bugün

geçen sokakta yatan köpeğin üzerini şalıyla örten kız videosunun yayınlandığı akşam bizim kütüphanede bir kız 1 yıldır aynı yerde yatan köpeğin üzerini şalıyla örttü. merhameti keşke instagramdan değil ailenden alsaydın be kardeşim.

(bkz: şerefsizim benim aklıma gelmişti)
Bir şekilde bir anda ışık hızı kayda alınmaksızın güneş kadar uzak bir yere gitsem, ardından olağanüstü bir teknoloji ile oradan odama baksam kendimin 8 dakika önceki halini göreceğim ve bu çılgınca. Keşke yapabilsem. Hatta 10 ışık yılı mesafedeki bir yerden yapabilsem 10 yıl önceki hale bakacağım. Düşününce derdim tasam kalmıyor. Çok yavan yaşıyoruz şunlar varken.
askerdeyken yaşlı bir amcaya denk geldik sohbet muhabbet falan gidiyoruz.Artvin yusufeli ilçesinin bir köyündeyiz.88 yaşındaydı o zaman o amca unutmuyorum, umarım sağlıklıdır hala...

Öyle böyle konuşurken laf lafı açtı “Cumhuriyet kurulurken” falan dedik.

Başladı anlatmaya;

“O dönemi pek hatırlamam ama 30’lu iyi hatırlarım.vallahi de billahi de Atatürk gelene kadar biz insan bile değilmişiz.”

Dedi.

Ne zaman Atatürk’e biri saldırsa, hakaret etse amcanın bu cümlesi aklıma geliyor.”insan olmak istemeyenle ne tartışacaksın” diyorum.
Silivri'nin soğuk olması, şu anki hava durumunun daha kötü olmasına sebebiyet veriyor.
Cok kirginim hemde cok fazla o kadar kirginimki paramparcayim..
Kimse kirilmasin diye susmaktan cok bunaldim.
Tek sucum kimseyi kirmamak ve uzmemek icin cabalamak oldu..
Keske azcik da olsa anlasilabilsem.Cok mu sey istiyorum.Gercekten hicbirseyi bilmiyorum.Gercekten cok yoruldum.Su lanet hayattan..
Lanet insanlardan hersey den yoruldum artik..
Nazan öncel söylesin benim yerime.

"Soruyor musun bakalım nasılsın diye
Ne biliyorsun belki iyi değilim bu gece
Anlamadan
Dinlemeden
Son sözümü
Söylemeden
Nereye böyle?"
Üzerimde bir kırgınlık var, yürümeye mecalim yokmuş gibi. Saçımı başımı taramadım. Sanki yataktan dışarıya çıkınca ölecekmiş gibi hissediyorum. Dışarıya çıkma düşüncesi bile zihnimi yoruyor. Ama yinede salkım saçak çıkacağım. Bu sokakları bir süre sonra görmeyeceğim belkide kaçışın yada adı neyse verdiği ağırlıktır. Buraya kaçmıştım ve burdanda kaçıyorum. Ama insan kendinden kaçamaz ki. Neden bunca çaba?
Gidip dönmemek istiyor insan.
Hiç gitmediği iklimlere.
ailem haftaya buraya gelecek ve en az bı hafta burda kalacaklar bu benim için çok stresli bi şey demek,insan yalnız yaşarken birileri gelince kendini degişik hissediyor, hatta ıkı hafta boyunca yüksek ihtımalle hiç yalnız kalamıyacam kendime şimdiden başarılar diliyorum.
hürriyet, adalet, müsavat ve uhuvvet istiyorum. çok şey değil ki!

insan neden yoruldukça susar, sustukça pes eder, her şeye rağmen herkese rağmen bağırıyorum;
'' insaniyet istiyorum. ''

ki kahrolsun dünyanın düzeninin ben...

görsel
şu tabloya rağmen adalet ve merhamet istiyorum.

