ziya doğan ile yemek yemem. bak ziya doğan diyorum yanlış okumadın. hayatımda bundan saçma rüya görmedim hala gülüyorum.
bilmediğim bir mekandayım ziya doğan takım elbisesiyle gelmiş beni görünce el etti. hocam hoşgeldiniz dedim. nasıl gidiyor konyaspor'da çalışmalar falan derken kendime iş aradığımı anladım ve scouting ekibi kurmasını başına da beni getirmesini rica ettim. ayda 5 milyardan fazla para veremeyeceğini söyledi. hemen kabul ettim tam detayları konuşurken uyandım. neyin kafasını yaşıyorum bilmiyorum ki bilinç altıma sıçayım.
o değilde ne güzel 5 milyara imzalıyorduk tam da. *
dün gece sarsılarak uyanmama neden olmuştur. üniversite sınavına giriyordum ama öyle böyle değil çok kastırmışım, iyi bir puan almışım neyse işte sonra tercih falan stresi varüzerimde tercihleri yapıyorum. tek tercihim var. ilkokul 4. sınıf okumak gibi saçma salak bir tercih. neyse tercihim geliyor ben gidiyorum okulu falan görüyorum sınıf öğretmenimde hakan ka. sonra küçük küçük bebelerin arasında okul üniformamı giymişim saçlı sakallı derse falan giriyorum. işin garibi ilkokul aşkımda üniversite sınavına girmiş ve o da ilkokul 4. sınıfı tercih etmiş. beraber kantinden peripella alıp yiyorduk.
elimde faraşla ispanya sokaklarında dolanırken aniden boğalar çıkıyor önüme. tabi bende bir tırsma durumu oluyor ve kaçmaya başlıyorum. öküzün biri beni 100 metre sonra yakalıyor ve arkadan sğlam bir boynuz geçiriyor bana sonra aniden 2352345324 metrelik bi uçurumdan aşağı doğru düşmeye başlıyorum.. düşüyorum.. düşüyorum.. düşüyorum.. 132423234 saat düşüyorum ama bi halt olduğu yok.
rüyada faraş görmek nasıl bir psikoloji nin dışa vurumudur tartışılır.
benim de yazmak istediğim rüyalardandır. biraz uzun bir rüya ama dünyanın en saçma rüyası olabilitesi var. rüyamda dondurmacı yaşar ustadaydım. bilen bilir, her çeşit dondurması vardır oranın, domateslisi, acı biberlisi, patlıcanlısı. hah işte rüyamda da çaylı, soğanlı, mantılı, köfteli, akide şekerli, patatesli gibi çeşitleri vardı. sevgilimle tam soğanlı dondurmayı deneyecektim ki irmik helvası yemeye karar verdim. - hayır çok da aç yatmamıştım, neden böyle bir rüya gördüm anlamadım- irmik helvası yerken yanımıza 2 kız geldi ve biz onlarla beraber bir milyon canlı para programına katılmaya karar verdik, verdiğimiz gibi de kendimizi kuliste bulduk. kulisteyken kızlardan biri ayağını gösterdi bize, töbe bismillah böyle bi değişik böyle bi tırnağının üstünden kıl çıkmalar falan, öyle de bi değişik ayağı vardı.
sonra allahtan alarm çaldı da uyandım. işte bu da benim rüyamdır, daha saçması varsa gelsin, her türlü kapışırım.
Tarzanı bursa hayvanat bahçesine getiriyorlar,ziyarete gidiyorum. Cam bir kafes içine koymuşlar,önünde daktilo sürekli bişeyler yazıyor,AĞZINDA DA PiPO GiBi bir şey var...Rüyadaki saçmalık ise şurda; tarzanı görmüş olmaya falan şaşırmıyorumda,yanımdakilere dönüp diyorumki' e buna nerden yemek atıcaz,delik açmamışlar hiç'
bilinçaltıma sıçayım vol6 rüyamda ablamla birlikte almanyaya gidiyoruz ve gittiğimiz gibi yahudi sanılıp toplama kampına götürülüyoruz.
toplama kampındada böyle sıraya geçmişiz çocukları ayırıyolar, geri kalanları banyolara götürüp öldürüceklermiş.
bende tam o anda ilk okuldan bi sınıf arkadaşımı görüyorum. görüyo beni hemen geliyo yanıma "sen ne arıyosun burda, yahudi değilsinki sen" diyo . bende "e sende alman değilsin" diyorum.
tamam dur diyo ben seni kurtarıcam.
