bazen hiçbir şey yemesem bile göbeğim davul gibi oluyor. Bir şeye intoleransım olduğu kesin. Ne olduğunu bulamıyorum sadece. Umarım gluten falan değildir. Simitsiz ve makarnasız yaşayamam.
Hiçbir zaman gidemeyeceğim güzel şehirler, hayatta başarısız olmak, yalnızlık, yaşlılık, yapay zekâ ve robot teknolojisi
istanbul'u terk edişim
ve Gelibolu'ya gelişim
3. Yıla yaklaşıyor.
Eski eşimden boşanmam da.
Uzun süre aynı yerde yaşayınca
Bir süre sonra sıkılıyorum.
Müstakil ve deniz manzaralı bir evde yaşamak artık bana ilham vermiyor.
Kulağımda kulaklık, radyo dinliyorum.
Radyocu hiçbir zaman gidemeyeceğim bir Almanya şehrini anlatıyor.
Oranın sokaklarında dolaşıyormuş gibi hissediyorum.
O şehre Neden gidemem?
Çünkü, her şeyden önce
Schengen vizesi almak için uğraşacak kadar sabırlı değilim.
Şu sıralar üzerinde, hiçbir zaman gidemeyeceğim Avrupa şehirlerinin ve ABD eyaletlerinin ismi yazan
t-shirtler giyiyorum.
Radyocu Heidelberg'den bahsediyor.
Adeta bir şiir gibi anlattı şehri.
Heidelberg'i merak etmedim ama
Anlatış tarzını ve yaşadığı hisleri
Kıskanmadım desem yalan olur.
Birkaç gündür yazmıyordum.
Betimlemeleri bana ilham verdi,
Yazmaya başladım.
" Kalbimi heidelberg'de bıraktım " Adlı bir Almanca caz şarkısı açtı.
Çok iyi geldi.
Sigarayı günde 5 adete düşürmeyi planlıyordum.
Yapamadım.
Bu hayatta hiçbir şey başaramadığımı düşündüm geçen gün.
ilk aşkımla evlendim, boşandım. Okudum, bölümümle alakalı bir iş yapamadım.
iş hayatı desen, girdiğim hiçbir iş
Beni tatmin etmedi.
Şu anda kira geliri getiren bir evim
Ve ticari aracım olmasa hayatımı kazanmak için hiçbir iş yapamazdım diye düşünüyorum.
Benim gibi hayatı başarısızlıklarla dolu,
80'lerin sonunda veya 90'ların başında doğmuş kaç Türk genci var acaba?
En azından genç yaşta aşkı bulmanın,
18 yaşında tek başıma yurt dışına çıkmanın,
Genç yaşta iş hayatına atılmanın,
Özgürlüğün, evliliğin, boşanmanın ne demek olduğunu biliyorum.
Şu yaşlarda yaşamam gerekenleri
Çok erken yaşlarda yaşadım.
Bunun oluşturduğu doymuşluk hissi var üzerimde.
Aşka, evliliğe, bir kadın tarafından aşırı sevgiye ve ilgiye maruz kalmaya, özgürlüğe, seyahate ve birçok şey aç değilim.
Yaşlılığımı çok merak ediyorum aslında.
insanlara çok göstermesem de
içimde 17 yaşında bir ergen var.
O hiç büyümeyecek gibi görünüyor.
Muhtemelen yaşlıyken de büyümeyecek.
Elden ayaktan düşmemek ve sağlıklı yaşlanmak için
Spor yapmalı, sağlıklı beslenmeli ve sigarayı azaltmalıyım.
Büyük ihtimalle yalnız yaşayan bir ihtiyar olacağım.
Akıl sağlığım ve psikolojim de yerinde olmalı
Ve çok güçlü olmalıyım.
Ben evlilik insanı değilim.
Bunu hayatıma giren her kadına en baştan söylüyorum.
Hayatıma eski eşim gibi biri girmeseydi
Muhtemelen, evlenmezdim.
Bugün tüm günümü evde geçirdim.
