bugün

"Beni gözümün içine bakmış olduğunda kendini kaybedecek kadar çok sevsen. Nefes almak gibi olsam senin için. Öyle sevsek ki, seni seviyorum cümlesi anlamını kaybetse. Gülen gözlerin, gözlerimin tam içindeyken çeneni ısırarak anlatsam seni sevmiş olduğumu. Bi evimiz olsa seninle. O eve girmek için saatleri saysam. Hep o anın enerjisiyle geçirsem günü. Makarna yapsak beraber. O mutfak makarna değil, huzur koksa fakat. Beraber film izlesek seninle. Filmdeki Londra'da tanışıp Paris'te evlenen o çifte baksak, sonrasında birbirimize baksak. En güzel aşk filmi biziz! desek aynı anda. Dudakların bir kez daha benim olsa,. ispatlarcasına bu aitliği. Yanımızdaki sehpaya uzatsam kolumu, ekoseli battaniyemizi alsam. Adım atmaya üşeniyorum desem fısıltıyla. Burada uyusak? Aynı ses tonuyla yanıt versen. Sarılacaksak, fark etmez. Orda o koltukta uyuyakalsak birbirimizin nefesiyle. Güzel olmaz mıydı? Bence olurdu... "
beni anlamak istiyorsan gerçekten, bana uzak ol, beni gözle derinden.
Zeka önemli. Beyin aktif kullanılması gereken bir organ.
görsel
Kendimi duaya vermediğim bazı zamanlar şerefsizliğe verebiliyorum.
Ben ve şerefsizlik Ne alaka dediğimde öyle güzel becerdiğimi görüyorum ki, benim diyene tur bindiriyorum.
Çarşamba günü oğlum sünnet olacak. Aşırı stresliyim. Beni ne bekliyor bilmiyorum. Umarım oğlum iyi olur. Umarım kolaylıkla atlatırız.
Manita soğuk yapıyor, canım sıkılıyor bu duruma.

Neyse kendisi eninde sonunda bir buzdağına çarpınca anlar kim daha soğukmuş.
Höh tengerees zayasan hödöö arald mendelsen höh mongoloo negtee hövçin delhiyd duurisgaad..
Adana gibi yerde üşüttüm!

Klima azcık açıktı battaniye almadım. Vücut ısım düşmüş.

Şimdi kellekesten gibi güneşin altında ısınıyom.
Rica ediyorum BEYNiNiZi kullanın lan. Abi gerizekalılar yok olsun ya. Uzaylılar kaçırsın. DÜŞSÜNLER iNŞALLAH.
Ağırmanlar marketin futbol topu çekilişine katılmıştım çıkmadı çok üzgünüm.
Çok canım sıkkındı bugün.

Pazar gününden mi kaynaklanıyor bilemiyorum.

intihar edesim var.
Son derece zor, gergin ve bir haber beklediğim günlerin ardından; izmir’den ankara istikametine doğru saatte 135 kilometre süratle giderken, belki de hayatıma yön verebilecek bir konuşmayı gerçekleştirdim ve elde edebileceğim en iyi ikinci şeyi aldım..

Afyon-iscehisar sapağını döndükten sonra yaptığım istişareler sonucunda, bir sonraki gün muhatabıma tekrar dönerek, şartları nasıl iyileştirebileceğim konusunu da netleştirdim…

Gece 02:30 gibi eve girip, eşyaları yerleştirdikten sonra hala film falan izleyecek kıvamda olmamın nedenine gelince, yola çıkarken bir arkadaşımın tavsiye ettiği ve “diriltici” dediği iki destek hapını attım, vitamin kompleksi gibi bir şey.. bu gece zor uyurum gibi geliyor..
Hayat sizi bazen forvetten alıp defansa koyar.
işte orda iyi oynayın.
O şart, ona yapacak bir şey yok.
Olursa muazzam, olmazsa çaya devam.
dün yoldaydım.. bugün, iki gün boyunca gelen tüm sms, whatsapp mesajı vesaireyi bir çırpıda okuma fırsatım oldu..

nihai görüşüme göre çevremdeki insanların büyük kısmı beni delirtmekten başka hiç bir işime yaramıyor ve ben onları yılgın bir hoşgörü ile görmezden geliyorum..

yanlış anlaşılmasın.. kendimi çok bir b.k olarak gördüğümden değil.. sonuçta çevrem, eskiden de aynı çevreydi ama bunlar yaz sıcağında iyice kendilerini bozdular..
ben akıllanmaz birisiyim.
Pure purple violet beni gezdirsene panpa.
En çok kullanılması gereken organ. (bkz: beyin)
işlevsel sadelikten, entelektüel hijyenden, yavaş ve nazik bir transformasyondan yanayım.
Bu sene carlos alcaraz finali görür bence.
itirafımdır, pes ettim. pes et oğlum artık. gitme artık gündüz gece, gidecek yolun kalmadı anasını satayım.

olmayacağını artık kabul ediyorum. halbuki GELiŞiNi NE DE GÜZEL BEKLiYORDUM..

