sözlük yazarlarının sevdiği şiirler

entry1813 galeri42 video13
    25.
  1. Yerin seni çektiği kadar ağırsın
    Kanatların çırpındığı kadar hafif..
    Kalbinin attığı kadar canlısın
    Gözlerinin uzağı gördüğü kadar genç...
    Sevdiklerin kadar iyisin
    Nefret ettiklerin kadar kötü..
    Ne renk olursa olsun kaşın gözün
    Karşındakinin gördüğüdür rengin..
    Yaşadıklarını kar sayma:
    Yaşadığın kadar yakınsın sonuna;
    Ne kadar yaşarsan yaşa,
    Sevdiğin kadardır ömrün..
    Gülebildiğin kadar mutlusun
    Üzülme bil ki ağladığın kadar güleceksin
    Sakın bitti sanma her şeyi,
    Sevdiğin kadar sevileceksin.
    Güneşin doğuşundadır doğanın sana verdiği değer
    Ve karşındakine değer verdiğin kadar insansın
    Bir gün yalan söyleyeceksen eğer
    Bırak karşındaki sana güvendiği kadar inansın.
    Ay ışığındadır sevgiliye duyulan hasret
    Ve sevgiline hasret kaldığın kadar ona yakınsın
    Unutma yagmurun yağdığı kadar ıslaksın
    Güneşin seni ısıttığı kadar sıcak.
    Kendini yalnız hissetiğin kadar yalnızsın
    Ve güçlü hissettiğin kadar güçlü.
    Kendini güzel hissettiğin kadar güzelsin..
    işte budur hayat!
    işte budur yaşamak bunu hatırladığın kadar yaşarsın
    Bunu unuttuğunda aldığın her nefes kadar üşürsün
    Ve karşındakini unuttuğun kadar çabuk unutulursun
    Çiçek sulandığı kadar güzeldir
    Kuşlar ötebildiği kadar sevimli
    Bebek ağladığı kadar bebektir
    Ve her şeyi öğrendiğin kadar bilirsin bunu da öğren,
    Sevdiğin kadar sevilirsin...

    ""can yücel""
    6 ...
  2. 26.
  3. biri gelir sorarsa
    sana beni sorarsa
    gitti der misin
    gittiğimi söyler misin
    gidiyorum ben sana
    benimle gider misin..

    özdemir asaf
    9 ...
  4. 27.
  5. ağlamak için gözden yaş mı akmalı?
    dudaklar gülerken, insan ağlayamaz mı?
    sevmek için güzele mi bakmalı?
    çirkin bir tende güzel bir ruh, kalbi bağlayamaz mı?
    hasret; özlenenden uzak mı kalmaktır?
    özlenen yakındayken hicran duyulamaz mı?
    hırsızlık; para, mal mı çalmaktır?
    saadet çalmak, hırsızlık olamaz mı?
    solması için gülü dalından mı koparmalı?
    pembe bir gonca iken gül dalında solmaz mı?
    öldürmek için silah, hançer mi olmalı?
    saçlar bağ, gözler silah, gülüş, kurşun olamaz mı?

    (bkz: victor hugo)
    23 ...
  6. 28.
  7. sen flamenko gibisin
    ben porto riko
    sen pilavı çatalla yersin
    ben kepçe ile
    şimdi nasıl olucak bu işler?
    mon ami?
    bağkuruda yatırmamışsın.

    (bkz: mulayim)
    (#702336)
    7 ...
  8. 29.
  9. 30.
  10. 31.
  11. Duydum ki
    Bizi bırakmaya azmediyorsun, etme.

    Başka bir yar,
    Başka bir dosttan meyil ediyorsun, etme.

    Ey ay felek harap olmuş,
    Ziyan olmuş senin için
    Bizi öyle harap öyle ziyan ediyorsun, etme.

    Ey makamı var ile yokun üstünde olan sen
    Varlık sahasını terk ediyorsun, etme.

    Sen yüz çevirecek olsan ay kapkara olur
    Gamdan sen ayında evini de yıkmayı kastediyorsun, etme.

    Şekerliğin içinde zehir olsa dokunmaz bize
    Sen zehri şeker, şekeri zehrediyorsun, etme.
    Harama bulaşan gözün
    Güzelliğinin hırsızı ey hırsızlığa da değen hırsızlık ediyorsun, etme.