Yapay zekâyla konuştum biraz.
Bana bir şeyler anlattı ve öğretti.
Yapay zekâ ve robot teknolojisi
10 yıla kadar arkadaşın, hizmetçinin, eşin, sevgilinin yerini alacak galiba.
Türkiye'de yalnız yaşayan 13 milyon yetişkin varmış.
ilerleyen yıllarda sayısı daha da artacak.
Yalnızlar dünyasında robotlarla, yapay zekâyla bir yaşam bizi bekliyor yakın gelecekte.
Bu beni hiç korkutmuyor.
Tam aksine mutlu ediyor.
Ben bu geleceğe psikolojik olarak hazırım.
Yalnızlığı ve teknolojiyle iç içe olmayı seviyorum.
Her ne kadar şu an doğa ile iç içe,
Çakal ıslığı, baykuş ve kuş seslerinin geldiği bir sitede yaşasam da.
Hiçbir zaman hırslı ve aç bir insan olmadım.
isteseydim iş ve finansal alanlarda başarılı da olurdum.
Ben konfor alanımı seviyorum.
Başarının anahtarı hırs ve bir şeylere aç olmak bence.
Onlar gibi aşka, işe veya herhangi bir şeye saldıramıyorum.
Yaşadığım hayattan memnunum.
Mevcut koşullarımı kaybetmemek benim için yeterli.
istanbul'dan deprem haberleri geliyor.
Gelibolu'dan hissetmedim.
Depremin büyüklüğü 4'müş.
iyi ki istanbul'u terk etmişim.
Bu korkuyla yaşanmaz.
Yarın görüşmek ümidiyle...
Bugün kendimden utandım, kasada bir kadın parası yetmediği için muzun sadece bir tanesini aldı. içim içime sığmadı al teyzecim sen diyemedim. Cimrilikten değil de kadın belki rencide olur diye düşündüm. Akşamdan beri tek o anı düşünüyorum belki de arkasından koşup meyveyi kendisine vermek en mantıklısıydı ama yapamadım kafamı s******m. Böyle hayatı da s*****m.
insan kimseyle bir bağ kurmamalı. Kimse. Yani kök aile de buna dahil. Her yerden bir pislik kötülük çıkıyor. Hassas bir ruhta olmamak lazım. Elimde olsa hepsini sonsuza kadar silicem de. Toparlanma fırsadı bir gelse.
insanlara gereğinden fazla değer veriyorum. hakettiklerinden fazla. herkesi kendim gibi naif zannediyorum. kendi iç dünyamdaki gibi. neden bunu yapıyorum ki? neden bu kadar iyi niyetliyim? içinde bulunduğumuz devirde ne kadar da yanlış birşey. sanki bu beni daha değerli yapacak. benim yaklaşımımı hakedecek kadar insan olsalardı keşke. bu da benim zayıf tarafım olsun. neyse ki şimdiye kadar beni suistimal etmeye çalışanlara hiç izin vermedim. dönüşlerim de bir o kadar ani ne keskindir. anında hiç ummadıkları bir tepkiyle sildim hepsini.
Duygusallıktan içim, dışıma çıktı yemin ederim! Biri iş yerinde enerji ister, biri gider duygusal duygusal aşk temalı entry'ler girer. Sikeyim enerjinizi de aşkınızı da amk!
Harcamaların artması, sigarayı bırakmak, Martin eden
Günün hangi saatinde yazımı okuyorsanız o saat diliminden
iyi geceler, iyi sabahlar, iyi günler veya iyi akşamlar dilerim.
Alt balkondayım yine,
Yerden kocaman bir böcek geçiyor,
Gregor Samsa geliyor aklıma.
Şu sıralar kendimi onun gibi hissediyorum.
Bu aralar harcamalarım çok arttı.
Assos tatili için ön ödeme yaptım,
Alışveriş sitelerinden her gün kıyafet sipariş ediyorum.
Esnafım, belediye ruhsatı için belediyeye ödemem var.
