bugün

ince telli saç sahibi bir insan olarak gür saçlı insanlardan nefret ediyorum.
görsel
''bu dünya için kendini paralaman gülünç.'' der kafka

bu kadar aşağılık insan evladı varken paralamamak mümkün mü ki peki?

en kötüsü de çaresizlik. çaresiz hissetmek daima kendini...

hiç bir şey yapamıyorum şu zamanda, onca yapmak istediklerime rağmen. elim kolum bağlı gibi sanki. mesela bunca kötü insanı yaratan bu sistemden kurtulamıyorum.
onları bulup hesap da soramıyorum.

okudukça , duydukça, gördükçe bildikçe ve yaşadıkca daha mı mutsuz oluyor insan ne?

bildiğin ahmak ve korkakların arasındayız hepimiz..!

uzak bir yer olsa mesela, az insan az karmaşanın olduğu;
hem de çok az insanın...
Acı çekiyorum. Hem de çok...
Susmanın da konuşmanın da çaresi yok. Bir işe el atayım desen ya elinde kalır yada elin yapışır kalır. -Hareket mi etmesek ne yapsak- dersin. Belki hatan bu, bunu da bir kere düşünmelisin. Tek başına değil misin sen? Ne bu bizsel sorular. Sormak da fayda etmiyor ama, sormasak da bişey değişmiyor.
yılmaz morgül gibi dandik birini küçüklüğümden beri bilirken cengiz topel gibi bir kahramanı yeni öğrenmeme sebep olan pislik düzen mi yoksa tamamiyle kendi cahilliğim mi?.
saçma düzenden kaynaklı cahillik olarak cevap veriyorum buna. gereksiz yere bildiğimiz ünlüler yerine tarihi şahsiyetleri tanısaydık keşke.
Iyi oldugunuz kadar insansiniz.
insanlara değil hayatına anlam yükle. seni terk etmeyecek tek bir insan bile yok bu dünyada elbet tek kalacaksın, kalabalığın içinde de tek kalacaksın bazen, bazen de yalnızken tek kalacaksın.

seni bilgilerin terk etmez, çaldığın müzik aletin, en sevdiğin müzik, en sevdiğim film, en sevdiğin tatlı, kışın sıcak çayınla okuduğun kitabın ve izlediğin kar yağışı seni terketmez.

önce tek başına mutlu olmayı öğrenmeli insan.

edit: dün terkedildimmmm sevgilim beni terk ettiiii.
şimdi bu yazımı gördüm ve tekrarlıyorum ***seni terk etmeyecek tek bir insan bile yok bu dünyada.
daha iki gün önce serhat konusunu açtım kendime şuralarda. elim kopa! ne diyeyim.

bi bitmedi gitti amk since 2012.
3 yil sonra sözlüğe geri dondum. Valla hiçbir şey degismemis. Egitilmeziz gerçekten lol.
değişken ruh durumumdan hep ay burcumu sorumlu tutuyordum lakin dünkü güneşli havanın ardından bugün bulutların hakimiyeti söz konusu, gel de toparlan şimdi.
o kadar kafam dalgın ki sözlük 10 senedir ektiğim tarlanın yolunu unuttum, bi beş dakika düşündüm anca hatırladım.
Kafalar bulanık sözlük.
imam hatipler kapatılsın.
Seçtiğim arkadaşların seviyesizliğe tüküreyim.
Bozuk satıh. Yalnız iki kelime ve yalnız her şey.
yapicak hic bir sey kalmadiginda, hicbirsey yapmamak en dogrusu.
Belki unuturuz onu tüm Kasım’dan kalma çiçekler gibi.
olum cidden fazla değer vermeyin.
''seni su dunya gozlerimle ne de seyrek goruyorum''. huzunlendim.
"Sende ben imkansızlığı seviyorum,
Fakat asla ümitsizliği değil..."
Sözün bittiği yerdeyim artık daha ne diyebilirim ki sana?
bazen hani kendi hayatınızda sürekli aynı şeylerin tekrar etmesi durumunda, artık akışına bırakır ve ilgiyi, alakayı başka yöne çevirip mutlu olmaya bakarsınız ya. aslında işte gerçek mutluluk o. o mutluluk getirisinin ne olduğundan ziyade, bu hayata yaşamak için geldiğinizi ve asla pes etmemeniz gerektiğini öğrenirsiniz. belki bunu başaramayabilirsiniz ilk etapta fakat bunun bilincinde olmak bile insana umut veriyor. iyi geceler.
bu akrep dolunayı bana hiç iyi gelmedi, hiç.
sandığım gibi güzel olsan, biz bize yeterdik elbet.