ne bulursam o. şu aralar karadeniz'deyim. mevsim itibariyle balık yok, bol bol yeşillik takılıyoruz ve de çay. ekmeği güzel bu memleketin yedikçe yemek istiyor insan.
yoktur. çok iş var yemeğe fırsat kalmadı bugünde aç kaldık akşam artık allah ne verdiyse yiyeceğiz..
önyargılarınızı kırın lan. ilk duyduğumda ben de "brokoliden çorba mı olurmuş amk" demiştim ama bir yerde yemek yerken aşçı illa "iç bir kere seversin" dedi diye içtim hakikatten çok güzeldi tadı. herkes çok güzel yapamaz ama yapanı bulursan bir dene çok farklı bir tadı var. içinde sadece brokoli yok birkaç sebze daha katıyorlar bir de limon mu ilave ediyorlar ne yapıyorlarsa hem tatlı hem ekşi bir tadı var.
“ballı ballım değil, ballı balım. fındıklı kurabiyenin üstüne bir tane iç badem koyup, fırına öyle verin, çıkınca üstüne şerbetini verin, kilonuzu alın.
güzel bi köfte yaptım. yusufun köftelerine benzemez ama. halis mulis dana etli.
yanına çok güzel bi pirinç pilavı. vee bol taneli ezogelin çorba. pilav olduğu için ezogelini pirinçsiz yaptım tabi ki.
en sevdiğim menü double iskender yanına şekersiz kola üstüne çay aktıktan sonra bi san sebo akmaktır ancak bu aralar ne yiyorsun sorusuysa bu kıymalı makarna ya da bulgur pilavı yanında kıyma kavurması ve haşlanmış yumurta