bugün

Ara ara bu başlığa gelip yazdıklarını okuyorum. Ben senin o anlarına şahitlik ederken varlığının bile meçhul olduğu sıradan bir arkadaştım. Söylemek istediğin kişilerin ise benden haberi bile yoktu. Olsaydı beni de kıskanırlar mıydı acaba? Beni de riskli bölge ilan ederler miydi sence?

Şimdi seninle aynı yatakta uyuyacak kadar yakınım. Sen o girdileri yazarken ben birine "ona aşık olsam da söylemem" demişim. 'tükürdüğünü yalamak' deyimini mide bulandırıcı bulur musun bilmiyorum ama sanırım bu, hayatımda yuttuğum en güzel laf. Yutturduğun için teşekkür ederim. Birinin beni sevebileceği fikri bile güzelken gerçekliğine her gün şahit olmak daha da güzel.

A bu arada o zaman da sana kocaman sarılıp, başını okşayarak "geçecek" demek istemiştim. izin verseydin diyecektim de... Bugün okuyunca da aynı şeyi dedim. 26 yıldır köşe bucak kaçtığım her şeye sayende 'neden olmasın' diyorum. Bunun gerçekliğine inanmak o kadar zor ki...

Gerçekten sen mi ve bunu nasıl başardın?
Günaydın...
Boynun tutuldu sag tarafimi hissetmiyorum.
Biri varmış dediğine göre. Yaşananlar hiç yaşanmazmış gibi davranırmış.
Farklı yollarda yürürmüş. ışıkları da pek sevmezmiş.
Arka planda olmayı severmiş. insanların hayatlarını kendi hayatından keserek tamamlayadabilirmiş.
Son anda fark etmiş her şeyin bittiğini.
Kimse de bakmamış ardına o nasıl diye; sahi, o da kendisine dönüp bakmazmış.
O hep kendisini önemsemeyen biriymiş. O, hiçbir zaman önemsenmezmiş.

O, hayatın telaşında hayatı düşündüğü için ölmüş.
O, bitmiş.
Gündeme baktıkça nefes alamıyorum. Boğazım düğümleniyor amk.
Geri dönmek isterlerse nasıl gittiklerini hatırla.
Kendime;

“güçlü ol ey kalbim, güçlü ol
Daha çok işimiz var”...*
Bu gün öğretmenler günü olmasi sebebiyle çocuklarin öğretmenine çiçek aldık. Doğum günümde aynisindan istiyorum diye ev halkini tembihledim. Bakalim .
Ben daha kendi doğum günümü hatırlamayan, hatırlamış olsa da bazen bir allahın kulu tarafından hatırlatılan; hatırlatılmasa umurunda olmayan, unutan bir insanım.
Benden çok da bir şey beklemeyin.
Bu faşist dünyadan siktir olup gitmek istiyorum!
Nefret ediyorum. Senden de, kendimden de. Sana inandığım için kendimden nefret ediyorum. Senden güvenimi yıktığın için nefret ediyorum. Ben bizden nefret ediyorum. Seninle konuştuğumuz ilk güne lanet ediyorum. Elektriklerinin kesilmiş olmasına rağmen bana yazmandan nefret edeceğim, sana değer verdiğim için cevap vermemden nefret ediyorum. Aciz olduğum için kendimden nefret ediyorum. Saatlerce ağladığımı hatırlıyorum, nefret ediyorum. Gözlerimi silerken bile gözlerimin yandığını hissediyordum, nefret ediyorum. Tam doğduğum günde gitmenden nefret edeceğim. O günü de bugünü de yarını da lanetliyorum. Tam kendime gelmişken beni yıkmış olmandan da nefret ediyorum. Aklıma acı bir tebessümle gelmenden, gelecek olmandan nefret ediyorum. Sözünü tutmanı istemiyordum ama onu bile tutmamış olmandan nefret ediyorum. Şarkılara anlam yüklemekten nefret ediyorum. Gerçekten kötü olduğum için kötüyüm demekten nefret ediyorum. Bir hayalim yoktu ama her şeyi yıktığın için nefret ediyorum. Giderken kendini herkes gibi gösterdiğin için nefret ediyorum. Uyuyunca hatta benimle konuşmazken bile hiçbir şeyin olmadığıma lanet ediyorum. iz bırakanlar unutulmaz, nefret ediyorum. iz bıraktın, nefret ediyorum. Kimseye güvenmeyeceğim, nefret ediyorum. Buradan da nefret ediyorum. Daha 3- 4 gün önce ayrılmamızla ilgili bir sohbet geçmişti, nefret ediyorum. Bunların geçeceğini biliyoruz ama konuşmaya devam ediyoruz demiştik, nefret ediyorum. Kahretsin ki nefret ediyorum. Oysaki biz birbirimizi güzel hatırlayacaktık. O gün de uzun bir süre konuşacağımızı hatta o kadar uzun süre bile konuştuktan sonra nasıl ayrılacağımızı dâhi konuşmuştuk, nefret ediyorum. Daha iki gün önceydi. O iki gün kaç yıla denk geldi? Bilmiyorum, bilmediğim için nefret ediyorum.
Günlerden nefret ediyorum.
Çarşamba’ dan nefret ediyorum.
24 kasım’ dan nefret ediyorum.
Mesajlar’dan nefret ediyorum.
Ağlamak’tan nefret ediyorum.
Aklıma gelmenden nefret ediyorum.
Aşık değilim ama aşıkmış gibi hissetmekten nefret ediyorum. Kahretsin ki seni güzel hatırlayamadım, nefret ediyorum.
Bir zaman sonra silikleşeceksin hatırımda, nefret ediyorum. Ben nefret ediyorum. Keşke hiç karşılaşmasaydık. Keşke o gün bir şey olsaymış da konuşamasaymışız. Nefret ediyorum.
Üzülmediğini düşünüyorum. Nefret ediyorum. Üzülmeyeceğin için seviniyorum, sevindiğim için nefret ediyorum.
Ben, nefret ediyorum.
adamlarda ki ikinci el araba fiyatlarına bakınca...