çaktırmadan beni o ayrılan çocukların yanına koyuyo. diyoki çocuk gibi davranın.
ama o ayrılan çocuklarda yani 3-4 yaşında bi şeyler. ben çam yarması gibi kalıyorum aralarında tabi.
sonra diyorumki ama benim bide ablam var. tamam diyo onuda ayırırım çocukların yanına.
sonra balmada geliyo işte.
geri kalanları banyolara götürüyolar. biz çocukların yanında kalıyoruz.
sonra diğer askerler bizi götürürken görüyolar. siz kaç yaşındasınız diye soruyolar. o anda kendimi yerlere atıp çocuk gibi davranmaya başlıyorum. ablamda aynı şekilde tabi. benden 5 yaş büyük olan ablamın çocuk olduğuna inanıyolar ama bana inanmıyolar bi türlü.
ayağa kalkıp "tamam" diyorum "durun". bende burda kalayım bütün çocuklara bakarım, size hiç sorun çıkartmazlar.
kabul ediyolar. bu çocuklar senden sorumlu, bi sorun çıkarsa senide banyoya koyarız diyolar.
ben tabi yusuf yusuf tutuşuyo paçalarım.
çocuklarda bi çığırtkan bi yaramaz anlatamam.
bundan sonrasını hatırlamıyorum.
bu rüyamda emeği geçen "umutsuz ev kadınları" dizindeki şu 4 çocuklu kadın ve 1,5 yaşındaki yiğenim ile "hayat güzeldir" filmine teşekkürü bir borç bilirim.
ev arkadaşım mükremin çıtır'dı. evet bildiğin bir demet tiyatro'daki mükremin çıtır.
beraber kahvaltı falan ediyoruz, evi temizliyoruz vs.
hiç bir anormallik yok gibi takılıyoruk işte.
hayır ne diziyi, ne karakteri sevmişliğim var öncesinde. nerden çıktı ki acaba?
lan dün gece bir rüya gördüm, öyle böyle değil. resmen artık rüyalarımda sadistçe şeyler görüyorum. anlatayım;
akşam okuldayım (akşam niye okuldaysam), samimi bir arkadaşımla konuşuyoruz. okulun ilk katındayız bu arada. neyse işte abi, arkadaşla iddiaya giriyoruz. ama nasıl bir iddia!
iddia şu, küveti suyla dolduracağız, iki tane kişi bulup, kafalarını küvete sokacağız. en fazla eşinin kafasını küvette tutan kazanır!
bildiğin sadistlik, ama bununla da kalmıyor. ben iki tane şahsı seçiyorum, gidiyorum yanlarına iddiamızdan bahsediyorum. kabul ediyorlar (rüyamın mal karakterleri bunlar) neyse abi ben kendi tarafımdaki kişiyle plan kuruyorum. birden beni kucaklıyor. dışarı çıkıyor. ben şaşkınım tabii. elinde bir kediyle giriyor okula. ama kedi nasıl bir kedi! hani böyle aşırı tüylü kediler olur ya, işte onlardan. neyse 30 kişi üşüşüyor kedinin etrafına. ben "ne oluyor" diyemeden bunlar kediyi linç etmeye başlıyorlar (kaddafi'den etkilendik herhalde). biri tekme atıyor, öbürü sopayla tırmıkla dalıyor, kimisi kediyi tutup sağ duvara, sol duvara ve tavana vuruyor. kedinin pestili çıkıyor. her taraf kedi tüyü. neyse, kedi sonunda kalabalıktan kurtulup kaçmaya çalışıyor. ama her yeri kanlar içinde. psikolojisi bozulmuş. derken sakallı biri kedinin kuyruğundan tuttuğu gibi fırlatıyor.
