sağ elim farklı bir ritm atarken, sol elim farklı bir ritm atar, sağ ayağım farklı ritmler atarken sol ayağım farklı ritm ler atar, kafam hepsini bir den yönetir ve gözlerim aynı an da çok pis hatun keser.
sanat eğitimi alan biri olarak söylemeliyim ki, hiç kimsenin yeteneği doğuştan gelmez. yani öyle allahsal bir gücü olmaz. bebeklik ve erken çocukluk döneminde uğraşılan, oynanan oyunlar ve uğraşılar sonucu birey bu ve bununla ilintili alanlara eğilim ve yatkınlık kazanır. ileriki yaşlarda bu uğraşıların üzerine gidildiğinde de bir yetenek ortaya çıkar.
misal ben kendimi bildim bileli resim yaparım. çok iyi de değilim hani, ama yaparım.
çok güzel resim yapardım. hatta çocukken bu işi abartıp sabahın köründe uyanıp, seri üretim gibi resim yapardım. 12 tane sertifikama rağmen ailem beni güzel sanatla lisesine yazdırmadı. onun yerine grafik tasarım okuyum dedim istemediler.. gittiler bilişim teknolojilerine yazdırdılar zorla.. sonucu görüyoruz işte kpss de 5 tane anca kadro vardır!!!
(allahım nasıl sinirlendiysem konu nerelere geldi.)
yazarların sahip oldukları doğuştan gelen yetenekleridir .
Bakınız ; el baş parmağımı işaret parmağımın üstüne atabiliyorum yani eklemin bir üstündeki kemiğe atabiliyorum, yumruk yaptığınızda çıkan kemiğin üstüne.
örneğin: her zaman her yerde tarih sorusu çözebiliyordum , hiç çalışmadım tarihe hep en yüksek ben alırdım hiç çalıştığımı hatırlamıyorum . * ne kadar doğuştan tartışılır tabi.