bakarsanız yüzde doksan dokuz müslümanız.
ben bunlara musalla taşı müslümanı diyorum. evet, musalla taşında yüzde doksan dokuzumuz müslüman...
necip fazıl kısakürek - dünya bir inkılâp bekliyor
Saat 07:15 te wp dan randevularıma bakar mısın diyen bir iş arkadaşım var. Saat 07:15... aşırı kaygılı insanlardan nefret ediyorum.. Aşırı kaygılı ve kendini lüzumsuz yere çok önemli zanneden insanlardan tiksiniyorum.. Hep ailesinin yardımıyla bir yerlere gelmiş o yüzden kriz yönetimi olmayan, aşırı kaygılı insanlara gerçekten acıyorum...
6 gündür sebze çorbası içiyorum. iyileş iyileş diyip tıkıyorlar ağzıma. Hayır şerefsizin tadı da güzel. Bu gidişle kocaman bir kabağa falan dönüşeceğim diye korkuyorum.
Annemde beyin tümöründen şüphelenmiş doktor. Gözünün renkli kısmında beyaz bir leke var ve sürekli büyüyor. Tedavisi yok. Sağ gözü hiç görmüyor artık. Umarım beyinle ilgili bir şey değildir. işin kötüsü Annemin her gün başı ağrıyor ve midesi bulanıyor. Aklım anneciğimde.
Bu ara evde otura otura 5 yaşımdaki anılarımdan tutun bugün olan yaşıma kadar bana yaşatılan olumsuz duygular ve yaşatan kişiler tek tek bir düşünce bulutunda birden beliriveriyor kafamda. Lan diyorum insafsızlar 5 yaşında çocuğa bu böyle söylenir mi hele ki o zamanlardaki o ağzının içinde dili olmayan çocuğa. Tekrardan kızıyorum ama bu sefer daha çok öfkeleniyorum o kişiye. içimden sıkıysa şimdi söyle diyorum, sıkıysa söyle de insan kalbi, çocuk kalbi nasıl kırılıyor göstersin sana şimdi o çocuk. Bunları o kadar içimde tutmuş, o kadar üzülmüşüm ki. Şimdi en küçük şeyde sinirlenen, en küçük bir atışmada ya da laf söylemede kendimi koruma amaçlı birden parlayan ve kavga çıkaran tipe dönüşmüşüm. Rabbim de bana bir fil hafızası vermiş şükürler olsun. En küçük şeyi bile unutmuyorum konu duygularım olunca. Bilmiyorum normal mi değil mi, ama tek bir şey biliyorum karşınızdaki çocuk da olsa, büyük de olsa insan gibi davranın. Hiç kimse sizin pis egonuzu, kaprisinizi, fikirlerinizi kaldırmak zorunda değil, aileniz bile. iyi de geceler. ben daha başka şeyler hatırlamadan yatağa.
dönüşüyorum, franz kafka'nın bir sabah böceğe dönüşen greogor samsa'sı gibi, orhan pamuk'un kara kitap'ındaki celal salik'e dönüşen galip gibi, oğuz atay'ın tutunamayanlar'ındaki selim ışık'a dönüşen turgut özben gibi dönüşüyorum...
dönüştükçe tüm ideolojiler, toplumun dayattığı her şey, yaşadığım çevreden edindiğim etik kurallar, okuduğum ders kitaplarında, konuştuğum insanlarda, okuduğum gazetelerde, izlediğim haber programlarında, okuduğum okullarda beynime örülmüş ve çelikleşmiş fikir duvarlarını tek tek yıkıyorum. zihnim giderek berraklaşıyor ve özgürleşiyor. özüme dönüşüyorum. tanrının tokadını yemiş gibi silkinip kendime geliyorum.
berrak zihnimi yeni filmlerle, yeni bilgilerle, yeni romanlarla besliyorum.
Günlük işlerim işe gitmememe rağmen yoğun oluyor. Yarım saat ya da 1 saat sonra kahve içip kahve içtikten 1 saat sonra da yemek yiyip büyükçekmece'ye gitmeyi düşünüyorum. işe gitsem zorlanır mıyım diye çok merak ediyorum.
sokakta karşı kaldırımda yürüyen biri senin için ne kadar önemsizse, sen de onun için en az o kadar önemsizsin. hepimiz kendi hayatımızda başrol isek de başkaları için bir figürandan öte değiliz, çoğu durumda o kadar bile değiliz. o yüzden üstünüze birşey döktüğünüzde, sokakta yürürken birden ters yöne yürümeye başlayınca kimse size dönüp bakmıyor ya da sosyal medyada paylaştığınız şeyler kimsenin umrunda değil. kendinizi kasmayın, egonuzu bir kenera bakın. kimse sizi rol model almıyor, fikirlerinize ve davranışlarınıza önem vermiyor sevgili sözlük yazarları.