bugün

Bence insanı bulunduğu yerde öne çıkaran şey parası pulu, dini, inancı, görünüşü, konumu, yaşam seviyesi olmamalıdır. Önemli olan, bu insan kendisine verilen bu kısa ömründe kendisine ve çevresine bir şeyler katabilmiş mi, ruhsal gelişimini tamamlayabilmiş mi, emelleri yolunda kendine inanabilmiş mi, yaşı kaç olursa olsun bilgilerine yenilerini eklemiş mi, hayatını kendi başına güzelleştirebilmiş mi, öldüğünde toprağa düzgünce ve zararsız yaşamış biri olarak girebilmiş mi? bunlar onu öne çıkaran şeyler olmalıdır. En basitinden Kemal Paşa. Rahmetli vefat edeli kaç sene olmuş fakat hala arkasından "yunandı" "alkolikti" ve benzeri, sanki Kemal paşa tüm savaşlar esnasında sadece yerinde oturmuş, tüm rütbeleri babasının hayrına kazanmış gibi ortalığı karıştırma amacıyla sarfedilmiş kelimeler duyuluyor.
Insan hayatinda değiştireceği, arkasını dönüp gidecegi kişiler vardir , baktın yara aldin iliskiyi kesersin. Arkadaş , sevgili vs. Bir de ne olursa olsun arkamizi dönüp gidemeyecegimiz kişiler vardir. Aile gibi. Anne , baba gibi. Işte hem onlari görmek zorundasındır hem de bu döngü canini yakar. Derdini kimseye anlatamaz kimseden yardim alamazsin. Sığınacağın tek liman , yaralarini gösterebileceğin kimse kalmamistir. Insan ailesine de güvenmezse kime güvenir.
Ne yapayım istiyorlar anlamıyorum?
Ben anlatmadan yaşadığım hiçbir kötü dönemi anlamıyor çevremdeki insanlar. Ve bunu şimdilerde fark ediyorum. Öncesinde herhalde konduramadığımdan falan fark ediyordum ama hiç sorup onaylatmamıştım.
"Sen bunları böyle anlatmasan, söylemesen ben hiçbir şeyin farkında değildim, anlamamıştım" dendi.
Küçük çaplı bir şok geçirdim o an. Ne yapmamı istiyorsunuz? Ağlayım sızlayım, gelip omuzunuza yaslanayım, dövüneyim, içeyim, yetmedi döveyim...

Her neyse...

Nasıl birisi olmuşum biliyor musunuz? Berbat hissettiği zamanlarda bile omzunda ağlayan birisi olan bir şey. Bir şey diyorum çünkü bu ne ben de bilmiyorum.
Çok şey var ama aslında bir anlamı yok.

Değersiz kalbimin, suskunluğunda..
Üç kuruşluk gofretin, çikolatanın şikarı ne arkadaş! Çoluğuna çocuğuna bunu alamayan kaç insan vardır, kim bilir. Bilgi kaynakları çeşitlenip erişim kolaylaşmış olabilir. Bu bilinen bir şey; fakat insanların ön yargısını ve saplantılı gerzek fikirlerini açarak, arı duru tertemiz bir görüşle algılayacak sezgileri körelmiş. Ya kendine adilerin en aşağı ve bayağısı bir süper kahraman yaratıyor ya da kendi zihninin derininde yatan saçma fikrine bir put dikip ona tapınıyor. işin kötüsü seni de buna inanmaya, tapınmaya zorluyor. itiraz edersen kâfirlikle suçluyor, iyi mi. Buna kısaca "siyaha beyaz demek" gibi geri zekalı bir tanımlama bile yapıyorlar. Siyahınız da beyazınız da yerin dibine girsin!
Rüyamda mor kola içiyodum. Üzümlüydü.
ben ki, ..............karşısında sövmekten hiç utanmam.
hicbir seye sasirmadim ben kendime bile zaten pek bir numarasi olmayan herhangi bir adamdim hep. insanlari merak ettim hep kafalarinin icindekilerini kendiminkilere yakin seyler bulmayi duymayi istedim var miydi acaba boyle birileri benim gibi birileri yoksa sakliyorlar miydi etik olmadigi icin ya da tarif edecek cumle mi bulamiyorlardi.

ben en cok bicakla ölmek isterim mesela acisi keskin olur sonra hicbir sey hissetmezsin.saplanan yere gore degisir kolay ölmezsin en cok bunu severim.her seyi izleme firsatin olur. saplayanin gozlerindeki telasi cagresizligi merhameti bile canli canli gorursunuz. mesela ben bir kere ölmüstüm. elinde egreti duran bir o kadar hirsla tutulan bir bicakla.

mevsimler gecti yasadim yillar gecti yasadim. öldüm dedim durdum ama "yasadim."

beni tekrar öldür. merhametine de ihtiyacim yok birak oldugum yerde kalayim bulmasinlar yasatmasinlar bilmesinler.

tekrar tekrar öldur beni bu sefer daha hirsli daha derin olsun. sonu gelen her sey gibi bitmek artik durmak sakinlesmek kurtulmak.
hazirim..
Kızla konuşuyorum, sen çok durgunsun benim de canım sıkıldı diyor. Yavrum sana ne! Bir duyan da olsa en yakınım sanacak. Samimi de gelmiyor ki...
Yazmaya üşendim yazmak için geldim ve gidiyorum. iyi geceler.
Hayat bana karşı büyük oynuyor. Paranın kaynağı şüpheli diye vize alamadım. 5 farklı yerden defalarca iş teklifi alıp erteledim. Bütün hayat planım değişti hayallerim elimden alındı, ben saldım artık. Yoluma bakayım diyorum önüme bir engel de en yakınlarım koyuyor. Düşüyorum ben, çıktığımda görüşürüz.
Yaklaşık 2 buçuk 3 yıl sonra kendimi tek başıma, 1+1 evimde, kitap dolu odamda; kucağımda kedim ya da köpeğim varken, tek derdi kitaptaki sorunlar olan ve şarkıyı dinlerken birisi seslenir düşüncesi olmadan yaşayan birisi olarak hayal ediyorum.