    Aşıklarla başa çıkacak gücün yoksa eğer
    Aşka öyleyse ne diye hayret ediyorsun, etme.

    isyan et ey arkadaşım
    Söz söyleyecek an değil,
    Aşkın baygınlığıyla ne meşk ediyorsun, etme.
    10 ...
  12. 32.
  13. Artık duymayan bilmeyen kalmadı ama yinede;

    Herkes Gibisin

    gönlümle baş başa düşündüm demin
    artık bir sihirsiz nefes gibisin
    şimdi ta içinde bomboş kalbimin
    akisleri sönen bir ses gibisin

    maziye karışıp sevda yeminim
    bir anda unuttum seni, eminim
    kalbimde kalbine yok bile kinim
    bence artık sen de herkes gibisin.

    nazım hikmet
    9 ...
  14. 33.
  15. tavuklar çiçek açmış ellerinde poğaça
    yüzme bilmiyorsun
    niye çıktın ağaca
    ben annemi çok seviyorum yaşasın 23 nisan.

    anonim.
    6 ...
  16. 34.
  17. 35.
  18. 36.
  19. olaki yürürüm başka bir aşka,
    ya da mavi olmayan başka bir gülüşe,

    Unutmaki tek aşk olduğum sendin,
    Aşık olduğum değil.

    Karanlıkla süzülüyor içime yıkım,
    Dur diyorum yıkılıyorum.
    Uçurumları baş ucuma koyuyorum sonra.
    Okşuyorum saçlarını rüzgarda.
    Sıcak, ılık bir koku siniyor yüreğime
    Gitme diyorum, gitme düşüyorum.
    Sonra beni soruyorlar bana,
    Tanımıyorum diyorum
    Daha hiç karşılaşmadık.
    Aynı çizgide bilge sus' umu dinliyorlar
    Ben sustukca.
    Yazık, bir çığlığın doğuşu gibi ölüyorlar
    Önce bir bir, sonra hepsi
    Sonra bir uçurumlar kalıyor, birde yıkımlar
    Verilen herşey borçmus gibi alınıyor,
    Önce bir bir, sonra hepsi.
    Sonra mı bir ben kalıyorum, birde yalnızlık
    Uçurumlar, yıkımlar, ben ve yalnızlık
    Zorlu bir savaşın unutulmuş cesetleri gibi
    Yatıyoruz yan yana
    Öpüşüyoruz, sevişiyoruz da hatta
    Herşey oyunun yasaklarına uygun bir günah oluyor,
    Tek umudumuzu göğe gelin ediyoruz.
    Telli, kanlı düğün işte
    Üşüyor saçlar biliyorum dargınmısın?
    Bu baharda mayısta bıraktığım gibi misin hala?
    Vurulmuş çocuk gibi büyümemiş yüreğinde hüzün
    Hala kaçıyormusun zamansız?
    Gözlerini bırakarak birilerinde
    Hala ellerinden tutup sevgileri
    Dipsiz kuyuya salıyor musun ağlayarak
    Küçücük bir dokunuşla son sevilen olabiliyor musun?

    Kendin kadar aklımdasın.
    Hala öyle savruk bir gök
    Hala öyle yerini yurdunu bulamamış bir mavi
    Ve aşkını şaşırmış bir tanrı
    Çoğalan sızısıyla mutlu bir yara.
    Öyle misin mavi gözlü sarı saçlı yoldaşım
    Öyle bıraktığım gibi misin?
    Gerceği yakmada hala usta mısın?
    Yoksa çırak mı yanarken yalanda.
    Saçlarıma dolanan aydınlığımsın,
    Somutlaştıramadığım tek imgemsin şiirde,
    Anlattıkça eksilen tek anlam

    Hala bıraktığım gibi misin?
    Yoksa beni bıraktığın gibi mi?
    Kaç mevsimsiz kar düştü toprağıma
    Kaç mevsimsiz kar düştü benim toprağıma
    Hala bıraktığım gibi misin..?
    *
    5 ...
  20. 37.
  21. Dün sabah işe giderken
    Ölümü gördüm ölümü
    Ansızın kesti yolumu
    Usulca tuttu kolumu;
    "Korkma" dedi.
    (bkz: bedri rahmi eyüboğlu)
    2 ...
  22. 38.
  23. ne sen öldürebiliyorsun beni bu cenkte
    ne ben yenebiliyorum seni
    ödünç hançer öldürmez beni
    ya başka bir silah seç kendine
    ya bırak başkasının ellerine
    ölüm aşkın işidir
    kork benden sevgilim
    ahretin olurum senin
    bu kadar çok seven öldürmesini de bilir
    ölümü göze alan yaşamasını da bilir.

