bugün

o ikinci iğneyi vurmayacaktın doktor.
hatırlamıyorum, iyi ki hatırlamıyorum o sahneleri unutmamak eldemiydi.
belediyelerin toplu sünnet hizmetiyle sünnet edilmiştik kardeşimle. bize özel ne bir eğlence, ne bir düğün, ne bir kutlama olmuştu.
sünnet olduk, çocuklara hitap etmeyen bir iki şarkıcının meydanda verdiği konserine gittik, eve geldik, acısız şekilde işeyebilmek için yattık. hepsi bu...
ne kadar kötü bir şey. insan ömründe bir defa sünnet oluyor, bir şey yok. bir defa askere gidiyor, yine bir şey yok...
işte o zaman zenginliği aşırı istiyorum, işte o yüzden çok para kazanabileceğim bir işte çalışmak istiyorum...
sünnetçi amca belli kesim aşamalarından sonra iki yanından tutup eti gerdirmiş içini işaret ederek "bunun içinde hazine var hıhahaa" demişti. tabi küçüğüm o zamanlar pipinin tek fonksiyonu olduğunu onun da işemek olduğunu zannediyordum. sünnetçinin bu esprisinden sonra babamın, amcamın ve amcaoğlumun bulunduğu ortamda pis gülüşmeler olmuş, ben de neye güldüklerinden bi haber pipimin traşlanışını seyretmiştim.
benim kirve polis olduğu için bir yere kaçma şansım yoktu. ondan kaçsam ekipler yakalayacaktı.
aynı anda sünnet olduğumuz Almanya'dan gelen amcamın oğlunun sürekli ağlayıp sünnetçiye küfretmesi. Onun çok zırlamasından benim de gıkımın çıkmamasından ötürü herkesin bana para takması, benim de yanımda yatan o çığırtkan bebeye dayanamayıp 250 bin lira kağıt para vermem. şimdi düşünüyorum da sünnet düğünümü piç etmiş la o bebe.
ben anne mi ve baba mı daha iki yaşında iken kaybetmiştim. bana dedem ve ninem bakıyordu..
birgün mahalle de iki kardeşin sünneti olacakmış. bizi de çağırmışlar. dedem beni almış gitmiş.daha 4 yasındayım. komşu dedeme gel senin torunu da sünnet edelim demiş. dedem de olur demiş. hemencik orda etmişler beni sünnet.hiç ağlamamış,hiç tepki vermemişim.sünnetci bile şaşırmış.entari olmayınca pantalonu tekrar giydirmişler öylesine üstüme.elime de vermişler üç dört lokum '' hadi geçmiş olsun'' demişler..sünnetci bu duruma çok içerlemiş. ikinci günü elinde bir hediye getirmiş bana..sünnetimle ilgili hiç unutmadığım tek o oyuncak ''plastik at arabası''. idi.
birbirine yaşça yakın 3 erkek kardeş olunca, üçünü de aynı anda sünnet ettiriyor aileler. işte böyle bir ortamda yaş sırasına göre sırayla masaya yatıyorduk. en büyük ağabeyimin masaya yatmasının ardından diğer ağabeyimle mutfağa kaçtık. kendisi biraz iri olduğundan saklanacak yer bulamadı. ben de ufak olduğumdan bir adet kazanın içine girerek ortalıktan kayboldum, kendimce. mutfağa giren ebeveynler, nal gibi ortada duran ağabeyimi yakaladılar. ağabeyim, sünnetin vereceği acıdan ötürü direkt beni ispiyonlama yoluna giderek kazanın kapağını açıp beni ele verdi. işin sonucu; 3 kardeş kestirdik ve eteklerimizi giyerek yataklarımıza uzandık.
anıdan sayılır mı bilmem ama 2 kez sünnet olmuşum, birinciyi yamuk kesmiş eşşoleşşek.
sünnetçi elindekiyle pis pis sırıtarak bana yaklaşıyordu lan sonrasını hatırlamıyorum.
Benim sünnet olayı karışık. Hipospadias ameliyatı ile birlikte sünnet oldu.

Anısı ise 10 gün Gata'da yatıp yan odada burnu olmayan bir askerle gece karşı karşıya gelip korkudan şok gibi birşey geçirmem oldu.

Bu kamil askeriyede sıkıntılarından dolayı intihar etmeye kalkışır. Silahı çene altına alır ve kafaya doğru ateş eder. Cenabet midir nedir bu kurşun burun kemiğinin yok olmasına sebep oluyor sanırsam. Onu tam bilmiyorum ama burnu dümdüz. E be adam gece gece birden karşıma neden çıkarsın ki. O zaman 11 yaşındayım. Hipospadias ameliyatı olmuşum. Penisimin ucuna idrar kanalını yukarı taşıdılar ve o kanalın açık olmasından dolayı ince boru taktılar. Tırstım altıma kaçıracakken o boru da idrarın itmesiyle yerinden çıkmaz mı... Acıdan geberdim. Hem korktum hem acı çektim. :(
lan benimkini hatırlamıyorum fıtıl ameliyatıyla beraber olmuştum o yüzden uyuttular en son bi ondan geriye say dedi hemşire sonra bende görüntü kaydı.
sadece 9 aylıkmışım sünnetimde hatırlamıyorum.
kesilen parçayı peçeteye sarıp mutfakta bir yere saklamıştım. sonra onu bulduğumda rengi yeşildi. korkunçtu...
sünnetçi babamın arkadaşıydı. eve geldi. neyle kesecen dedim. bıçakla dedi.
mutfağa koşup keskin bir bıçak kapıp geldim ve kısa kes dedim.
Adam şaşırdı, güya korkutacaktı beni. ilkokula başlamamıştım henüz.
başka da bir şey hatırlamıyorum.
Kuskusuz, sahsima danisilmadan basilmis sunnet davetiyeleridir.