"Karabasandan daha kötü rüya olamaz, Rick."
"ama itiraf et rick. burada kalarak delirmeye başlıyorsun."
bir gecede tam 8 tane kabus. asla tam olarak derin uyku evresine ulaşamadan 15 er dk arayla uyanıp uyanıp bir kabustan diğer kabus a atlayıp durdum. rüyamda hacker grubunun oluşturduğu sesin yan etkisi ile veya derin bilinçaltım olan ben le olan konuşmaları saymıyorum. bile. neye ulaşmaya çalıştım? sadece sınavı kazanmak istemek...
her gün, her gece, her uyuduğumu sandığım ama asla uyuyamadığım zaman bilinçaltımla konuşmaktan sürekli kabus görmekten tamamen ruh sağlığım bozuldu. dengemi tamamen yitirdim. o zamanda yine uludağ sözlüğe kabuslarımı yazdım. bir kişi mesaj attı.
"intihar edecek kişinin yazdığı şeyler bunlar. intiharın hayırlı olsun. yapma. sal kendini. ne düşünüyorsan düşünmeyi bırak."
ben kimim? internetin en derin alt katmanlarından gelen kocaman organize bir hacker grubunun skmeye çalıştığı normal olmaya çalışan birisi. ama kendini dışarıya anlatmaya çalıştığı zaman bizzat devlet eliyle john nash görüntüsü vermesi istenen birisi? devlet nerede? uyuduğumu sandığım ama asla uyuyamadığım rüyalarımda kabus görmekten aklımı yitirecek noktaya geldiğim, seslerin beynimde zangır zangır döndüğü aklımı tamamen yitirme noktasına geldiğim bir dönem.
ruh sağlığım bozulalı çok oldu. belki de hiçbir şey umurumda bile değil. ama her şeye rağmen yaşamaya karar verdim. son günlerde beyaz kelebek, kedilerin gelip kendini sevdirmesi gibi çok güzel şeyler ile karşılaşıyorum. böyle şeyleri iyiye yormaktan nefret ederim. ama sanırım iyiye yormalıyım.
satılık değilim. her kuşun eti yenmez. seni engelliyor sam hayatımda istemiyorumdur. ısrarla taciz çok yanlış bı şey.
büyüklük bende kalsın, konusmiyim diyorum günlerdir ama bı insanın üstüne bu kadar gelinmez. yaklaştığında güvende hissetmemeye başlıyorum. ve bu korkunç bı şey. bir kızın varsa ya da olursa anlarsın belki bı gün onu koruman gerektiğini ve hadsiz erkeklerden uzak tutman gerektiğini.
büyütülmemesi gereken şeyleri fazlasıyla büyütüp gereksiz tavırlar içine giriyorsunuz. bazı şeyleri de bokunu çıkarana kadar söylemeye devam ediyorsunuz. herkes kendini değerli görüyor bunda hemfikiriz ama aslında 300 milyar yıldızın içindeki bir sistemde bir bok da değiliz. iletişim becerileriniz zayıf, bir şeyi istemediğinizde bunu söyleyemeyecek kadar zayıf iradeleriniz var. bunun yerine karşınızdaki kişinin çözmesini istiyorsunuz, bu kendinize yapılınca da isyan bayrağı çekiyorsunuz. net olun.
bozuk bir psikoloji ile nasıl hayatta kalınıyor? pc, telefon ve ses sistemleri üzerinde birebir uzmanlaşmış, bilinen hacking dünyasının en alt katmanlarında yaşayan bir hacker grubunun dünyadaki cehennemi sana yaşatması ve bir istihbarat örgütünün bunu bile göre sana bunu dayatmasına ne kadar süre dayanabilirsin?
üniversite 1 haziran tam bozulma, üniversite 2 mart ayı geri dönüşsüz gidiş, üniversite 3 haziran ayı mental intihar. sanırım bunu kendime itiraf etmem lazımdı. mentalimi ayakta tutabilecek süremin kısıtlı olduğu bir dönemde en azından bir psikolog ve psikiyatristten tam yardım alıncaya kadar ayakta kalabilmek için.
bu sene sözde 4 farklı ülke görücem. komple taşınacam. yeni, bilmediğim, konuşamadığım bir dil öğrenicem. bunu bir hiç olarak, elinde güvenebileceği veya arkasını yaslayabileceği hiçkimse olmadan 19 yaşında yapmaya korktuğum için mi ben maldım. ben neredeyim? bunu sürekli düşündüm. sonuç olarak elime en nihayetinde yaşamaya karar versem bile ölü bir adamın boş çabalarını alıyorum. kendime güvenmeyi bırakalı çok oldu. ama bunu da bırakmanın zamanı.