kedinin yanına vardığımda ölmüş olduğunu görüyorum. çok sinirleniyorum. arkamı dönünce kimse yok. sınıfa doğru yürüyorum. bizim okulda demir bir kafes var koridorda (artık yokmuş ama), onu alıp duvara fırlatıyorum (hulk gibi olduk). neyse sınıfa giriyorum. herkes konuşuyor. "susun ulan" deyip tahtaya yumruk çakıyorum, tahta kırılıyor. herkes susuyor, bende başlıyorum onlara sövmeye. dümdüz gidiyorum, çocuklardan biri ağlamaya başlıyor. bende "yürüyeceğim biraz" deyip dışarı çıkıyorum.
karanlık koridorlar, karanlık. benim her bu tarz saçma rüyalarımda bir gece teması olur. insanların yüzünü karanlıktan görmüyorum. yanımdan geçip gidiyorlar. en üst kat tamamen karanlık. elimle feneri açıyorum (birden elimde fener oluyor) 300 kişi sigara içiyor. kapatıp aşağıya iniyorum. sonra zaten "daha da bu okula gelmem" deyip çıkıp gidiyorum.
ne mal rüya lan. he bu arada, bunu okuyarak en azından 5 dk harcadın. sana da acıyorum. *
bazen de uyanınca keşke bitmeseydi dedirten rüyalardır.
john myung ve mike portnoy konser için izmire gelmişler. Tabi ne konseri için gelmişler orası bilinmiyor. Belki de drum&bass yapacaklardır. Neyse. Ben babama myungla portnoyu görmek istediğimi söylüyorum babam da bir telefon çakıp bizim eve getirtiyor adamları. Portnoyda yine basketbol forması var ama bu kez kafasındaki bandanayı çıkartmış saçları salına salına geziyor. Myung aynı myung zaten. Terasta myungın karısı geliyor, 'hangi bölümde okuyorsun, dersler nasıl' sorgusuna çektikten sonra bir de kitap oku diye nasihat veriyor. Sonra onu bırakıp komşu ibrahim amcaya yürürken portnoyla karşılaşıyoruz. Bana winston uzatıyor 'siktir abi içilir mi bu' diyip camel uzatıyorum, içiyoruz birlikte. eve dönüp salona giriyorum myung oturmuş elinde bassı, salmış utanmadan simsiyah saçları. Başlıyoruz konuşmaya yine konu dersler, adam illa çalış da çalış diyor. Olay 'valla çalış' şeklinde yalvarmalara gelince myung kolumu tutuyor ve eşi fare görmüş yılan misali salonun ortasına zıplıyor. 'kalk john gidiyoruz' diye bağırmaya başlıyor ve ben 'yenge bak valla anlamadın sen' desem de dinletemiyorum.
En sonunda portnoy bana bagetinin tekini bırakıyor ve arkalarından su döküp uğurluyorum.
Tüm bu saçmalıkların nedeni sendin medeni hukuk vizesi.
bir stanley kubrick filmine yakışacak renklikte başlıyor rüyam . siyah kırmızı ve beyaz fayanslardan döşenmiş bir mekanda acun ılıcalı 'nın yaptığı yeni programı izlemek üzere bi arkadaşımla beraber trabzondayım . yalnız yanlış anlaşılmasın program burda çekiliyo . yarışmanın formatını tam hatırlamıyorum ama var mısın yok musun gibi salakça bişey . yarışmacılar masalarda dörderli beşerli oturmuş ellerini geri sayım yaparken masaya vuruyorlar . ben ve arkadaşımda izleyici olarak yarışmayı takip ediyoruz . sonra neden bilmem egemen korkmazı çağırmak için programdan çıkıp evine doğru yola koyuluyorum arkadaşımı acunun programında bırakarak . güya biz egemeni aramışız ama telefonu açık değilmiş . güç bela hatırlıyorun evinin nerde olduğunu . böyle ara sokaklara falan giriyorrum . derken yolda 10 - 15 kişilik bi it çakal grubu tarafından önüm kesiliyor ve bunlardan ikisi arkadan kollarımı tutarken içlerinden en ufak olanı gelip resmen pıçaklıyo beni . kalabalık grup hızla uzaklaşırken dizlerimin üzerine çöküyorum yavaş çekimde ellerimi karnıma bastırırken .ve son saniyelerini yaşıyorum rüyamın .
