bugün

zaten istemedikleri şeyi söylemek zorunda olmayan yazarların istedikleri her şeyi zilyon başlık altına girdikten sonra bir de buraya gelip "söylemek istediklerim bunlardır" diyerek dikkat mi çekmek istemektedirler acaba. Bu başlık altına girilen entryler aslında hiç bir başlık altına giremeyecek kadar asil mi bilgilerdir. Ayrıca bu başlığı ve altındaki girileri eleştiren birinin bu fikirlerini eleştirdiği aynı başlık altında açması bir nevi mantığa bürünme psikolojisinin neticesi olma ihtimali yok mudur? bence vardır. hadi ordan.
para lazım. daha çok para. en çok para lazım. hep para lazım. para.
Bozuk saat bile günde bir defa doğruyu gösterirken insanların yanlışlarını doğru görmesi ve ufak tek bir doğru yapmaya çalışmaması kadar saçma bir şey görmedim.
özlemek yaşamaktan da hazinmiş.
evim arabam var diyooor.
olm o ne lan evlilik programı mı burası aq.
Büyük günahlar birbirini kovalar, pislikler birbirini kovalayarak daha büyük günahlara dönüşür ve temiz ile pislik bir arada durmaz değil mi ? Tanrım bu lanet düzende bana yardım et.
olm saçma-sapan, mantıklı-mantıksız, ağzına geldiği gibi anlamsız cümleler kurarak, kurgudan g.tten neyin uydurup hikayeler anlatarak düşüyor mu doğruyu söyleyin. valla ben bıktım ya, yıllardır milleti eleştire eleştire müptezel olduk lan. düşmüyosa bak, son canım kaldı ona göre.
Tanrının bana inanmadığını anladığım gün ona inanmayı bıraktım. Karşılığı olmayan hiçbir şeye tahammülüm yok.
Yorgunum a dostlar. Çok çok insanlarla çok çık konuşmak ve anlaşılmak istiyorum ama bir yandan da huzura ihtiyacım var ama çok insan ve çok huzur çelişiyor.
Yarın izinliyim, 1 dal sigarası olan var mı içip yatmak istiyorum.
Yarayı açan da dağlayan da aynıdır. Şifa da ondan gelir, bela da. Hangisine üzülüp sevinmeli, kestirilemiyor doğrusu. Yüklerin ardındaki aciz bedeni eğilip bükülüyor, sendeleyip duruyor düşmemek için; gel gör ki yine de asi başı akıllanmaz, hep dik tutulmaya çalışılıyor. Karşısında kim var sanıyorsa artık. Çimen mi olmalı mütevazi, ağaç mı olmalı heybetli ve asi... Hava atılmak istenen dengin olsa tamam da... Sırça köşkünden çıkarıp, ortalık yere atılmalı nefs denen kepaze. Yırtıcı hayvan bile doyduğunda el sürmez doğa ananın masum çocuklarına. Oysa içimizdeki azgınlığın gözü ne aş ekmek görüyor, ne edep erkân. Arın artık kibrinden. Susmayacak isen hak aşkına yap, riya için değil!
Çok sevdiğim bir şarkının cümleleri gibiyim bugün . Türkçesini yazmak daha doğru olur sanırım .