https://www.youtube.com/watch?v=_SVP9Bgtreo

bir şey diyecek olsam mandacı vatan haini pkk fetöcü dış mihrak olurum.
arkadaşlar, bir çoğunuz kafayı yemişsiniz. ohh...
Zamanında 11.nesil hesabımı silmiştim bir tık pişmanım. Şimdi 6 entry gireceğim diye ıkınıyorum paslanmışım yahu.
bu hale getiren herkesin ta anasını sikeyim.
pek çok konu benim gibi bir beceriksize rağmen kendiliğinden yoluna girdi, rayına oturdu.
hamd olsun, çok şükür.

allah'ım sen sağlığı, huzuru, afiyeti, sevdiklerle birlikteliği, senin yolunu bizden esirgeme.
senden başkasına muhtaç etme, kafi.

kötülere karşı, yaratılmışların menfaatçi ve art niyetlilerine karşı bizleri yalnız bırakma.
"Sadece bedenleri, şekilleri, görüntüleri sevenlere ne yazık! Ölüm her şeyi yok edecek. Ruhları sevmeyi deneyin."

Victor hugo dayım ne güzel söylemişsin. Bu tür sözler insanların çoğunlunun beğeneceği, onaylayacağı hatta seninle birlikte aynı serzenişlerde bulunacağı sözler. Ama yine insanların çoğunluğu 'ne yazık' dediğin o halde.

insanlar böyle işte, böyle şeylerin edebiyatını yapmayı da çok severler. Ama acınası haldeler. Evet.
"içte tutulan gözyaşları akıtılanlardan daha acıtıcıdır."

Akıtılan gitti, içte tutulan hala yakıyor çünkü.
Bir önceki entryim ana sayfaya gelmedi sadece kendi sayfamda. Hayırdır artık mod onayıyla mı geliyor entryler ekrana.
Empati çok önemli bir duygudur, lütfen kurun! şeklinde bir uyarının her yerde yazılı olması gerekiyor zira bundan yoksun bir toplum kenetlenerek büyümeye devam ediyor.
Bugün duşa girdim.
Çocukluğumun geçtiği mahalleden geçtim bugün. Yağmur şiddetlendi. Küçükken cumaya gittiğim caminin bulunduğu yere girdim ıslanmamak için. Cami artık yok ama ben yerini hatırlıyorum. Küçükken de yağmur yağdığında burda beklerdim. Bu çitozdan yerdim. Bunu yemeyeli yıllar olmuş aklıma geldi yine aldım aynı yerde yedim.

görsel
Hiç beklemediğim bir anda, benim de yeni yeni bir şeyler hissettiğim kız iki gün önce bana karşı hisleri olduğunu söyledi, normalde güzel bir haber olurdu bu ama hiç enerjim olmadığını fark ettim, güzel şeyler üretmek güzel zaman geçirmek bir şeyleri yoluna koymaya çalışmak, kendimi bir kavganın içinde bulmak ve sıyrılmaya çalışmak, hepsi için isteksiz olduğumu görüyorum. Yani ikimiz de çok yoğun bir şeyler hissetmiyoruz, bu hisleri görmezden gelip hayatıma bakmak istiyorum. Neyse.
Bu sabah bu hayattaki 23. senemi dolduracağım. Muhtemelen uyuyor olurum doğduğum saatlerde. 6 ay sonra sylvia plathın şu sözünü hatırlayacağım: "Yirmi üç buçuk yaş bile yaşamaya yeniden başlamak için geç değildir." Ve 30 yaşında intihar edişini.
Vaktini en çok neye harcıyorsan sen osun…

Korktuğun, akibetindir.

Neye itiraz edemiyorsan o senin Tanrındır.

Şikayetin esaretindir.

Hedefin varsa zaman senin dostun, yoksa düşmanındır.

Şu anda yaptığın şey, yarın yaşayacaklarının nedenidir.

Sinan Canan.