Bir keresinde starbucks'ta otururken dilencinin biri gelip yok rızıkmış, allahmış filan diye bi ton saçma sapan şey geveleyip para istedi. tabi yüzüne bile bakıp muhattap olmadım ama o kadar çok ısrar ettiki, sonunda beni çileden çıkarttı. bir de bayai abes abes konuşunca iyice tepemin tası attı ve 50 tl'lik banknot çıkartıp ortadan ikiye yardim ve yüzüne firlattim. ya bi git bacım ya hadi allah versin dedim.
o siradaki yuz ifadesini gormeliydiniz. kadin başını eğip bela okuya okuya giderken biz de arkadasla macchiato'larımızı yudumlayip katıla katıla güldük. parayi almadan gitti ama bilmediği bir şey vardı;
eğer paranın iki parçasını da alıp merkez bankasi'na gitseydi bütün para ile degistirebilirdi onları.
yerden bitme bir lavuğun arkamdan iş çevirdiğini öğrenmiştim. haftasonu da şansıma bu lavuğa ve kız arkadaşına rastladım. bunları görünce yanlarına gittim tabi.
-para bellumtr: hakancım selam, görmeyeli boy atmışsın.
-lavuk: ehem, uhem.
-para bellumtr: (yana doğru eğilip ayaklarına bakarak), topuklu mu giydin yoksa?
-lavuk: düzgün konuş len.
-para bellumtr: kardeş sinirlenme hemen, topuklu yakışmış zaten sana. hadi size iyi eğlenceler.
bir ayar mı bilmiyorum ama;
geçenlerde abimle suluklara bakıyorduk. çok güzel tasarımlar vardı.. bir tanesini beğendim ve içini açıp baktık. abim biraz titiz bir insan olduğu için plastik olmasını sevmedi. o sırada çalışanlardan bir kadın yanımıza geldi.. işte benimle o kadın arasında oluşan diyalog:
+ hoşgeldiniz. nasıl yardımcı olabilirim?
- biz bu suluğa bakıyorduk. plastik bir şekilde kaplanmış içi. ne kadar hijyenik acaba? insanlar bakarken ellerinden mikrop bulaşıyor. ve şu anda da çok temiz gözüktüğü söylenemez.
+ efendim zaten müşterilerimiz açamaz sattığımız bu tür eşyaları ve aletleri. izin vermiyoruz marka olarak.
- biz az önce açıp baktık hanımefendi...
Geçen hafta başıma geldi bu olay ayar değildir pek ama olsun anlatasım var demek ki. Bizim sınıfta biz çift var hiç ayrılmazlar oğlanın eli sürekli kızın saçındadır okşar durur ben izledikçe fena olurum saçı yağlandı diye ama kızın hoşuna gidiyor galiba neyse. Bunlar böyle dip dibe otururlar sürekli bir de ön sırada. Hoca gelse direkt görür yani. Bu yüzden arkadaşlar kalkmak yerine sürekli kapıyı kapattırırlar. Ben de teneffüste aşağı din hocasına bir şey sormaya gittim geldim kapı aralık dedi ki bayananonim istersen daha çok aç kapıyı. Ben de inadına (insanlarla uğraşmayı sevdiğimden de diyebiliriz) gittim daha çok açtım. Dedi ki kapa şunu ya. Ben de dedim ki olmaz sınıf çok havasız biraz hava alsın. Bir dışarı çık gel anlarsın sen de. Dedi ki sen erkekleri kesmek için dışarı çıkma o zaman seni rahatsız etmez. Benim sevdiğim bir arkadaşımdır aslında uğraşırız birbirimizle ama o an o dediği hem erkekleri kesen bir kız olmadığım için ( istikrarlı bir platoniğim 1 buçuk yıl oldu insafsızın dediği şeye bak ya. yakın arkadaşlarım bakıyor ben onlarla oturuyorum sadece genelde.) ve hocanın yanından gelmiş olduğum için (din hocası bir de) sinirime dokundu. Kendinle karıştırma beni dedim. O da sen benim kız kestiğimi nerede gördün dedi. Ben de şu an bir kız arkadaşın varsa vakti zamanında kesmişsindir dedim sustu.(Kendisi de kız arkadaşına bir yıldır platonikti). Bu da böyle bir şeydir başımdan geçen.
Üniversite de oyuncak lakaplı bir kız vardı. Kız beni nerede görse, sevmediğini falan söylüyordu, yüzünü eksitmeler bir haller.
