sözlüğümüzün güzide yazarlarının planların ötesine geçen yılbaşı temalı düşünce bütünüdür.
gerçekleşmesi belki de imkansız ama yine de gerçekten kurulmuş gerçek bir hayaldir:
yer: kadıköy boğa
hava durumu: sere serpe karlı
saat: 23:15
tramvay tam modaya doğru dönmüş yukarı doğru çıkacakken trafolar patlar ve fren sistemi de kilitlenir. yokuş aşağı giden tramvay patır patır insanları ezerek kalabalığın içine dalmaktadır. kadıköy boğayla fotoğraf çekinmek isteyen 28 yaşındaki kızıl saçlı zenci bayanın ayağı kayar ve boğanın boynuzu, bayanın gözüne saplanır. kanlar fışkırırken, fotoğrafını çeken arkadaşını kan tuttuğu için bayılır ve aniden yere düşüp iki tur yuvarlanır ve yine evet, o kırmızı ışıkta geçen taksiler yok mu, kızın kafasını ezer geçer.
sahile doğru giderken sağınızda kalan binadaki sex shop dükkanının camı açılır ve camdan aşağı 70li yaşlarda bıçaklanmış bir adam düşer. adam, yıl başında 6 aylık bebekleriyle beraber yolda kalmış bir ailenin bebek arabasının üstüne düşer. param parça olmuş bebeğin kanları, annesinin suratına sıçrar ve kadın nefes bile alamadan bağırmaya çalışır. baba, apartmandan içeri doğru koşmaya başladığı esnada iki esmer adam bu kadına yaklaşır, eter koklatıp kucaklarına alır ve koşmaya başlarlar.
sahil tarafındaki simit sarayında ise sekolo ve vladurakul oturmaktadır.
sekolo: çay bayat...
vladurakul: aynen... baksana ortalık iyice karıştı...
sekolo: babane ya, çay bayat... bu çay, bildiğin, bayat!
vladurakul: içme o zaman...
sekolo: gel hadi derneğe geçelim, belki orada taze çay vardır.
vladurakul: iyi hadi kalk...
bizim ikili ayağa kalktığı esnada, simit sarayına bazukayla saldırı yapılır. kar yağışı biraz daha hızlanır. kalabalığın arasında kalmış olan ferrari sürekli kornaya basıyordur ama kimse çekilmiyordur.
-çantaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaammmmm!!!!!!! çantam yok!!!!!
+neslihaaaaaaaaaannn, neslihan nerdesiiiiiiiiiin???!!!!!
*bu kodumun oğlu kim lan? iki saattir korna çalıyor???
saat: 24:00
havai fişekler patlar, herkes öpüşür, barışır, sanki kurban bayramı *.
bir gün, karların örtüştüğü new york'ta şehir ışıkları altında yürürken yol üzerindeki cafe'ye girerek sıcak bir kahve istemek ve mutlu bir gülümsemeyle "iyi noeller" diyerek çıkmak. ***