gereksiz yere insanı geren filmler. korku demiyorum. gerilim diyelim. hani boş bir binaya girince sanki bir bok olacakmış gibi müzikler çalıp bizi gerdikten sonra kapının arkasından sevimli bir kedinin çıkmasıyla son bulan sahneleri sebebiyle nefret etmekteyim.
hikayenin kahramanın ağzından anlatıldığı filmler. masal anlatıyormuş gibi geliyor ve uykumu getiriyor. bana hikayeyi anlatacağına, o anı canlandır, rolünü yap, bana o duyguyu ver, gerisini ben hallederim be adam. sürekli anlatıyorsun, kafamı ütüledin.
bugün de anket doldurduk. yarın da kimselere vermeyin, yine dolduralım.
duygusal komedi zırvaları. nefret ederim klişelerinden. herif abazadır kadın vermez. elli milyon çesit duygusal paradoks koyar adamın önüne, çözmeden zikişemeyiz gibi bir de hikmet savurur. kimi duygusal komedilerde hatunun vermesi olayı dupeduz referandum meselesi haline gelir. bu dejenerelerin ve romantik kliselerin tekrar tekrar onume konması, bide bunun icin para istenmesi beni uyuz eder. mnı sktiklerim.. cok irite oldum gene bak. naassını vradını sktyminin holivut klişeleri... duygusal komedi filmleri kime verecegini bilemeyen kadınlarla nasıl cakacagına karar veremeyen sersemlerin hayat hikayelerini hep aynı dille işleyen manasız bi romantik atıktır. ben de cok doluymusum bu konuda..
korku.
korkutmak adına her yerden garip yaratıklar çıkar, iğrenç şekilde ortalık anlaşılmaz sıvılarla dolar, etraf kan gölü de olur. böyle iğrençliklerle doludur film, korkutmaz sadece mide bulandırır.