Dört gözle istanbul'daki dairemin
Kirasının yatmasını bekliyorum.
Ayrıca, yarından itibaren başlayacağım yeni bir sürece gireceğim.
Hedefim haftada 3 kilo vermek.
Bakalım verebilecek miyim?
Bir de günde iki paket sigara içiyorum,
Onu 5'e düşüreceğim.
Sonra yavaş yavaş bırakacağım.
Bugün aşık olduğum kadının radyo programını dinledim,
Mutluyum.
Kalp ve böbrek hastası,
Aylardır hapiste olan Esila
Bugün tahliye olmuş,
çok sevindim.
Hasta oluyorum galiba,
Burnum akıyor, gözlerim sızlıyor.
Umarım, hafta sonumu etkilemez.
Uzun zamandır film izlemiyorum.
Telefonuma Netflix, Amazon prime vs. hepsi yüklü oysa.
izlemek istediğim filmleri oralarda bulamıyorum.
internetten kaçak yollarla izlemeye de üşeniyorum.
Şu sıralar izlemek istediğim iki film var.
Biri the lobster, diğeri gülün adı.
Belki bugün izlerim ikisini de.
Beni son zamanlarda en çok etkileyen roman Martin eden.
jack london,
martin eden'in sınıfsal yükselişini, kendini geliştirme sürecini,
aşkı,
işçi sınıfındaki karşılıksız sevgiyi,
burjuva dünyasının çıkarcılığını
ve iki yüzlülüğünü ustaca kaleme almış.
Sonu büyük bir sürprizle bitiyor.
Jack London'ın en meşhur romanlarından biri ve bir klasik,
okumuşsunuzdur muhtemelen.
Şayet okumadıysanız çok şanslısınız.
Derhal okuyun, pişman olmazsınız.
Beni en çok etkileyen 10 roman arasına çoktan girdi bile.
Sigaraya nasıl başladığım aklıma geldi birden.
13-14 yaşlarında bir liseliydim.
Sınıfın tüm güzel kızları sigara içiyordu.
Ben de yanlarında o zamanki aklımla
" süt çocuğu " gibi kalmamak için başlamıştım.
Sigaraya parliament ile başladığımı hatırlıyorum.
Sonra ekşi sözlük'teki entry'leri okuyup camel'a geçiş yaptım.
Uzun yıllar camel içtim.
Sonra tüm sigaraların tadına baktım.
Bir ara çoğu tiryaki gibi tütüne merak sardım.
Onların da hepsini denedim.
Şu anda bırakmak için uğraşıyorum.
Sigaranın bir keyif aracı olmaktan çıkıp bir bağımlılığa dönüşmesi
ve onsuz yapamamak can sıkıcı bir şey.
Az sonra antipsikotiğimi alıp
Sevdiğim radyo programını dinleyerek uyuyacağım.
Her gün buraya bir şeyler yazmak, burayı günlük gibi kullanmak,
buraya içimi dökmek
beni çok rahatlatıyor.
Okuyan herkese teşekkür ederim.
Okumasanız da olur aslında.
Amacım, okunmak, artılanmak değil.
Yazma ihtiyacımı gidermek.
Yine huzurlu bir gece.
Etraftan böcek sesleri, köpek sesleri, ara ara baykuş sesleri geliyor.
Yarın sigarayı 5'e indireceğim için üst üste sigara yaktım.
Son sigaramı yakıp üst kata çıkacağım.
Yarın görüşürüz.
Radyo mu? Televizyon mu? Psikoloji, istanbul'u terk etmek
Bugün bir şey yazmak gelmedi içimden,
Yine de kendimi zorlayacağım.
Kuş sesleri geliyor siteden,
Gecenin sessizliğine kaptırıyorum kendimi,
Bir sigara yakıyorum.
Az önce akşamdan kalma pastadan yedim bir dilim.
Annemin çocukluğumdan beri yaptığı muzlu pastadan.
Çocukluğumu hatırladım ve mutlu oldum.
