Bazen gidecek bi yerim olmamasıdır, zaman öldürmek için sokaklarda yürüyüp saatlerce o otobüsten inip diğerine binmmektir ama her şeye rağmen tüm olanlara rağmen bi şekilde mutlu olmayı becermektir. en saçma anda kahkahayı patlatmak en güzel anıda ağlamaktır. Sığınacak bi liman bulamayış gidecek her yeri tek tek yıkmaktadır. Mutsuzluktan geberirken sana iyi gelecek insanları senden uzaklaştırmak, evden çıkmadan tek bi insan dahi görmeden 23 gün bi evde günleri öldürmektir. Geceleri uyuyamamak yahut zorbela kapanan gözlerin aniden açılışıyla aklına bi anda bi sürü felektin doğuşudur, huzursuzluktan parçalanmaktır. Artık eskisi gibi olmadığını en iyi senin bilmendir. Aciz bi şekilde Sığınacak bir liman ararken aynı şiddette bir çelişkiyle kimseye güvenememektir, içine düştüğün güvensizlik duygusunun seni paranoyaklastırmasını adım adım izlemektir. Mahvolmak ruhunun kaybolmasıdır.
Yokluktur, varlıktır, belki de dinlenmek için aradığın o limandır. Başta mideni bulandıran ama sonrasında kölesi olduğun bir oluşum ve kaçıştır vazgeçemediğin işin, evin, ailendir.
4-5 kişilik bir öğle yemeğinde tabakların altındaki kağıt üzerindeki desenlere ve çizgilere bakarak derin düşüncelere dalmak, masadaki kahkahaları ve koyu sohbetin farkında olmadan.