dışarda kar yağıyor , corona virüsü hayatımızı sikiyor ben yaza hazırlık olsun diye tşört satın alıyorum internetten. sanki yaza çıkabilecekmişim gibi.
Herşey bir nisan ayının son cumartesinde yazarın şu sözleriyle başladı:" oğlum bi sözlük vardı lan. Arada yazıyorduk, iki gündemden haber ediniyorduk, özelden karı kız Allah ne verdiyse yürüyorduk ta sonrs hepsi ecis bücüş tipler çıkıyordu, troller vardı sonra itin götüne sokuyorduk onları ne güzel yerdi sözlük. Ögrenci evi gibiydi, bok götürüyordu, yemek yapacak malzeme yoktu, dogalgaz bakiyesi ocağa yetecek kadardı, her zaman tıklım tıklımdı ama garip bi şekilde güzeldi lan. Bi kere sınırsız eglence mecrasıydı. Cağnımmmmm sözlük ne cok özledik seni, aşkım bi tanem ohhh yeee dansss#%%(#)#)#)#)-@--#-@€#%%€"
Düşünceleriyle başladı.
Sonra bu malum zâât gireyim bir sözlüge de iki entiri tiridine banayım dedi. Giriş yapmayı denedi ama o da nesi. Nick ini hatırlamıyordu. Denedi, denedi ve yime denedi. Olmuyordu. Olsun du, yazar dedigin inatçı olurdu girmeliydi sözlüge bi kere kafaya koymuştu.
Önce yeni bir nickle sıfırdan basla dedi iç sesi. Yazar dinlemedi, sikerim seni sus bi iki dakka lan dedi, iç ses altta kalmadı "ibne neyin fantazisindesin altı üstü kıçı kırık iki entrin var, git ac işte yeni yazar oldu. Hem ne demişler kaşarın eskisi, yazarın yenisi makbuldür."
Yazar iç sesini dinlemedi, aklına muazzam bir fikir gelmişti, yazdığı başlıklardan nickini bulabilirdi sonra da e-postadan sifre yenileyebilirdi. Dahice bir fikir karşısında iç ses birden efendi bir ses tonuyla " olm ibnesin falan ama hadi yine kafan çalışıyor. Abim büyüksün" dedi. Yazar götü kalkmakla birlikte " laf mı soktu bu piç" düşüncesi arasında işe koyuldu.
Sözlüğü alt üst etti ama başlıklardan hangisindeydi acaba kendisi. Evet efendim bir sözlük yazarının yapabileceği en saçma seyi, kaybettiği kendisini sözlükte arıyordu. Lan bir yazar kendini sözlükte kaybeder mi? Kaybeyse hadi arar mı? Siz hiç kendinizi sözlükte kaybettiniz mi? Ben kaybettim, kör falan olmadım ama bi koymadı değil.
Neyse efendim sonra düşüne düşüne sözlük yazarı kendisinin kesinlikle yazdığı bir başlığı hatırladı. (bkz: sözlük yazarlarının film tavsiyeleri) başlığında yazmıştı evet. Ama o da nesi, 371 sayfa ve 3702 iki entry vardı. Yazar siki tutmuştu. Nereden bulacaktı kendini, hafif bi umutsuzlukla beraber bi sıçtım mavisi belirdi gözlerinde.
Sonra yazar bir dönem universiteden sonra issizlikten geçici bir süre yol+yemek part time sherlock holmeslük yaptığını hatırladı. Aklına entri tarihleri geldi. 2007 den baslayan başlıkta yazar 2010 ve öncesinde yazmış olamayacağını zira bu dönemde sivilceli bir ergen olduğunu ve aklının sikinde olduğunu düşündü, haklıydı da. Sonra yazar hemen hemen son iki yıldırda sözlülte yazmadiğina emindi. Yazarın elinde 2010 yılından 2016 yılına kadar uzunca bir dönem ve yine sayfalarca entry kalmıştı. Yazar bu noktada part time çalışınca bi bok ögrenmiyorsun pek para vermiyor gondikler diyerek sherlock luk dönemine bir süre giydirdi.
Sonra ya Allah Bismillah diyerek kırmızı kurdelasını kesen Erdoğan edasında işe koyuldu. Başladı 2016 dan geriye gitmeye. Nitekim şanslıydı bizim çakal. Çok gitmedi o yıl buldu kendini. Kısa bir sevinç çığlı, bu günun dünya sözlük yazarlar günü ilan edilmesi, ulusal kutlamalar, havai fişekler, işte efenime söyliyim kucak dansları, şakalar komiklikler falan derken sen gel bu entriyi sözlüğe gir.
Aşkım iste ben bu entriyle geri dönüş yaptım. Sen neler yapıyosun sözlük? Anlatsana biraz.