    MURATHAN MUNGAN.
    4 ...
  24. 39.
  25. bir yaprak gönder bana,
    yarım saatten yakın olmasın ama;
    kaldığın eve.

    sen, böylece güçlenir yürüsün.
    ben, teşekkür ederim sana,
    gönderdiğin güzel yaprak için.

    bertolt brecht.
    2 ...
  26. 40.
  27. o kızı nerede nasıl görsem
    aklımı başımdan alır ağzı
    saçları şıra köpüğü desem
    kaşları bıçak izi kırmızı

    yakut pulları mı - bu ne görkem
    kanlı gözbebeklerindeki yazı
    beni nasıl büyüledi bilmem
    kirpikleri örümcek kırmızı

    kızıl demirden bir ünlem
    salınması yangın yalazı
    korkmasam öpmeye eğilsem
    dişleri elektrik kırmızı

    çarpılmışım başım sersem
    sevdim jilet yiyen kızı
    göğsündeki kumrulara değsem
    gagaları zehirli kırmızı

    içerse kezzap içer - hem
    sarhoş da olmaz - azıp bazı
    yasak bölgelerine insem
    tüyleri ısırgan kırmızı

    gece gündüz tek düşüncem
    kasıklarımdaki ince sızı
    artık kimseyle sevişemem
    anladım sevişmek kırmızı

    jilet yiyen kız merih'li gecem
    birlikte bulacağız belâmızı
    sonumuz kuşkusuz cehennem
    kırmızı kırmızı kırmızı

    (bkz: attila ilhan)
    4 ...
  28. 41.
  29. tanrı gülüşünle öfkeni almış senin;
    birinden cennet yapmış, birinden cehennem.
    sen cennetimsin benim, ben senin uslu kulun;
    açılsın kapıları bana cennetimin.

    ömer hayyam
    3 ...
  30. 42.
  31. Seninle Ölmek istiyorum

    Dağbaşında bir avcı kulübesi
    Yerler dizboyu kar ocakta ateş
    Dışarda rüzgar
    Hadi gel önce sevişmeliyiz uzun uzun
    Yerdeki ayı postunun uzerine uzanmalıyız
    Bütün vücudunu santimetre karelere ayırıp
    Birer birer öpmeliyim
    Ve sonra sımsıkı sarılmalıyım sana
    Böylece ölmeliyiz aradan yıllar geçip
    Bizi buldukları zaman
    Etlerimiz çürümüş olsa da
    Kemiklerimiz ayrılmamalı birbirinden Hadi gel
    Nefes almak hüner değil
    Seninle ölmek istiyorum

    Ümit Yaşar Oğuzcan
    3 ...
  32. 43.
  33. YAĞMUR KAÇAĞI

    elimden tut yoksa düşeceğim
    yoksa bir bir yıldızlar düşecek
    eğer şairsem beni tanırsan
    yağmurdan korktuğumu bilirsen
    gözlerim aklına gelirse
    elimden tut yoksa düşeceğim
    yağmur beni götürecek yoksa beni

    geceleri bir çarpıntı duyarsan
    telâş telâş yağmurdan kaçıyorum
    sarayburnu'ndan geçiyorum
    akşamsa eylül'se ıslanmışsam
    beni görsen belki anlayamazsın
    içlenir gizli gizli ağlarsın
    eğer ben yalnızsam yanılmışsam
    elimden tut yoksa düşeceğim
    yağmur beni götürecek yoksa beni

    Attila ilhan
    6 ...
  34. 44.
  35. yaşamak şakaya gelmez,
    büyük bir ciddiyetle yaşayacaksın,
    yani, yaşamanın dışında ve ötesinde,
    hiçbir şey beklemeden...

