kişi değilde abi trafik canavarı sembolü vardı. böyle ellerini direksiyona kitlemiş, ağzını kocaman açmış, saçları jöleli gibi ürkütücü bir tip, ortasından da kırmızı şerit geçerdi bu canavarın. ben onu gerçek sanardım. trafikte birden ortaya çıkıp onun bunun arabasına çarptığını sanardım, rüyama girmişliği bile vardır.
velhasıl büyüdük daha beter tipleri bizzat trafikte kanlı canlı gördük. artık trafik canavarı sembolü bana sempatik gelir.
ümraniye sapığı. ben bu adamın robot resmini görünce inanılmaz derecede korkardım. yaşım ilerleyince aklıma geldi. internetten araştırdım. korkmakta haklıymışım. o nasıl robot resmidir arkadaş.
eski oturduğumuz yerde ilk taşındığımız zaman mahallenin balicisi vardı,genellikle pek konuşmazdı.ilk başlarda korkardım sonradan çok iyi biri olduğunu anladım..
henuz alti yasindayken,evimizin besinci katindan,boncuklu tabancayla bir tane adami alnindan mihlamistim.got korkusundan iki hafta disari cikamamistim.
selda bağcan ve zerrin özer kadar korkutan kişiler yoktu beni, adamı bir lokmada yutar gibi geliyordu bana, halen daha çekinirim televizyonda görünce bu teyzeleri.
sokaktan geçen bohçacı teyzeler / naklavaya (bizim orda öyle deniyodu bayram harçlığı almaya gelenlere) gelen çocuklar, cinler (ne kadar kişiyse artık)
her şey bi yana o bohçacı çingenelerden çok korkardım. sokakta arkadaşlarla oynarken gördüğüm zaman içeri kaçardım. herkes ''ne var bunda'' derdi.