Yalnızlığı iliklerime kadar hissettiğim şu sıralar aklıma takılan nedenledir.
Kendimce yalnızlık nedenleri;
1- hiç yakın arkadaşım yok. Bu beni çok üzen bir durum olsa da olması gereken bu. Çünkü benim aradığım arkadaş tipi benim. ikizim olsun demiyorum ama bana uyum sağlasın.
Biraz yazı, biraz güzel söz;
Kalitesiz arkadaşım olacağına kaliteli Yalnızlığım olsun.
2- kız arkadaşım yok. Bunun nedeni tipsizlik değil. (Tamam bir Leonardo DiCaprio olamasam da yine bir şeklimiz var).
Bunun nedeni yine kendim gibi birini aramam. Ruh ikizim olacak. En ufak bir Kaşarlık belirtisinde tekmeyi basabilme yeteneğine sahibim.
yalnızlık bir sebep değil, sonuçtur. ve öyle ol deyince olan bir sebebin sonucu da değildir. zaman ister, emek ister, sevgi ister. yalnızlık bir çiçektir. tek farkı saksıda değil insanın götünde açmasıdır. basur gibi. evet. iyi gidiyodum. güzel bozdum yine son anda. ciddi olamıyorum ben o yüzden yalnızım.
aşağılık kompleksi battaniyesi altındaki sorunlarımı ve birkaç hastalığımı geçersem kafadan kontağımdan olabilir.
lakin gördüğüm üzre süreklilik bir tutarsızlık sonucu var olur ve bu tutarsızlık insan ilişkilerinde çıkar ilişkisi adı altında giderilir. yani halihazırda birbirlerine yetemeyen ve yetemeyecek bireyler sürekli bir tatmin etme/tatmin olma arayışı ve uğraşı içerisindelerdir.
bu düzlemde uzun süreli ilişkileri saçma bulsam da küçüklüğümden gelen birdizi durumlar sonucunda yabancıları sevemem. bu yüzden devamlı bir kısa süreli ilişkiye katlanamam.
ve en kötüsü; hayatımın kadını bellediğim kişiye gerçekten yetemem ve bunun teyidini de almış bulunmaktayım.
prensiblerim var, bir kere sever insan. bir kere seveceksin arkadaş.
zaten sevmeyi bilmişseniz anlar ve anlamamakta uzatmazsınız.
şimdi sevdiğimden de kopuğum, denedim beceremedim başka da sevemem.. ben bayağı bir melun şansa kapıldım gidiyor.
ah lütfen anlayın, biraz önce aklımdan en kötü ölüm geçiyordu ve gerçekten rahatladım. hayata fazla anlam yüklemedim ben, aslında yüklemiştim de anlamı kaçtı. hayat çocukken güzeldi ben, şimdi dönüp bakasım bile gelmiyor hayata.
üç kuruşluk düzenler, üç karışlık bedenler..
ben hiç istemedim, hiç te almadım hayattan.
hala da istemem, hala da almadım, alsam da elimde tutamazdım.
mutlak yetersizlik işte, aşağılık kompleksiyle, güçsüzlüğünü kabul etmek arasında ince bir çizgi var diyeyim.