Kuzenimle evde yalnız kaldığımız anda headbang yapmamız ve bunu yaparken mutlaka birine yakalanmamız.
Evde kimsenin olmadığı bir anda çöp şişleri baget gibi hayal edip tencere ve eski yoğurt kaplarıyla bateri çalmam.
Yine yalnız kaldığımda -genelde geceleri- odada kulaklığı takıp konser verdiğimi hayal ediyorum. Bir süre sonra ışıklar falan oluşuyor, izleyicileri falan hayal ediyorum.
Merak ettiğim pop şarkıları isimleri de b*k gibi olsa da indirip, ilk yirmi saniyeden sonra abartılı öğürmeler eşliğinde telefondan silip tekrar Mor Ve Ötesi dinlemek.
Böyle mutlu oluyorum ben sanırım. Tuhaf bir insanım.
Salata yemiştim bol nar ekşili-limonlu arkadaş dediki kanka gel koşalım tamam dedim.6 km koştuk finishten sonra 100-150 m yürdüm midem bulandı başladım kusmaya.
Demem o ki yemek yedikten sonra hemen spor yapmayın.
neşet ertaş eşliğinde spor yapmak.
daha sonra sporu yarıda bırakıp sigara yakmak. ulan millet motivasyon amaçlı ne bileyim till ı collapse falan dinler.
nereden tutsan elinde kalıyor konu.
Merakıma yenilip "acaba nasıl olur bi deniyim" dedim, aşçılığa başladığımdan beri yiyecekleri durmadan sentez ediyorum * çoğu zaman güzel sonuçlar alsam da, bazen böyle hayattan soğuyorum. bırak tadına, kokusuna bile dayanamadım.
dün gece arkadaşın yanına gittim, gelirken de tekila aldıydım, 35 cc' lik. neyse eve girdik, yemek yedik, dinlendik falan sonrasında içmeye başladık. üç shottan sonra bana bu kadar yeter, artık içmem dedi. nerede ise şişe komple bana kaldı yani sözlük. ne hızlı, ne yavaş hepsini içtim tekilanın. sonra dolapta iki bira olduğunu keşfettim ve cila niyetine onları da gömdüm.
doğal olarak sarhoş oldum tabi sözlük, nedense yine aklıma eski sevgilim geldi ve kendimi tutamayıp onu aradım. saat gece üç civarıydı ama bu benim umrumda değildi, hatta bizim ayrıldığımız bile umrumda değildi. bir kaç defa telefon çaldı ve açıldı. sesinden belliydi, uykusundan uyandırmıştım onu, " ne yapıyorsun " diye sorduğumda bana " soyun yavrum geliyorum sen misin ? " diye sordu. o an anladım ki numaramı bile rehberinden silmiş. bir kaç dakika ağlayarak muhabbet ettik, sonra yaptığım olayın çok gereksiz ve saçma olduğunun farkına vararak kapattım.
artık içmeden önce kesinlikle sarjımı bitircem sözlük....
biraz salakçana ama. şimdi okula gitmeyi düşünüyordum üstümü giydim çıkıcam aynada kendime baktım. ya bu ne çok havalı olmuşsun sanki (önceden ne giyeceğimi düşününce hayalimde hiç de böyle değildi aslında) saçmalamışın böyle okula gidilmez dedim girdim içeri. şimdi biriyle gezmeye gitsem bunları giyerim de okul için biraz sünepe olmam lazım. çok düşünmüş umursamış gibi olucam dersi aksi taktirde.
gittim çıkardım başka bişe giydim. bu sefer de baktım fazla sünepe olmuşum. gömlek sanki biraz bol yakası düz durmuyor, pantolunun üstünde belli belirsiz çizgiler oluşmuş katlamadan ötürü. içeri girip ilk giydiğim şeyleri tekrar giydim saate de baktım çıkmam lazım geç kalıcam. kendime bakmadan çıktım. bu sefer gene dış kapının aynasında kendimi gördüm. okula gidince insanların bana "hııı şunun havasına bak bugün çok şık neden acaba ki" diye bakıp düşüneceklerini hayal ettim. içime sinmedi. içeri girdim bi kot bi tişört geçirdim üstüme sonra dış kapıyı da geçtim arkadaşlar çok şükür.
ancak bu hengamede biraz terlemiştim. havaya da baktım cayır cayır yanıyor. bu havada böyle okula gitmek yemin ediyom eziyet. zaten iki saatlik ders. çıkmam gereken saatten 7 dakika geçmiş. devamsızlık derdim de yok. boşver ya gir içeri dedim girdim ve şimdi sizlerleyim arkideşler ee sizden naaber?*