ya öldün, ya da bu dünyada hiç var olmadın. seni aradım. her yerde, zaman zaman uludağ, ekşi yani sözlükler de dahil. malum artık eskisi gibi otobüs keşişmeleri, çarpışarak tanışmalar ve çöpçatan kankalar yok. ekmeğinizi taştan çıkaracaksınız.

bulamadım seni ve pes ettim. sevilmeyeceğimi kabul etmeye başladım.

halbuki seninle gezecektik, kavgalar edip barışacaktık, beraber öğrencektik, birbirimize bilmediklerimizi öğretecektik, sevecektim, sevilecektim, beraber yoldaş, sırdaş olacaktık, sayısız kez sevişecektik, ben sana sarılıp uyuyacaktım, uyuyuşunu izleyecektim, beraber seyahatler edecektik, beraber şarkılar dinleyecek, beraber filmler izleyecektik, beraber içecektik en güzelinden, arkadaşlarla toplu gezmeler yapacaktık, birbirimizi bazen deli, bazen uyuz edecektik ama gerçekten çok sevecektik.

ben artık sevilmeyeceğimi kabul ettim. mağlup oldum. mağlubiyeti en başta bağıra bağıra kendime, sonra da buraya itiraf ediyorum. bunun için kendime bira borcum olsun.

ben kendi kendime yetmekten çok sıkılmıştım, çünkü hayat bu gençler, 30 yaşında ve birkaç aya 31 yaşına girecek bir abinizim. yaşıtlarım evlendi çoktan. yerime de mutlu olsunlar, kimsenin mutluluğunda asla hasetim olmadı ama yalan yok gıpta ettim. imrendim ve ben de onlar gibi olmak istedim. biliyorum, onların da kusursuz yaşamlar yoktu ama neticesinde hayat yoldaşları vardı, benim yok ve de asla olmayacak.

hep net oldum ama maşallah net oldukça 45 yaşından da, 25 yaşından da "ilişkiye hazır değilim, sen çok iyi adamsın." gibi cevaplar aldım ve hepsi benimle sevgili olmak istemese de asla benimle irtibatı kesmek istemedi, entelektüel bulundum, donanımlı görüldüm ama hiç sevilecek adam sıfatını alamadım ve o gözle bakılmadım bazen. ha bu arada, ben alayına yol verdim.

bipolar, kaçıngan bağlanan, borderline, majör depresif ne arasanız bu bunlar çıktı karşıma. oysa ki ben ailemle yaşamaktan zevk alan, geniş aile seven ve 35 yıllık evli ve birbirlerine halen aşık bir ailenin evladıyım. sevgiyi kaynağından hep gördüm, halen de görüyorum.

o yüzden sen bir şeyleri yanlış yaptın diyenin ağzına kürekle vururum. bazen tüm şartlar uygun, tüm imkanlar müsait, tüm zeminler makul olsa da sevilmezsin işte.

hoş ben de seçici adamım. öyle herkese atlamam asla. uyum sağlayabileceğim, bana uyum sağlayacak bir kadın olmalı deidm ve sapyoseksüel olduğum için zeka, karakter, uyum gibi kriterlerim hep öncelikli oldu.

ilişkilerimde hep daha çok seven ben oldum. sevildiğim de oldu ama sevildiğimin en az 10 katı kadar sevdiğimi hissettirdim ; sarılmalarımda, bakışlarımla, kapısının önüne kadar bırakmalarıma, otobüse binince otobüsü gözden kaybolana dek duraktan ayrılmayışlarımla, sevişmelerimle, uyandıktan sonra onları uyandırmadan defalarca öpüşlerimle.

hiç sürpriz yapılan adam olmadım, sevgilim bana atkı örmedi hiç, doğum günlerimde hep "yalnız" olarak kutladım mesela sevgililik olarak, sevildiğimi çok az hissettim ve pek özel hissettirilmedim ama hep özel hissettirdim.

ha, asla pişman değilim. hepsi bana tecrübe oldu, iyi ki yaşamışım diyorum ardıma baktığımda. çünkü seçimleriniz, hatalarınız sizi siz yapar bu hayatta ve yaşadıkça olgunlaşırsınız.

kariyeri çok şükür kendi çapında olan adamım seneye title alacağım inşallah, maaşım fena değil ama "sözlük erkekleri" ile yarışamam tabii...

tip desen aşırı yakışıklı değilim ama temiz, giyinmesini bilen, bakımlı ve genelde beğenilen, sesim de çekici bulunan bir adamım. fizikten de değil yani tamamen.

bazen olmaz işte gençler, olmayınca olmuyor. çokça öz eleştiri yaptım ve de halen yapıyorum, öz eleştiriden kendimi dahi yıprattığım oldu bu konuda.

bazı şeyler, bazı insanlara nasip olmaz. bana da sevgi ve aşk nasip değil demek ki, sevgimi hak eden bir kadın yok bu ülke coğrafyasında. "sözlük erkeği" olduğum için itilmekten tutun da, ne ön yargılarla mücadele ettim, direndim ben.

şirkette beni tanıyan herkes "senin gibi adam nasıl yalnız, tam baba olacak adamsın." diyor.