Fazlasını, yapabilme durumum olsa da istemiyorum. Yalnızca bunların olması yeterli ve Umuyorum ki olacak da.

Bir gün buraya gelip bunları gerçekleştirdiğimi ekleyeceğim.
Yorgun argın gelmiş olmama rağmen içimden 39 gündür atamadığım bir dert vardı. Bir kızın gözünde bir hiçkimse, dahası değersiz biri olmam gibi boktan bir dertti bu.

Gecenin 1.30'unda, labaratuvardan eve geldim, arkadaşıma yazdım ve sağolsun benle saatlerce konuştu, abi dedi dinledi derdimi. olanı biteni anlattım.

kafamdan atmam gerektiğini söyledi ve kendime söylemeye korktuğum tavsiyeleri verdi.
neyse kafamdan atana kadar buraya girmeyeceğim. Girdiğim vakit de kafamdan atmış olacağım.

söylemek istediğim çok şey vardı, kalbimin kırgınlığında ama dillendirmenin bir boka yaramayacağını anladım.

bu yazıları okusun okumasın, artık umursamayacağım. yazıp da ifade etmek istediğim çok şey olmasına rağmen gerçekten değmez anladım.

neyse onu s.ktiret de insanın gerçekten bir iki tane de olsa, gerçek arkadaşı olması iyi bir şey. düştüğünde aga yapma be diyen iyi dostlar can.

şimdilik hoşçakalın ey sözlük..
ben bir halt yedim.
erbil'e gidiyorum, ırak'a. bir başıma, yol yön iz bilmeden..

vize kapıda veriliyormuş zaten, pasaport yeterli.

gidiş geliş bileti aldım,
19.30 adana'dan otobüse bindim,
17 saat normal yolculuk sürecek,
habur sınır kapısında kontroller birkaç saat sürer dedi birkaç abi,
yaklaşık 14-15 gibi erbil'e ineceğim.

ilk yemek yiyeceğim, dawa restoran varmış.
çok methettiler.

erbil çarşısında alışveriş,
erbil kalesi,
sami abdulrahman parkı,
jalil khayat cami'ni görmeyi planlıyorum.

zaten buraları gördükten sonra saat 21 - 21.30'u bulur.

otogara dönmeden önce eğer beğenirsem dawa'da yahut farklı restoranda bir yemek daha yerim.

22.30 - 23 gibi otogarda olur ve 01'deki otobüsüme binmek için otogarda hazır olurum.

konaklama olmaksızın;
1.500 tl biletlere,
500 tl erbil içi taksi vb,
500 tl yemek (tekim),
1000 - 1500 tl alışveriş..
yaklaşık totalde 5 bin harcayacağım gibi, bakalım..

ha unutmadan bin lira tek giriş vize ücreti de çıkacak sanırım..
5.5 - 6 bini bulur.
ama birkaç abi 30 günden az kalacağım için ki hiç konaklama yok, vize istemezler diyor. bakalım.

edit : otogardan yeni çıktık, hala adana'dayız.
her sabah işe gitmeden önce duşa giriyorum. Bu sabah da girdim ama hava biraz serinceydi sanırım soğuk girdi boynum tutulmuş. Çalışırken de parmağıma çekiç vurdum. Çekiç dediysem böyle küçücük bir şey ama bilen bilir çekicin boyu değil işlevi önemlidir baya bir acıttı canımı. Şey diyecektim arkadaşlar kendimi iyi hissetmiyorum da rica etsem bana sarılır mısınız?
Zaten çekilir tipler değilsiniz ya gruplaşıp kavga ediyorsunuz, ya trollük peşindesiniz. Sarılmayacaksanız gidip yatacam ben.
başlığa tekrar bakayım dedim belki ekleme yapan olmuştur diye. Derdi olan herkesin hakkında hayırlısı olsun.
Ay bir garip oldum tam anlık. Ne diyeceğimi bilemedim karşımdakine de.

Resmen kendime gelemiyorum. Sözlük yardım et desem boşa, bomboş.

Allahım yardım et. Evet.
Allahim bu buhrandan sen beni kurtar. Bana yol goster
mesele kutsala gelince orospu çocukluğu yapanları ve bunu marifet-miş gibi sayanları donuzladığım doğrudur.
iyi böyle...
sence iyi mi hosuna gidiyor mu ona gore kesecegim. sahsen ben pek zevk almiyorum cok basit heyecanlanmiyorum.
ama yaparim.

kes sunu.
Grip bir yandan, başka rahatsızlıklar diğer yandan adeta presleniyorum.
Sanırım benim yüzümden sözlükten uzak kalmış birkaç isim var, üzgünüm böyle olsun istemezdim.
Ay canım aşırı sıkkın moralim yerlerde aq.
hangi alamete bindik, hangi kıyamete gidiyoruz. bilen biri yazıversin.
Çırpınmaktan yoruldum yeter boğuluyorum ben.