uysal bir insanım. sakin ve huzurlu bir insanım. kendimi korudugum bir hayatım var. hıcbirinizle dovusemem.
iyi kalmayı önemsiyorum. doğru kalmayı ve güvenilir olmayı da önemsiyorum. seçimlerimi hep böyle yapmaya çalışıyorum.
politikadan konuşmayı sevmiyorum. ha soracak olursanız akp'li gibi yaşayan ama hayatı boyunca chp ye oy vermiş biriyim. çok idealist oldukları dönemde bir iki defa da iyi partiye oy verdim.
ben çiçek böcek kelebek konuşmayı seviyorum. drama da katlanamiyorum.
benle hukuk kuracaksaniz bunlara dikkat etmelisiniz. yoksa duvar olurum size.
An gelir sözler en ağır silaha dönüşür, tetiği namlusu yoktur, nereye nasıl çevirdiğini fark etmeksizin ansızın patlar!
işte O zaman her harf bir mermiye dönüşür, o kızıl dudağından dökülen her ses, karanlıkta ateşlenen kızıl bir namludan çıkan pirinç gömlekli bir çekirdek gibi peşpeşe yüreğini döver!
Direnme gönlüm dayanamayacaksın, adem babamızdan beri buna mukavemet edebilecek balistik bir kalkan icat edilemedi, şimdi sus, acını belli etme, aman dileme, sadece mermilerinin ve öfkesinin bitmesini bekle!
Herşey bittiğinde ayağa kalk, kızıl dudaklarıyla kanattığı yüreğinden öpecek!
Her sabah olduğu tabirle bok parçası gibi uyanmamın sebebi, içimin içimi olduğu gibi parçalaması ve hiçbir şeyi kaldıramayacak zavalla gibi daha çok bipolar depresyonunda hissetmemin sebebi sadece ses mi? Bunu niyeyse çok önemsiyorum. Ve artık üniversite 3ü bırakmamın zamanı bu şekilde geldi.
Bu duygu yeni değil. Ve hayatımda kendimden tiksindiğim dönem bunun üzerine kurulu. Bu duyguyu her zaman için bilmeme rağmen sürekli üzerine üzerine bastırıp yardım almadan bu duyguyu örtbas edip geceleri bu duygu yüzünden uyuyamadan geçirdiğim zamanlar beni eritti. Ki bu sadece sözde psikolojimin bozuk olduğunun resmiyetteki bir kanıtı. Ama bunu nerede, kime, nasıl ortaya çıkaracağımı bilmeden ve daha ben bunu çözememişken bunu açıklayamıyorken hastalığı nasıl geçiştireceğimi bilmiyorken hayata nasıl devam edeceğimi bilemedim. Ki olan şey bu sanırım.
Ne düşündüm? Her şeyi unutmak vs. mi unutmak istedim mi ki? Tabi ki evet di. Bu yaşanmışlıklarla yaşayamayacağım için.
Eşyalarımı tamamen atmak, arkamda bırakmak...
Üniversite 2 de kanadaya ilticayı göze almadığım için kendimden nefret ediyorum sanırım. Bu göze alamamayı ise açmak gerekiyor. O zaman bunu göze alamadım. Çünkü işim yok, dayanağım yok ve mesleğim yok. Şu an mesleğim var da ne oluyor?
Yıllarım kayıp vs. vs. Şu an teoride zaten 2 yıldır almanyada olmam gerekiyordu. Tahmini varışım 23 dü. Eskiden bunu araştırdığımda 23 yaşında üni bitirmiş ve 1 yıllık iş deneyimi ile almanyaya o halde tek başına gitmeyi planlayacak 1 tane mal adam yok. Gidenin ya akrabası orda, teyzesi, amcası vs. o şekilde gidiyor. Ya da zaten çifte vatandaş. Adam skinin keyfine burada okumuş gidiyor.
Yaş oldu 25. Bu halde yine almanyaya tek başına, bu vaziyette gitmeyi planlayan bir tane mal adam yok. Tabii ben hariç.
\"Üniversite 2 de kanadaya ilticayı göze almadığım için kendimden nefret ediyorum sanırım.\"
Çok basit kavramlar. iş sahibi ol git. 25 yaşındayım. Benim durumumda bu halde gitmeyi hiçkimse göze alamıyor. En iyi ihtimal giden 27 yaşında evli çifttir. Ben ki iş sahibiyim. Üni bitirdim. Çevremde benim gibi bir tane adam yok. Milyonda bir belki. 19 yaşında psikolojim tamamen bozulmadan son kurtuluş öncesi iltica edip göç etmeyi göze alamadığım için mi ben sıkıntılıydım bilmiyorum. Tabii bu noktada sanırım kendime milyon kere sorduğum sen kimsin? Sorusu devreye giriyor.