Bipolar'ım ben,
Az önce saçma sapan şeyler geçti aklımdan,
Yıllardır takıntı etmediğim,
Geçmişte hayatımı kâbusa çeviren.
Yeni bir atak mı geliyor diye korktum
Ama şu anda gayet iyiyim.
Hava, mayıs 15'ten beklenmeyecek kadar soğuk yine.
Alt balkondayım.
Yazılarımı genellikle burada yazıyorum.
Müezzin hoparlörü kontrol ediyor, Ezan okunacak birazdan
Ve okuyor.
Müezzinin sesi bana huzur veriyor.
Aşık olduğum kadın hasta olduğu için bugün yayın yapamadı.
ilhamımın %50'sini ondan alıyorum.
Bu yüzden yaZasım gelmedi bugün.
Umarım iyidir.
Temu'dan ikide bir hediye geliyor.
10 t-shirt, 3 şort, 6 tane şapka, bir güneş gözlüğü sipariş etmişim iki günde.
Hepsi para tuzağı.
Türkiye Kupası finali vardı bugün.
Beşiktaş maçları hariç hiçbir maç sarmıyor.
Bu yüzden yarısında kapatıp radyoyu açtım.
Radyoculuğun hakkını veren yayıncılar var hâlâ.
Hafta içi her gün düzenli olarak dinlediğim 3 radyocu var.
Hepsi aynı radyoda yayın yapıyor.
Bazıları modası geçti dese de radyo
Sonsuza kadar yaşayacak bence.
Üstelik kaliteli bir radyo yayını saçma sapan yerli diziler izlemekten, esra erol, Müge Anlı seyretmekten çok daha faydalı.
Dilimizi güzel konuşuyorlar, öğretici ve eğitici oluyorlar, güZel konulara değiniyorlar, eğlendiriyorlar.
Radyo dinlemeyi size de tavsiye ederim.
Televizyon mu? Radyo mu? Deseler düşünmeden radyoyu tercih ederim.
Çünkü, TV'lerde artık komedi dizileri ve talk Show'lar yok.
Varsa yoksa reality showlar ve saçma yerli diziler...
TV'den en son izlediğim dizi kızıl goncalar'dı.
O da ikinci yılda final yaptı.
Arada sırada bahis yapıp at yarışı izliyorum.
Terapi gibi geliyor.
Şu sıralar Televizyon ile tek ilişkim bu.
Milli kadın voleybol maçlarını takip ediyorum her yıl.
Kadın voleybolu bana çok estetik geliyor.
Erkek futbolundan daha çok keyif veriyor.
4 Haziran'da turnuvalar başlayacakmış.
izlemeyi düşünüyorum.
Bugün merkeze inmedim.
Sitede vakit geçirdim.
Merkeze 30 km uzaklıkta, çanakkale boğazı kıyısında,
Cafelere, AVM'ye, markete uzak bir sitede yaşıyorum 3 yıldır.
Evim müstakil.
Burası doğa ile iç içe,
Araba ve şehir gürültüsünden uzak,
Sadece kuş seslerinin geldiği bir yerleşim yeri.
istanbul'dan psikolojim bozuk bir şekilde gelmiştim buraya.
3 yılda iyileştim.
Azıcık aşım belasız başım felsefesiyle, huzurlu ve mutlu bir yaşam sürmek isteyen herkese istanbul'u terk etmelerini tavsiye ederim.
Hava aydınlandı...
Bugünlük bu kadar.
Yarın görüşürüz.
''sırf beni gıcık etmek için dahi olsa; en sevmediğim yemekleri yapsa, yine de o yaptığı için gülümseyerek dünyanın en güzel yemeği gibi yemek istiyorum.
biri beni çağırdığında ''hayır gelemem eve gitmeliyim'' demek istiyorum evimde o olduğu için.
kalan yaşamımın tüm keyfini ve tüm acısını o'nunla paylaşmak istiyorum.
her şey için bahanem o olsun istiyorum.
her sabah öpücükle uğurlamak, her akşam öpücükle karşılamak istiyorum.
sırf o sevdiği için en berbat şeyleri yemek,
en berbat filmleri izlemek,
en berbat yerleri ziyaret etmek istiyorum,,
evet biraz önce evlilik üzerine attığım tirat.
hayal kurmak bedava asfkjhga.
