küçükken gözü kara, cesur, civanmert bir delikanlıydım. saklambaç oynarken camideki tabuta saklanmıştım. haliyle kimse tabuta yaklaşmayı bırakın caminin yanından bile geçemediği için beni bulamamışlar ben de sıkılmaktan uyuyakalmışım. hatta o gece arkadaşlar beni bulamayınca aileme haber vermişler. herkes beni kayboldu sanıp sabaha kadar köşe bucak beni aramış. sabaha karşıydı yanlış hatırlamıyorsam. minareden xxx kaybolmuştur diye anons yapılırken irikilerek uyandım. babamdan sağlam yediğim soparak arasında top 3'e girer diye düşünüyorum ama başka hikayelerde var.
Cami. Şaka değil lan yolum camiye düştü sığınacak baska yer yoktu hava çok suguktu. Bende Allaha sığındım. Neden camı de uyuduguma gelirsek oda başka zamana artik
şarküteride günde 15 saat çalışıyordum iki ay boyunca izin yapmadım. bi sabah sucuk asıyordum ama tam ipi baglarken ayakta uyuya kalıyordum ve sucuğun düşmesi ile uyanıyordum. Bu şekilde 3-4 kere uyudum uyandım. verhasıl zalım babam git arabaya uyu dedi
vosvos'ların arka camıyla arka koltuk arasındaki boşluk vardır ya orası işte. oraya iki seksen yatıp uymuşluğum var. Çok da rahat gelmişti. 3,5 yaşındaydım.
Mezarlık. Sabaha karşı eve dönemeyeceğim bir saatti ve evim biraz şehir dışında olduğundan yollar da çok ıssızdı, ben de en güvenli yerin kimsenin o saate girmeye cesaret edemeyeceği mezarlık olduğunu düşünüp iyice içerilerde bir ağaca kafayı dayayıp uyumuştum.
bursa kültürpark'ta bulunan göletin çevresindeki çimlerin üzerinde. 17 Ağustos depreminden sonra ahmet mete ışıkara'nın gemlik'teki artçı olmayan 5,4'lük depreminin haberci deprem olabileceğini söyleyip o gün bursalıların geceyi dışarıda geçirmesini söyleyince ailece bahsettiğim yerde sabahlamayı uygun görmüştük. (o gece park da tıklım tıklımdı ki herhalde tarihinde böyle bir kalabalığı gece hiç ağırlamamıştır bir daha.) sonra o gece ilerleyen saatlerde radyodan haberleri dinlerken ışıkara'nın haberci deprem olmadığını belirledik demesine rağmen gene de 4-5 gün daha parkta gece yattık. o günlerde sabah olunca göletin tepesinde uçuşan yüzlerce karga uykudan kaldırırdı beni ki yüzlerce karganın sesiyle uyanmanın gerçekten sinir bozucu olduğunu fazlasıyla anlamıştım. işte bu seslerle sabah uyanınca -sanki hiç gündüz deprem olmazmış gibi- evlere dönerdik.