bugün

Bir tane fake hesap var, instagram üzerinden bana yazıyor, eski kırıklardan herhalde.
1 Ayda bütün masrafları çıktıktan sonra 2 trilyon kazanan adam para verecekken 2 trilyon kere düşünüyor. Vay aq.
akıl s*k değil ki millete sokasın.
Şansın bol olsun.
bazen kafam duruyor mal oluyorum sorulara karşı.
Yardım et tanrım çok yaralandım..
bu saçmalığa iyi dayandığım için kendimi alnından öpmek istiyorum.
Kendime ciddi bir uğraş bulmam lazım. Zorunluluk olmamalı. Önüme çıkan tek seçeneğin ev temizlemek olması can sıkıcı.
görsel

Bu fotoğrafı görmek canımı sıktı.

Memleketim, yaşadığım şehir, geçtiğimiz yol üzerindeki şehirler hep darmadağın şimdi...
ben kendimi hitap konusunda zorlanıyorum. o yüzden yaşadıklarımı ahmet kaya'nın dizeleriyle anlatmak istiyorum.
''Hele bir ışıklar sönsün
Hele bir kapansın kapılar
Sular durulsun
Bıçak atacağım daha 12'den

Kısa devre yapsın kalbim
Ellerim inatla dökülsün cigaraya
Dağlarda ay büyüsün
Sular köpürsün
Sen beni o zaman gör

Hele küssün meydanlar
Dehşetin oğlu gülsün
Ağır bir köpek karanlığı
Ve tüm mayınlar patlasın
Sen beni o zaman gör

Kaldırımlara yağmur dökülsün
Dağılsın dişlerimde gülüşler
Kaybettiklerim bir dönsün
Sen beni o zaman gör''
Bugün de iyileşemezsem mezar yeri bakmaya başlıcam.
Dopamin detoksuna girmeliyim ya da gözü karartıp monk mod' a.
Şeker pembesi rüyalarda;çubukta takılı pamuk şekerin enfes tadında;çocukluk kaygıları kağıt helvaların son ısırıklarında...BULUTLAR ÇOCUKKEN,ŞEKER GiBi PEMBE MiYDi ACABA?Bir lunaparkın tahta atında ya da hiç değilse bir iZBE MAHALLENiN KENAR PARKıNDA;sıra beklenen zincirli salıncağın sevinçli gıcırtısında...Bayram sıcağıyla dolan ocaklarda;parlak gözlü mangal yürekli abilerin,delikan damarlarında...Dar taş sokakta ebelenen,cepteki cam bilyelerle sobelenen,yırtık pabuçlu kafadarın, dürüst ve muzip dostluğunda...insan güzel çocukluğunda;"yaşamadım" deme boşuna...Yaşamıştır ya;unutmak gelir herifin oğlunun işine;düşer fani olanın peşine;satar şeker pembesi rüyalarını ve de geçmişini de...
sürekli uyuyup uyanıyorum. nepresyondayım acaba...
ölmek istiyorum desem çok mu abartmış olurum lan diye sorup duruyorum sabah beri kendime.
ölmeyin ya üzülürüm ağlarım o günkü yazdıkların gece çok dokundu bana beni anlattı.
sürekli uyuyup uyanıyorum.
Var bu bende.
anasınıfında 23 nisan gösterimin cdsini buldum ve ismail yk lokum gibi oynatmışlar bizi nasıl bi kafa yapısıyla büyütmüşler nolur şarkıyı bi dinleyin o zamanın eğitimi ciddi mi yaa? ankarada anasınıfında okudum halay çekmişiz üstüne bir de recep ivedikde çalan salla salla titrete 5 kişilik kadro yapıp oynatmış öğretmenimiz kadroda ben de varım maalesef.

ortamda aşko kuşko takıldıktan sonra benim ortaya çıkan görüntüler resmen.
Evin içinde durup dururken icardiiii diye bağırıyorum.

Ulan özledik Bee Galatasaray maçı izlemeyi.
Kendime yazacak bir yer daha buldum sanki...
Hofffff... pofffff ...pufffffff... Ne yorucu bir haftaydı. Neyse ki çok şükür bitti.
hofffff... pofffff ...pufffffff... ne yorucu bir haftaydı. neyse ki çok şükür bitti.
Bir günden sonra bunu fark ettim otururken bir günüm ferahtı sonra bozulacağını kendimin.
Kafa okadar uyuşuk ki overthink bile yapamıyor artık.
Boşluk.
Yalnızca bir boşluk var.

O boşluğu doldurabilecek ne varsa yine o boşluk tarafından çekiliyor sanki, bir karadelik adeta.
işte bu yüzden sanırım o boşluk hiç tamamlanmayacak ve yavaş yavaş yayılıp beni sonunda esiri hâline getirecek.

Yarım hissediyorum. Tamamlanmamış.
Boşluk.
Beni gördüğünü biliyorum, duyduğunu sanmıyorum. Sustum. Artık yok hükmündeyim.
Kendi hayatımın en büyük stres kaynağı yine benim. Düzen takıntım beni öldürüyor. Bir işin benim kafama koyduğum saatte bitmiş olmaması, bu genellikle çevremdekiler yüzünden oluşan bir durum, beni aşırı öfkelendiriyor.

Aşırı rahat, düzensiz, rastgele yaşayan insanlara acayip imreniyorum. Takıntı yok, düzen yok, saksı çiçeği gibi yaşayıp gidiyorlar ne güzel.