girsek bu kadar sevinmezdim heralde.
    +tamam. ama dersaneden kimse bilmesin tamam mı. yani (yanındaki arkadaşının ismini söyleyerek, onun adını ısrarla vermek istemiyorum ) sen ve ben dışında bilen olmasın.

    sevgi pıtırcığım, sınfın ortamını pek sevmemiş biraz da garip bir ortamdı hani sonradan anlatınca bende hak verdim. gereksiz insanlar çoktu.

    ve sonra çıkmaya başladık işte. uzun bir süre birlikte olduk. ve bana aşkı yaşatan kişiydi diyebilirim. küçük bir çocuk değilim ilk sevgilim de değildi. ilk defa da sevmiyordum birini. ama ilk defa delicesine aşık olmuştum işte.

    ve aşk ancak bu kadar güzel olabilirdi heralde. benim sözlüğümde adı ayşegüldü onun.
    3 ...
© 2025 uludağ sözlük