- ingilizce öğrenelim dedik. yolun yarısına geldim ancak bilemediğim sebeplerden dolayı bırakmak zorunda kaldım. ancak bunda amerikan kültür derneği konya şubesi'nin katkısı küçümsenemez. adamlar ingilizce hocası diye derse antropolog sokuyorlardı.
- farsça öğrenelim deddik bir kaç arkadaş. tam o sırada ilahiyat fakültesi'nde çok kıymetli bir hoca farsça dersleri vermeye başlayacakmış. bu bir işaret olmalı diyerek derslere başladık fakat adam farsça dil bilgisi kurallarının türkçe karşılıkları yerine arapça karşılıklarını verince bu da yarıda kaldı.
- kpss'ye çalışalım o zaman dedik.. hatta bunun için bir kaç kere kütüphaneye bile gitmiştik. ancak talihsizlik bu ya vize haftası gelip çattı ve bizim bu çalışmamızda yarıda kaldı.
- ales' e mi çalışsak fikrini ortaya attı biri. fikrin ortaya atılmasının akşamı son ales'in sorularını indirdim sözel bölümün ilk 11 sorusunu çözdüm. 5 doğru 6 yanlış yapınca " he bunlar kolaymış yeaa" dememle bırakmam bir oldu.
- osmanlıca'yı ilerleteyim bari dedim. bir profesörün yanına gittik haftada bir gün. bize işin püf noktalarını göstersin diye ancak yetersiz gelmeye başlayınca haftada 2 gün mü yapsak acaba hocam gibilerinden bir şeyler çıtlatınca koskoca alim bize bir sürü bahane sıraladı ki pişman olduk lan haftada bir gün bile fazla. adamın bir sürü işi gücü var bir de bizi çekiyor. kısacası bu da bu listeye giriş yaptı.
Yüzüme gülüp, arkamdan iş çevirdiğini bildiğim sözde arkadaşlarıma bu duygunun nasıl bir şey olduğunu yaşatmak. Gel gör ki o kadar şerefsiz ve alçak olamıyorum. işte bunlar hep insaniyet.
1998 yılına dönüp ilk yerleştirmede kazanamadığım üniversite sınavını ek kontenjanla kazanmaya çalışmamak. akışına bırakmak, zorlamamak, seneye denersin demek... ama şuda varki o sene kazanamasaydım birdaha kazanamazdım. demek ki neymiş, neymiş valla bende bilemedim şimdi. neyse bunada şükür.