Bugün polyester kumaşın en sağlıklı kumaş olduğunu öğrendim.
Geçen gün temu'dan gri bir t-shirt sipariş etmiştim.
Evde paketi açtığımda kumaşının adeta bir futbolcu forması gibi olduğunu gördüm.
Bu ne amına koyayım? Dedim.
Polyester Dünya'da giderek yaygınlaşıyormuş.
Bunu öğrenmem iyi oldu.
Bu yaz tatil bölgelerinde polyester t-shirtlerle salınacağım,
Kim ne derse desin.
Üstelik geri dönüştürülebilirmiş.
Hayvan yünü ve pamuk, polyester kadar çevreci değilmiş.
Pamuk üretirken toprağı zehirliyormuşuz.
Hayvan yününü kırparken hayvanlara zarar veriyormuşuz.
Bu yaz tatilimi assos'ta yapacağım.
Kız kuzenim, eniştem ve yeğenimle beraber.
Onlar teklif ettiler.
Ben ısrarcı olmadım.
Uzun zamandır yazları bir gezgin gibi tatil yapıyordum.
Türkiye'yi baştan başa dolaşıyor, kilometreler kat ediyordum.
Şehir müzelerine, arkeoloji müzelerine gidiyor, yerel lezzetler tadıyordum.
Bu kez bir otele bağlı kalıp
Havuz başının, kaydıraklı yüzme havuzunun, bedava alkollü içkilerin, sohbetin tadını çıkaracağım.
Dinleneceğim yani.
Temmuz'a kadar kilo vermem lazım.
En hızlı nasıl kilo verebilirim?
Tavsiyeleriniz varsa alabilirim.
Ne zamandır gündemi takip etmiyorum,
Bu da psikolojimi olumlu anlamda etkiliyor.
Bugün merkezde kendime bir caramel macchiato, sahilde ise espresso ısmarladım.
Arkadaşlarla muhabbet ettim.
Her gün buraya yazmayı alışkanlık edindim.
Daha iyi yazmak, daha iyi cümleler kurmak için alıştırma yapıyorum.
Bu başlığı günlük gibi kullanıyorum.
Sigarayı bırakmak ve sağlıklı beslenmek istiyorum.
Düzenli spor yapmak istiyorum.
36 yaşına kadar çok sağlıklı beslenemedim ve çok sigara içtim.
Sağlıksız beslenmenin ve sigara içmenin tadını bu yaşa kadar yeterince çıkardım.
Artık, sağlığıma dikkat etme vakti geldi.
Bu bir yaşlanma belirtisi mi?
Eskiden sağlıktan sık bahsedenler bana sıkıcı gelirdi.
Yavaş yavaş onları dinlemeye başlıyorum.
50 yaşıma sadece 14 yıl kaldı,
Tanrı ömür verirse tabii.
50 yaşında hem tansiyon, hem şeker Allah korusun hem de kanser hastası olmamak için kendime dikkat etmeliyim.
Size de tavsiye ederim.
Magnezyum, omega 3, d vitamini takviyelerinin çok önemli olduğunu öğrendim bugün.
Uzun zamandır d vitamini takviyesi alıyordum zaten.
Bunları kullanmak için önce doktorunuza danışın tabii.
Hayattan bu zaman kadar öğrendiğin en önemli üç şey nedir diye sorsanız,
Şöyle yanıtlarım:
1) hiçbir ilişki ömürlük değildir, kendine yaslan, kendini sev ve kendi kendine yetebilmeyi öğren.
2) işe gidiyormuş gibi hissetmeyeceğin, sevdiğin bir işi seç.
3) sigarayı bırak, hiç içmediysen başlama, sağlıklı beslen ve spor yap.
Yarın görüşürüz.