şimdi usulca gidiyorum kendi yoluma. artık ben eğer bir mucize olmazsa masum ve muhtemelen tek gecelik ilişkilerin adamı, kendi yolunun yolcusu (30 yıldır olduğu gibi), eski deli işkolik oluşuna geri dönecek olan, arada arkadaşlarıyla içecek olan, kendisine daha çok zaman ayıracak olan, kendi kabuğunda takılacak olan, kendisine yatırım yapacak olan ve muhtemelen tüm arkadaşlarını evlenmesine şahit olup, çeyreğini takıp eğlencesinde deli gibi ankara havası, zeybek oynayacak olan bir adam görürseniz ; bilin ki o ben olacağım.

bunu okuyan kadınlar ; beni sevmek için yazmayacaksınız biliyorum. kendinize az da olsa iyi adamları seçin. beni geçin. 30 yıldır sevmedi biriniz. pinpon topu gibi ittiniz birbirinize. bari iyi bir herif bulun da, itmenize değsin en azından.

eğer "ben sana mucize" olurum diyorsan yukarıdaki notu oku ve öyle gel. zaman önemli şey, ne beni yor, ne kendini. zamanın geri dönüşü asla yok.

erkekler ; sakın am salak olmayın, benim gibi olun. dik durun. hoş ben kaybettim ama siz kazanabilirsiniz. ceketinizi alıp gitmeyi ve mağlubiyeti kabullenmeyi bilin. en fazla içersiniz. reddedilince ve sevilmeyince içmek racondandır.

ne lan öyle ghostlamak, psikolojik şiddet falan, yapmayın şöyle aptalca şeyler. taciz, fiziksel şiddet falan sıçarım bacağınıza.

kadın istemiyorsa, istemiyordur. defolup gideceksin. yoluna bakacaksın. bırak onlar seni kaybetti. beni kaybettikleri gibi. en başta kendine, sonra da karşındaki kadına saygın olsun!

mutlu ilişkisi olanlar ; yerime de huzurlu, mutlu olun. sevin, sevilin. birbirinize sımsıkı sarılın. samimi ve gerçek bir sevgi kolay bulunmuyor. birbirinizi aldatmak gibi sikik sikik şeyler yapmayın, benim canımı sıkmayın.

bak o sevgiyi asla bulamamış ve muhtemelen asla bulmayacak adam da var, ben gibi.

unutma, büyük komutanlar yenilgilerinden ders alabilenlerdir.

aynadaki suret ; senden özür dilerim. başaramadık. sevil(e)medik be adam. herkesin bir derdi, bir yenilgisi var bu hayatta.

elbette yaşam devam ediyor. dünyanını sonu değil ancak hep içimde eksik bir taraf olacak..

beraber yaşasam nasıl olurdu mesela? evlilik teklifini nasıl yapardım? nikahım nasıl olurdu? iyi bir eş, iyi bir baba olabilir miydim?

bu sorular artık cevapsız kalacak. cevap alabilmem için "mucize" gerek...

ümit yaşar oğuzcan gibi tutkulu, sevdalı, sadık, sevgiden içi içine sığmayan adamsın. kalbin katran bağlıyor artık umutsuzluktan, olmayışlardan, yorgunluklardan ve hep itilmişliklerden.

senin de yenilgin, sevgi.

senin de cehennemin, sevgisizlik.

senin de kaderin, sevilmeyişlik.

zaten 30 yıldır yalnız uyuyorsun, geberene dek yalnız uyu lan işte.

nice sevilmeyeceğin gecelerine, ölümüme dek nice sevilmeyişlere.

ulan yanarım yanarım neye yanarım biliyor musun sevgili okuyan kadın, ya da hemcins kardeşim ;

bu dünyada pedofili sığdı, nekrofili sığdı, tecavüzler ve tüm kötülükler sığdı, tayyip bile sığdı lan (safımız belli olsun.), bir tek ben ve sevgim sığmadı.

dünyaya sevgi arayışım ve sevilmek isteyişim çok geldi, fazla geldi. işte bu ölene dek hep canımı yakacak ve hep beni üzecek.
Derinlerde işimiz yok. Sığları da pek bilmeyiz biz. Kuş gibi uçmak da hayal...
Adımlarımız çap, yolumuz doğru sadece.
Fazlaca mesaj atan evli iş arkadaşımın beni tedirgin etme nedeni, kuzeninin mevcudiyetiymiş meğer… allah cezanı vermesin…
Is yerinde az sıkıntım varmış gibi birde kafayı bana takan tiplerin saldırgan suçlayıcı tavırlarıyla ugrasıyorum. Kendi başınızı yiyin insallah.
Bugün oğlum sünnet oldu. Tam ameliyathaneye girdi Oğlunu Sünnete getiren başka bir anne demez mi "yaşı küçükmüş" diye. Beynime kan sıçradı. Bizim gibi oğluna Bebekken kıyamayanlar için kısaca anlatacak olursam işlem 10 dakika civarı sürüyor. Genel anestezi olduğu halde 10 dakika. Çok şükür şu an tek sorun çişini yapmaktan korkuyor olması. Onu da yaparsa ve dikkatli olursa sorunsuz halledeceğiz inşallah.