ilginç, etrafta anlatıldığında kıçın açıkta kalmış senin dedirten rüyalardır.
kız arkadaşımla kendimi, devletin bir alt biriminde çalışan iki ajan olarak görmüştüm rüyamda, iki hafta önceydi.
ikimiz aynı birimin nedense farklı kollarında çalışan ama birbirimize aşık iki saha elemanıydık.
vücutlarımıza sıvı mıknatıs diyebileceğimiz bir madde enjekte edilmişti. bu madde yanına yaklaşıldığında vücudumuza sinyal vererek senkton denilen uzaylı ırkı tanımamıza yardımcı olan bir bileşikti.
neyse, iki karşılıklı büro ajanı olarak senkton avlıyorduk ve bir olay sırasında, kız arkadaşım yüksek gerilim hattı dağıtım şebekesine saklanan bir senktonun peşinden gitti. deli gibi peşinden koşturmama, engellemeye çalışmama rağmen o şebekeye giren sevgilim için bağırarak ve ev ahalisini zıplatarak uyandım.
neden mi? çünkü vücudumuza enjekte edilen sıvı mıknatıs elektrikle öldürücü bir duruma geliyordu!
hayatımda gördüğüm en ilginç ve en saçma rüyaydı. sevgilim hamile kalmış, evlenmişiz ve ben zengin olmuştum. üzerinde açık pembe bir elbiseyle bir davete katılmıştık. karım mourinho ile el sıkışıyordu, ardından da ben yanlarına gittim, ben de el sıkıştım ve uzun uzun sohbet ettik. balonun ardından karım doğum yaptı arabada ve ben uyandım.
büyük bir konseyin lideriyim ve salonun ortasında yatan 5 cansız adamı elimi yüzlerine tutarak hayata geri döndürüyorum. tam bu işlemi yaparken balkondan bir kırmızı ışık görüyorum ve bunun üzerine karanlıkta duran kişiyi bahçede kovalamaya başlıyorum. herhalde kovalarken öyle gaza geliyorum ki "yakalayın polisleeeerrr!!" diye bağırarak uyanıyorum.
şarkıcı tarkan'la aynı amfide ders öncesi münakaşa edip sen çıkışta görürsünvari hareketler sergilemek. arkadaşa dönüp "bunların artistliği anca karıya kıza geçer mına koyim" demek falan ve filan...
dün gece gördüğüm rüyada küçük sevimsiz bir roman çocuğu bana pandik atıp kaçıyordu. ama her yerde onu arıyorum tipi aklımda. ulan o kadar kadın var sen niye bana pandik atıyorsun piç.
Köpek görüyorum genelde rüyamda. sebebi belli zaten, eve köpek almak istiyorum ve annem izin vermiyor buna. elinde fazla yavru köpek olan varsa yollasın kargoyla falan. çok istiyorum :(
Kardeşim eline ninja yıldızlarından almış savuruyoda savuruyor diyorum "oğlum bak git bitanesi bir tarafıma gelirse keser" ama nafile çocuk devam ediyor bende sıyrılmaya çalışıyorum yıldızlardan ama 2-3 tanesi saplanıyor karnıma bende sinirleniyorum başlıyorum kızmaya ama çok ilginç bi kızma sanki çizdiğim bir portreyi yırtmışta ona kızıyomuşum gibi sonra karnıma saplanan yıldızları çıkarıp sovmeye başlıyorum "bak a.k parmağım kadar kesik var karnımda demedim mi sana yapma diye". sonra yıldızları geri fırlatıp çocuğun boğazını kesiyorum hani o değil hiç suçluluk duygusu filanda hissetmiyodum neyse uyandım bi kendi karnımı bi kardeşimin boğazını kontrol ettim sonra geri yattım.
en nefret ettiğim kızla evlendiğimi gördüm. öyle böyle değil ne ara hazırlık yapıldı ne ara evleneceğiz onun üzerinde eski bir gelinlik benim üzerimde normal elbise. işin kötü tarafı kız bana güzel geliyor rüyamda itiraz da etmiyorum. gerdek desen zaten yok. kalakaldık öyle.