Yorgunum ve kızgınım ama birinin olması gerekiyordu .
Yıllardır homoseksüellik deneyimim var ama hala 'erkek arkadaşın var mı' 'aaa neden evlenmek istemiyorsun' 'hadi hadi vardır birileri' 'nasıl bir erkek istersin kriterlerin neler' gibi sohbet, muhabbet soruları beni aşırrı geriyor. Yalan söylemek ayrı geriyor yalan söylemek istememek ve herkes hetero mu ulan diye çemkirmek istemek ayrı geriyor. Bugünkü derdim buydu arkadaşlar. Her ortamda illa birileri soruyor bu soruları çok canımı sıkıyor.
Benim de hakkımı yemiş iki kişi var ki; öte dünyada cehennemin kapısına gitsem ve "ya helal et ya da cenenneme atılacaksın" deseler "etmiyorum" der kendim atlarım. Hata değil yanlış yaptılar. Bile isteye ve umursamadan. Hakkımı asla helal etmiyorum. Asla, asla, asla!
iletişimsizlik ve özellikle kavga edememek beni çıldırtıyor. arkadaşın olsa diyalogu kesersin, sevgilin olsa ayrılırsın ama mevzu bahis ebeveynin olunca bu durum gerçekten dayanılmaz oluyor. hırsımdan tepine tepine duvar yumruklayasım geliyor. neden çünkü iki çift laf edemiyoruz. neden çünkü karşı taraf ağlayıp zırlayıp ortamı terörize ediyor. ben kafayı toplamadan eksiğimi gediğimi düzeltmeden sağlam bir terapi sürecinden geçmeden doğurmayacağım bu da doğmamış çocuğumdan ziyade kendime söz olsun. döner okurum bunu kesin.
iki gecedir uyku tutmuyor. Kesinlikle gündüz 14 saat uyumuş olmamla alakalı değil. Neyse düşünceden düşünceye atlıyor kafam zaten sabah da nöbete gidicem nasıl uyanırım bilmiyorum. Ayrıca Yine haklıyım diye engel yedim sanırım. Noldu ya profilin gitti diyr mesaj atıcam şimdi. Şaka atmıcm. insan bazen bazı şeyleri görmezden gelir ama bu kendine saygısızlık derecesine gelirse işler karışır. Kendime saygısızlık etmemek için çok sert davranıyorum karşımdakine bazen. Üzülüyorum fakat üstteki arkadaşın ds dediği gibi sizler beni üzeceğine yalnız kalır kendi kendimi üzerim. Sırf sevginizden mahrum kalmamak için toksik hallerinizi kabul edemem.
Nick ini unutmuşum.
Yazdığım hiçbir entrym beni tatmin etmiyor. yazıyorum, okuyorum, beğenmiyorum, siliyorum.
Hüküm bellidir; lâkin hükme karşı gelenler yanlışta olduklarının farkına varamıyorlar. Şarap haramdır, tamam; ama bizi doğrudan ilgilendiren şarap içen değil kul hakkı yiyendir. Ayık kafayla bile isteye ülkeyi bu hale getiren mütedeyyin bir yobazdansa; aklı nicelerde gönlü yücelerde zararsız bir ayyaşı tercih ederim. işlediğin günahın da bir şerefi olmalı. Ayık; "eğri yola girmiyorum" diye ayran içip de pudra şekeri! çeken değil, şarhoş bile olsa doğru söyleyip haksızı yerendir. Ne demiş Sarhoşlar Piri Bekri Mustafa: Bütün günahlar içki gibi sarhoş etseydi, sokaklarda ayık insan bulamazdınız. Ayyaş dediğiniz adam bu kadar güzel söz etmiş, bir de ayık olduğunu iddia edenlerin haline bakın.
işte artık yeryüzünde yapayalnızım; ne kardeşim ne yakınım ne dostum ne arkadaşım ne de ahbabım var; tek başınayım.
insanların en girişkeni, en cana yakını insanlar arasından söz birliği ile çıkartıldı. duyarlı ruhum için en acımasız zulmün ne olabileceğini, kinlerini en ince noktalarına kadar zorlayarak araştırdılar ve beni onlara bağlayan tüm bağları zorla koparttılar. insanları kendilerine rağmen sevebilirdim. benim sevgimden ancak insanlıklarından vazgeçerek kurtulabildiler.
ve işte sonunda, istedikleri gibi, benim için yabancı, meçhul, hiç olup çıktılar.

sonunda beni endişe ve korkunun kötülüklerinden sonsuza kadar kurtardılar, hiç değilse bununla teselli buluyorum.
Her sabah yapılan toplantıdaki boş espri ve goy goy muhabbetlerine tanık olduğum için toplantı çıkışı çok parayı nasıl kazanırım, ne oynarsam zengin olurum tarzı düşünceler düşünüyorum. Bir gün bile şaşmadı.
Evdeyim; küçük kızım gelmiş yanıma: Baba niye çocuklara göre bi' şey almadın, deyiverdi. Onlar için 'neşeli erişte' aldığımı söyleyince, dönüp öyle bir gidişi vardı ki; sormayın. "Onu sen ye!" demediğine şükretmeli. Sahi ya: Neşeli erişte de nedir arkadaş. Sanki yediğimizde, ülkemizin bereketsiz pırasalarını artık hiç görmeyecek miyiz? Hadi onları unuttuk: Ya cacıklık nimetleri nidek? 'Neşeli erişte' bile bizi neşelendiremiyor, düşünün artıkın. Hayat işte, nöörecen müdür.
şu kısa ömrümde başıma gelmiş en garip olaylardan birini yaşayalı henüz 24 saat bile olmadı..

