Komşumuzun yavru köpeği vardı, bende 5-6 yaşlarındaydım.
Bir keresinde adamı bu köpeğe vururken görmüştük arkadaşımla yavrunun annesini de dövdüğünden şüpheleniyordum zaten, o gün çok ağlamıştım.
sırf ben ağladım diye ertesi gün sabah erkenden o yavru köpeği adamın bahçesinden kaçırmıştık arkadaşımla birlikte. nereye saklayacagımızı da bilmiyorduk. Daha çok küçüktük, yoksa annesini de bırakmazdım o şerefsizin elinde.
Bir süre bizimle kaldı köpek ama besleyemedik bir türlü. Çok küçüktü daha annesinden ayırmamalıydık. Annem öğrendiğinde başta kızsa da benim o halimi görüp azarlamamıştı.
Velhasıl adama geri vermek zorunda kaldık yavruyu, o gün babamdan çok papara yemişti adam. Az kalsın dayak da yiyecekti ama korktu geri çekildi sanırsam.
Bildigim kadarıyla bir daha vurmadı köpeğine, zaten bu olaydan birkaç hafta sonra da taşındık izmirden.
Keşke şimdi elime verseler de gebertsem o adamı..
Hâlâ hatırladıkça kanım çekiliyor, bir insan nasıl bu kadar vicdansız olur.
Edit; şöyle bir okudum da ne dediğimi ben bile anlamadım, ama ana konuyu anladınız siz.
Hep sinirden bunlar.
KüÇükken annemin yanında pazara gitmiştim. Meyve tezgahının önündeydik. Neden bilmiyorum, eriklere takıldık gözüm, tabi elim de... Bir tane eriğe güya kimseciklere Çaktırmadan tokat attım ve tezgahtan yere düşürdüm. Sonra da eğilip aldım ve avucuma sakladım. Sonradan yedim mi bilmiyorum ama bildiğim annemin erik de aldığıydı.
çocukken misket zamanı herkes misket oynardı. büyük bir arazi vardı ve bütün çocuklar misketlerini orada oynardı. grup halinde mors oynadıkları için morsun içinde çok fazla misket olurdu. ayakkabımın altı delikti ve oyunu izlermiş gibi yapıp morsun içine basıp ayakkabımın deliğinden misket çalardım. tek yaptığım hırsızlıktır.
Küçükken eğitime böyle kitaplara kalemlere çok ilgiliydim ve evin en küçük çocuğuyum. Bu yüzden abime özenirdim çok. Ve kalemlerini çaktırmadan araklardım. Kullanmadığım halde o kalemler öyle hoşuma giderdi ki. Tabi abim fark ederdi ve kızardı. En büyük hırsızlığım budur.