bugün

görsel

Squidward olmayın..
Seksine seks..aman restine rest! Götün yiyorsa gelirsin bebeğim! Muah.
Kafama uygun kadın tipiyle, ilgi duyduğum kadın tipi arasında uçurum var aq.
Ve ben kelimeler yazdım geceye düzinelerce. Hiçbiri ilk günkü gibi durmadı zihnimde. Bir alıp üç giydiğim kıyafetler gibi eskidi, yıprandı. Üstümden atamadım o kelimeleri. Parçam oldular. Beni parçaladılar. Hiç duymadım ağlamayan birini. Hiç anlayamadım mutsuzluğunu. Artık yolda başını eğişinden bile anlıyorum insanı; usta bir saklayıcı değilse eğer. Bu kadar anlamak insanı bir noktada yoruyor.
332 gün sonra sözlüğe gelip aniden entry girdim şaka gibi ahahah.
Anasına babasına kızan gelip bu başlıkta ağlıyor aq.
Soğuk, düşlerim.
Ortasında kalmış gibi bir yolun,
yalnız ve anlamsız...
bir gün ya bir kitap yazacağım, ya bir insanın yüreğine dokunacağım, ya bulutlara dokunacağım, ya gökyüzüne tırmanacağım, ya da kuşlar ile sohbet edeceğim.
görsel
istanbulun orospusu biter sinyalcisi bitmez.
Senden mi benden mi bu hallara düşmemiz?
Ben miyim görmeyen yoksa gözleriyle bakanlar ama göremeyenler mi?
Görme oranımın büyük oranını kaybettikten sonra bazı şeyleri daha iyi görmeye başladım.
Yapmayacağımı zannettiğim bir şey yaptım ne yapacağımı bilmiyorum.
ortalama elli fotoğrafın birinde iyi çıkıyoruz. çoğunluğumuz burnumuzdan şikayetçiyiz. sorsalar en büyük aşkları yaşadık, küçük acılarla zaten işimiz olmaz. toplumsal reflekslerimiz harika, ülke bütünlüğünü zaten klavye ile sağlıyoruz. yaptığımız işten, sabah erken kalkmak zorunda olmaktan bıktık. baksan herkeste bir starbucks havası görüntüde ama dürüme bayılıyoruz. herkes din avukatı, siyaset uzmanı. ne diyelim, ben çay koydum şarap içiyorum. siz ne bok yerseniz yiyin.
Günaydınlar. Sabah sabah pek yazmam ama bu gün hava çok güzel ankara da. Köpeğim bu duruma çok sevindi çılgınlar gibi atladı, zıpladı. Herkesin Günü güzel geçsin.

Bir de şu kalkınca hava akşam gibi olmasa..
Ankara'da bile hava güzelmiş bak.
Doğu soğuğunu bilen benim bu adana sabahı parmaklarıma kan gitmiyor soğuktan.
Bizim mahalledeki uzun abinin aq.
istifa ettim. Bakalım ne bok yiyeceğim...
Uzun zaman sonra yine buradayım sözlük. Söylemek istediğim, hayattan ne zaman darbe yesem buraya geliyorum. Çaresizim sözlük çok çaresiz ve çıkmazdayım.
Yüzyıllardır yaşadığımı hissediyorum.

Yarını düşünmekten yoruldum. Yarını düşünürken bugünümü piç etmekten yoruldum. Paradan, paralı insandan nefret eder oldum. Birilerinin fakirliğinin diğerine zenginlik kattığını anladığım yaştan beridir de yaratılan sistemden, dayatılan sistemden etimle kemiğimle nefret eder oldum.

“Neden varız?” Sorusunun cevabını bulamadan ne zaman yok olacağımızın derdindeyim. insanlığımı sorguluyorum, insanlığınızdan vazgeçeli çok oluyor. Bir survivor simülasyonu içerisindeyiz ve kobay olduğumuzun farkında bile değiliz.

Bir bitki olsaydım keşke diyorum bazen. Tek derdim fırtına da kırılan dalım olsaydı mesela. Sonra göz gezdiriyorum evimin içerisine, pencere kenarlarını süsleyen, en güzel köşeye konulan çiçeklerin hep rengarenk açtığını farkediyorum. “insan evladı gözlerine hitap etmeyen şeylerin yaşamasına dahi müsade etmiyor” diyorum sonra. Çiçek açmasaydım, çirkin bir çiçek olsaydım ot diyip üstüme basacaklardı belki. Peki bu insan iken ezilmekle eşdeğer miydi? Yani sırf çiçek açıyorsun diye satın alınmakla, birilerini emeğinle daha da zengin etmen karşılığında satın alınmanın var mıydı bir farkı? Çiçek açanın uzun süre yaşaması için verilen bir miktar su ile, senin yaşaman için verilen bir miktar para peki, aynı mı? Üstelik sen düşünebilen bir canlısın, buna susman kendine yaptığın en büyük küfür değil midir?

Huh, yüzyıllardır yaşadığımı söylüyorum ya hani, tek bir nefes dahi alamadan başarıyorum bunu. Kaygılar, stresler, 1 metre önünü dahi görememek şekillendiriyor yaşam koşullarımızı. “Düşünebilmesiyle” övünülen canlıya yakışmayacak hayatlara imza atıyoruz.

Güneşin birgün herkese eşit doğmasını istiyorum. Yatlara katlara sahip olan insanların, başımı derme çatma bir eve sokabildiğim için şükretmem gerektiğini söylemelerini istemiyorum.

Yani, sadece deliriyorum. Bakmayın siz bana.
Bugünlerde çok içim sıkılıyor.
Nedenini anlayamıyorum.
Bir boşluk var ama onu dolduramıyorum.
Bir kızgınlık mı, özlem mi yoksa istek mi bilmiyorum.
Arasam bulur muyum, bulsam bulmak yetiyor mu yoksa aramam gereksiz mi?
halimiz itten beter, keyfimiz paşada yok.

söyleyeceklerim bu kadardı iyi geceler.
Devletimizin din değil toplum ahlakıyla ilgilenmesini, açık görüşlülükten bahsederken evrensellikten uzaklaştığını artık birilerinin hatırlatması gerekli .
Misafirden nefret ediyorum. Kötü bir insan mıyım arkadaşlar yoksa siz de nefret ediyor musunuz?
umarım çabalarımın sonucunu alırım, alamasam da çabalama sürecim fena değildi. iyi ki yani.