hata benim senin değil. sen güzel geldin, ama yürümek istedin, bense koştum. neticede çarpıştık sen ayakta kaldın ben ise düştüm. bu da böyle yarım kaldı.
Toplum içinde nasıl kalkılır nasıl oturulur nasıl yemek yenilir diye adab kurallarımız var ama kadına kıza çocuğa tecavüz edilmez şiddet gösterilmez diye adab kurallarımız yok. E haliyle böyle bir toplum da böyle bir iğrenç rezil hayatı hak ediyor. Gerçekten reva bize.
Tesla’yı araba markası zannedenlerle bilim, Michelangelo’yu ninja kaplumbağa zannedenlerle sanat, Beethoven’ın Fuer Elise’sini okul zili zannedenlerle müzik tartıştığımız günlerde yaşamak bize düştü.
bu yaşıma kadar çok kadınlar kızlar geldi, geçti. ilk defa gerçekten birine aşık olmuştu bu deli gönül. şu kahpe dünyadan gerçek aşkı yaşayamadan gitmek var ya, en çok o koyuyor. olmadı, olmuyor da, olacağı da yok gibi. kısmet böyleymiş ne diyim. fazla geldik di mi ikimiz? kavuşsak sevişsek * olmazdı dimi? en azından en çoğuna kadar, sebep olanlara hakkımı helal edersem namerdim.
"Öğrenebileceğin en büyük şey; sevmek ve karşılığında sevilmektir." (bkz: eden ahbez)
Bu kiminin hep öğrenmek isteyip de hiç öğrenemediği birşey; ancak aşkına karşılık bulamadığın için üzüldüğünde seni hor gören duygusuz, ruhsuz insanlar var. Üstelik güvendikleri şey de kendilerinin aşklarına karşılık buluyor olmaları.Yazık! Bu zihniyete sahip ruhsuzlar sevdikleri tarafından seviliyorken, aşkı herşeyden üstün görenler aşklarına karşılık bulamıyorsa, gerçekten yazık! Keşke aşkın bir adaleti olsa...
Koltukta uyuyakalınca yatağa götürenim yok; ne aile ne başkası. Koltukta uyuyup yatağında prensesler gibi uyananlar var bir de benim gibi o koltuktan her yeri tutulmuş halde kalkıp zombi gibi yatağına tek omuz düşük, sağ bacağını sürüye sürüye gidenler var.