evet, buradayım; merhaba!
Geçmişteki yazılarımı ve bana yazılanları okudum bir müddet.
Hayatımı bir filme dökseydim benim için en ağır sahne ne olurdu diye düşündüm. Yazdım bunları günlüklerime, bazen sözlüğe, aklıma.. kolumu kaldırmayı aylar sonra belki gerçekleştirebileceğimi düşündüğüm günlerin acısını her gün onu boyuyarak dibine kadar nasıl uzuvlarımı değerlendirebilirim diyerek çıkardım, çıkarıyorum. belki koşamam bir daha dediğim günlerin acısını sokakta topuklularımla güle güle koşarken puromla bakışarak çıkardım, çıkarıyorum. Koklamam gerekiyor her yeri, görmem gerekiyor fark etmem gerekiyor tüm güzellikleri, tüm hücrelerimle temas etmem gerekiyor bilmediğim şehirleri duvarlara kadar, tatmam gerekiyor zehri dâhi. O acı sahneler ve bana söylenen güzel sözler ömür boyu benimle olacak. Hiç değilse sevdiğim kişiler tarafından bana bir müddet bahşedilen sevginin yumuşak hâlini hissettim. Şimdi neden hayatımda yoklar ve sevgi nasıl azalabilir diye düşünsem de insan bu, sıkılgan demek ki diyorum. insan bu diyorum yeni tutkular, kokular, gözler arıyor diyorum. Fakat ben bu sevgi azalması içinde yokum diyorum.
görsel
Ruhunuzu hep canlı tutunuz efenim, kendinizi seviniz. Ve aynanın karşısına geçtiğiniz zaman 'ben güçlüyüm, kendime yeterim, kendime inanıyorum' demesini biliniz. Gerekirse kendinize sarılın.
uzun zamandır sağlık sorunları yaşayan bir insan olarak, eğer tanrı varsa ona şunu söylemek istiyorum:
n'olursun şu sağlığım yerine gelsin. söz başka bir şey istemeyeceğim. en azından bi süre... yap bi babalık. *
Bıktım.
herkes kötü gün dostu olmaya methiyeler düzer değil mi? bence öyle değil.

iyi gün dostu olmak da bi o kadar zor.

sizin başarınızda, mutluluğunuzda en az sizin kadar coşku duyabilecek, en ufak bir kıskançlık, haset duymadan sizinle aynı mutluluğu paylaşabilecek dostlara sahip olmalısınız.

bunu yakalamak da kötü gün dostuna sahip olmak kadar zor ve önemli.
bugün benim doğum günüm. her zamanki gibi yalnızlık dolu.
Hissizleşmenin doğurduğu handikap yaşamın sürdürülebilmesine engel olan en büyük sorunsalmış.
Hissizleşmek anlatımı bulunmayan bir konumda. Nötrsün. Ne istek, ne sevinç ne üzünç bir dirhem kötümserliğe bile razı kalmakmış.

Açlığını su ile bastırmak kadar kuru bir yaman çelişki.
Bu kış kar görmek istiyorum. Çok çok çok istiyorum.
Özel sektörde yöneticiyim, kağıt toplayıcıları geldi boş kartonları alalım dediler size bu mağazadan karton falan vermem deyip yolladım adamlar ertesi gün 10.000 liralık transpaleti çaldı sonra adamları bulup pazarlık yaptık karton karşılığında transpaleti geri verdiler. Hayat söylediğiniz sözleri gayet güzel yutturuyor.
Hava çok soguk.
Kimsenin hayatına karışmasına bu kadar izin vermeyeceksin. Herkes nerede durması gerektiğini bilecek.
Lütfen söylemeyin. Kuru laf kalabalığına gerek yok. Buradan her şey gayet net..
çok itici, gıcık, aptal bir insansın. yaşadığın yerin neresi olduğu, yaptığın işin ne olduğu hakkında en ufak bir fikrin yok. çok saçma konuşmaların, çok aptal fikirlerin var. her söylenene salak gibi şaşırıyor gözükmen hiç samimi değil. samimiyetin, yakınlığın gerçek değil. için pis. keşke yüzüne söyleyebilsem ama ne zaman kalkışsam ajitasyon yapıyorsun. gerçekleri duymak hiç hoşuna gitmiyor. keşke bana hiç bulaşmasan da ben de sana böyle hissetmesem. benden uzak dursan da içimi hiç kirletmesem.
Derin bir nefes versem sanki canımla birlikte içimdeki acı, hayal kırıklığı, mutsuzluk, umutsuzluk, sustuğum her şey bir anda gidivericek.
Nefesimi tutuyorum canım çıkmasın diye.
Bugün onkoloji koridorunda sıra beklerken insanlara baktım da; hayatta hiçbir şey çaresizlik kadar berbat değil. Her şeye alışır insanoğlu; parasizlik, yalnızlık, mutsuzluk... ama bu çok farklı, çok acımasızca.
herkes bunu söyler ama gerçekten de hiçbir şeyi ertelememek lazım şu hayatta. sevdiğin insanlara sımsıkı sarılman lazım, değer verdiğin kalpleri kırmaman lazım.

Bunlar da kendime not olsun. baktığımda bugünü hatırlayayım, aslında ne kadar aciz olduğumu kendi kendime yüzüme vurmuş olayım.