    nazım hikmet
    9 ...
  36. 45.
  37. Benim kendimi içinde bulduğum şiir Liliyar... Paylaşalım :

    bu kuklaların kukla olmadığı besbelli
    ne söyledilerse tıpıtıpına gerçek besbelli
    altın saçlarını yana atışı yok mu lilinin
    lilinin yağdan kıl çekercesine inanışı
    lilinin yağdan kıl çekercesine yaşayışı yok mu
    kuklalar titremesin ne yapsın
    kuklaların kukla olmadığı besbelli
    lilinin çekip gideceği besbelli
    lilinin dönüp geleceği besbelli

    ekmek ha bakkalın olmuş ha cabaret de paris'nin
    sen herhangi bir ekmek yiyeceksin işte lili
    ekmek ne kadar allahınsa lili de o kadar allahın lili
    yüzün ruhun kadar aydınlık ya lili
    gönlün soğuk sular güzel aynalar gibi ya lili
    anladın ya kutunun içinden çıkan mendil
    olamaz üstüdardan geçeriken bulduğun mendil

    -bizi bırakıp nereye gidiyorsun lili
    demek bizi bırakıp gidiyorsun lili
    sen daima güzeller güzelini bulursun lili
    sen istesen de taş yürekli olamazsın
    sen daima güzeller güzeli olursun lili
    demek gideceksin arkana dönüp bakmayacaksın
    hangi kuş hangi şafakta ölecek görmeyeceksin
    öyleyse al bu kürkü bu veda kürkünü lili
    tüyleri şiirler olan bu mahcup kürkü
    sen daima sultanlar sultanı olursun lili
    demek sen gidiyorsun lili
    bizi öpmeden mi gideceksin lili

    lilinin güneşin altında duruşu yok mu
    perdeleri sıyırıp çirkin adamı burnundan yakalayışı yok mu
    eline bavulunu alışı yollara koyuluşu yok mu
    çirkin adamın güzel adam oluşu yok mu
    yaklaşıp onu saçlarından yakalayışı
    uzaklaşıp yollarda yol oluşu yok mu
    lilinin bir tavşan gibi koşuşu
    keklik gibi dönüp bakışı ve yıldırım gibi koşuşu yok mu
    adam da tam o zaman kapıdan çıkmaz mı dışarı
    lilinin adamın boynuna çocukça ve çılgınca atılışı yok mu

    ben konuşmasını bilmem lili

    Sezai Karakoç
    3 ...
  38. 46.
  39. ne atom bombası,
    ne londra konferansı,
    bir elimde cımbız
    bir elimde ayna
    umrumda mı dünya?

    orhan veli kanık
    5 ...
  40. 47.
  41. rengarenk dünyada bir adam gezer,
    ne zengin ne fakir.
    ne mümin ne zındık.
    hiçbir gerçeğe dalkavukluk etmez.
    hiçbir yasağı tanımaz...
    bu alacalı dünyada kimdir bu adam, cesur ve üzgün.
    2 ...
  42. 48.
  43. bir adın kalmalı geriye
    bütün kırılmış şeylerin nihayetinde
    aynaların ardında sır
    yalnızlığın peşinde kuvvet
    evet nihayet
    bir adın kalmalı geriye
    bir de o kahreden gurbet

    sen say ki
    ben hiç ağlamadım
    hiç ateşe tutmadım yüreğimi
    geceleri, koynuma almadım ihaneti
    ve say ki
    bütün şiirler gözlerini
    bütün şarkılar saçlarını söylemedi
    hele nihavent
    hele buselik hiç geçmedi fikrimden
    ve hiç gitmedi
    bir topak kan gibi adın
    içimin nehirlerinden
    evet yangın
    evet salaş yalvarmanın korkusunda talan
    evet kaybetmenin o zehirli buğusu
    evet nisyan
    evet kahrolmuş sayfaların arasında adın
    sokaklar dolusu bir adamın yalnızlığı
    bu sevda biraz nadan
    biraz da hıçkırık tadı
    pencere öü menekşelerinde her akşam

    dağlar sonra oynadı yerinden
    ve hallaçlar attı pamuğu fütursuzca
    sen say ki
    yerin dibine geçti
    geçmeyesi sevdam
    ve ben seni sevdiğim zaman
    bu şehre yağmurlar yağdı
    yani ben seni sevdiğim zaman
    ayrılık kurşun kadar ağır
    gülüşün kadar felaketiydi yaşamanın
    yine de bir adın kalmalı geriye
    bütün kırılmış şeylerin nihayetinde
    aynaların ardında sır
    yalnızlığın peşinde kuvvet
    evet nihayet
    bir adın kalmalı geriye
    bir de o kahreden gurbet
    beni affet
    kaybetmek için erken, sevmek için çok geç
    ahmet hamdi tanpınar
    8 ...
  44. 49.
© 2025 uludağ sözlük