14 Nisan 2022 gecesi hiç uyumadım, sabahladım. internette takıldım, biraz çalıştım derken 15 nisan 2022 sabah 06 sularında nihayet yatağa girip uyumaya karar verdim.

güneş doğmuştu ve aydınlıkta uyumamın zorlaşacağından ötürü panjuru kapattım.

neyse yatağa geçtim uykuya dalacağım, dalmak üzereyim. zihnim hala kapalı değil, yarı açık. o sırada saçma bir rüya görmeye başladım. evet henüz tam uykuya dalış evresine girmemişken...

önce dışarıda güzel bir gol atıyorum sonra bir mekanın içine giriyorum. (buraya kadar her şey normal bir rüya gibi gözüküyor, lakin eminim ki rüyanın o kısmı bile kalp atışımı hızlandırmaya yetmişti, Kâbus hissi vermişti. bir şeylerin ters gideceği aşikardı sanki. ) neyse. ben bir masanın yanındayım, ve yanımdaki biri masaya sert sert yumruklarını atıyor.

o sırada rüya aniden kayboldu. anlayacağınız, ekran gitti..

ve gözlerimin önüne bozuk mikrofondan çıkan o kulağı kanatan cızırtılı ses eşliğinde zifiri bir karanlık çöktü.

rüya kaybolup, gözlerimin önüne siyah bir perde indikten hemen sonra şiddetli bir şekilde titremeye başladığımı fark ettim. sanki çok yüksek şiddette bir deprem oluyormuş gibi.

ama ne yaparsam yapayım kıpırdayamıyorum. mümkünatı yoktu,
zihnim açıktı ama vücudum kaskatı kesilmişti..

dişlerimin kırılırcasına birbirlerine çarptıklarını hissettim, sallanıyordum hemde çok şiddetli.
bu dediklerim 3-5 saniyelik bir süre içerisinde oldu.

yaklaşık 2-3 saniye 8,5 büyüklüğündeki bir deprem anındaymış gibi sallandığımı hissederken bu sefer vücudumun ağırlığının yok olmaya başladığını hissetmeye başladım.

vücudumun hiçbir şekilde bir ağırlığı kalmamıştı, bir toz tanesi gibi olmuştum sanki.
hemen ardından yataktan yükseldiğimi fark ettim.

gitgide yükseliyordum, astral seyahatın ilk evresi olan ruhun, yatış pozisyonundaki bedenden çıkış olayı gibiydi aynen.

ve zihnim hala açıktı.
inanın bana o yükseliş esnasında ölüm anımın geldiğini düşünmüştüm.

öleceğimi düşünürken bir anda gözlerimi açtım, gözlerimi açtığımda sanki 1 metrelik bir yükseklikten yatağıma geri düşmüş gibi oldum.

bu durum, ciddi ciddi ruhumun bedenimden bir kaç saniyeliğine ayrıldığına beni canı gönülden inandırdı.

olaydan sonra yaklaşık 1,5 saat uyuyamadım. tuvalete gittim, telefona bakıp oyalandım.
hayatımda daha önce hiç bu veya buna benzeri bir olayı yaşamamıştım.

benzer bir olayı yaşamış yazarlar varsa,
onlarında bu tatsız deneyimini duymak isterim.
aga inci sözlüğe noldu google playde uygulamasıda yok konuyla alakasız ama bu uzun anı inci sözlükteki yazıları hatirlatti bana.
Yüce rabbim niyet eyledim bu gece sabaha kadar çalışmaya ne olur ya gidip dizi izlemee. Bu gece 5 saat çalışırsan haftalık yazı işlerinin çoğunu bitirmiş olacaksın lütfen bu güzelliği kendine yap bebeğim...