çok vardır ama aklıma gelen en dikkat çekicisi kanalizasyon borusudur.
bir dönem bir projede çalışırken öğlenleri siesta yapıyordum. güneşten korunup aynı zamanda da rüzgar alan yer olarak kendime kanalizasyon borularını seçmiştim.
Tershanede çalıştığım yıllarda gemilerde bulunan tank diye tabir ettiğimiz girişi 50 cm bir delik içerisinin karanlık olduğu bir yerde demirlerin üzerinde.
Shell için karar kılmıştım önce. Sonra giren çıkan arabalar çok gürültü yapıyor daha sakin yer olsun dedim az ileriye sürdüm beyaz duvarın dibine arada da çıkar işerim tuvalete kadar kim gidecek diye Bandırma Mezarlığı imiş orası sabah gördüm.
Geçen yıl Antalya otogarının mescidinin kapısının önü.
T: Eğer burdaysan imam efendi, ne vardı uyandırıp mescidi kapatacak? Kitaplarını çalmaya mı geldik yatıyorduk sadece piç!
Üniversite yıllarında bir arkadaş evine çağırdı neyse bu arkadaş yatacak yer vermediğinden buzdolabının önünde yerdeki halıyı üstüme battaniye yapmak suretiyle uyumuştum.
Askerlik görevimi mühimmatçı olarak yapmıştım. bir gün anlık olarak gitmesi gereken sevkiyata normalde muhafızı olduğum halde nasılsa intikalde dinlenirsin sen gel diye benide almışlardı. En son yorgunluktan cephanelikte uyuklamıştım.
Kurban bayramında Bursa'ya kurban kesimine gitmiştik. Gittiğimiz yerde ne bir yatacak yatak, ne de bir koltuk vardı. 4 kişiydik ve 4 sandalye vardı ve birde masa vardı. Açıkçası sandalyeleri birleştirip uyumayı düşünmüştüm fakat sandalyeleri abilerimiz işgal etmişti. Bende taş gibi masaya uzanıp uyumuşum kalktığımda gerçekten uyudum mu uyandım mı onun sorgulaması yapmıştım. Hayatımdaki en zor gündü.
2700 metre rakımlı bir tepede konuşlu, kırıldığı ve yontulduğu zaman içinden deniz kabuğu fosillerinin çıktığı * bir kayayı duvar olarak kullanan harap bir mevzinin, ıslak ve rutubetli toprakk zemininde.
altına muşamba panço koyup, kafanı bixi mermi kutusu yaslayarak.