En son bir gün midem bulandı öyk dedi. O kadar sinirlendimki sonunda, baba oluyorum holey dedim bastı gitti. Refleksle dedim ama çevrece olay oldu.
caddede tiyatro bileti satıyor eleman. konuştukça konuştu allahım susmak bilmiyor ağzımı açamadım sustum dinliyorum tanıtmasını. bu işleri bilirim, tiyatroya verilen emeğin kutsallığını da yaşadığım için iyi bilirim tam almaya yeltenecektim ki tepksizliğimden dolayı boşa mı konuşuyorum.Türkçe bilmiyor musunuz? demez mi...
- Türkçe öğretmeniyim. dedim. zavallım peki tamam çok kötü baktınız iyi günler deyip geçip gitti.
ofiste çalışıyoruz. müzik dinleniyor. gece 3. ramazan. müziğin sesi oldukça açılmış. şikayet olmuş. polis geldi.
dedi ki"bu saatte kimsenin kimseyi rahatsız etmeye hakkı yok"
dedim ki "anlayamadım davul sesinden, davulcu geçsin, sonra konuşalım"
en iyisi midir bilemem ama az önce verdiğim ayardır.
müşterinin biri duvarda yazılı sloganımızdan zaman kelimesini çıkarır;
müşteri: zaman gazetesinden mi esinlendiniz keh keh.
irine adler: hayır, sloganın geneliyle alakalı bir kavram.
müşteri: hadi itiraf edin öyle.
irine adler: algıda seçicilik deniyor buna.
müşteri: efendim
irine adler: sizin yaptığınız algıda seçicilik. zaman gazetesine karşı duyduğunuz olumsuz düşüncelerden dolayı olsa gerek.
müşteri: .....
2. dk. sonra iş arkadaşı müşteriyi görür selam verir.
iş arkadaşı: aaaa naber bıdı bıdı? nasılsın?
müşteri: nasıl olalım abi. ağzımızın payını aldık oturuyoruz.
2013 yılının ilk günleri. okuldan çıkmışım evde dinleniyorum. zil çaldı. velhasıl uzatmayalım gelen emmi oğluymuş. işte dumur hastayım tek başıma gitmeyeyim arkadaş ol bana falan atladık dolmuşa gittik hastaneye. acilde hemşire/doktor her neyse görüştük. iğne vururuz bir şey kalmaz dediler ama içerisi çakılı. herkes bize inat hasta olmuş sanki anasını satıyım.
neyse iğne yapacak doktoru bekliyoruz. uzun süre geçti diğer hastalarla işini bitirse gelecek ama bir türlü bitmiyor. hastası olan yan tarafta bir tane kürt abi vardı. kürt dediğime bakmayın onlarla bir alıp veremediğim yok ayrım yapmayı da sevmem ama hikayenin özü burada. önemli sanırım biraz ayrıldı yatakların olduğu bölümden kürtçe birşeyler konuşmaya başladı. az ileride de entel bir teyze var kürt düşmanı sanırım söylenmeye başladı. benim sinir attı tabi. amcaoğlu da aynı görüşte laf yapacak ben susturuyorum. yahu adam telefonla konuşuyor sana ne zararı?
aradan 2 yada 3 dakika geçmedi. teyze dayanamadı;
-'al telefonunu dışarıda konuş be senin Kürtçe'ni dinlemek zorunda değiliz' dedi. bunu deyince adam mosmor kesildi haliyle benim de sinir tavan tabi. az önce laf söylemesin diye emmi oğlunu tutan ben, bağırarak;
-'lan sen nasıl bir insansın, buradaki herkes kürt olsa senin türkçe konuşmana izin vermesek hoşuna gider miydi, şerefsiz' dedim. teyze şaşırdı başta. hiçbir şey demeden çıktı gitti. sonradan konuştuk abiyle teşekkür falan etti. o gün anladım ki bazı kürtler çoğu türk'ten daha çok insan olmayı hakediyor.
+beyinsiz, o öyle mi yapılır?
-benim bir kulağımdan giren öbür kulağımdan çıkıyor değil mi?
+evet, aynen öyle.
-senin neden çıkmıyor?
+çünkü benim arada beynim var.
-hayır, ses boşlukta yayılmaz...**
sözlük ahalisince yapılacak olan 2012 Golden Ayar awards showunda yılın ayarı, en iyi ayarcı, en hızlı ayar ve ağır ayar dallarında derecelendirme sonucu, golden ayar alma şansı bulunan ayarlardır.
iphone'un kötü yönlerini anlattığım sırada karşımdakinin "sen ayfonun a'sından bile anlamazsın"diyerek yaptığı anlamsız çıkış üstüne "iphone'da a yok zaten" demem bi anlık sessizlik olması.
