sabah herkesten önce uyandım. kimseyi uyandırmadan yavaşça gittim mutfağa. evde sucuk vardı, sucuklu yumurta yaptım. sofraya yağ ve reçel götürdüm. bir de benim büyük kız seviyor diye yeşil zeytin, hani şu biberli olanlardan. çocuk bayılıyor buna, ben nefret ederim. annesine çekmiş. bakkaldan ekmek aldım, adam yüzüme bakıyor "oruç?" tarzında (küçük yerde yaşamayacaksın arkadaş). "yok biz ailece ateistiz" diyesim geldi sonra parayı verip çıktım. meyve suyunu da koyunca sofra hazır oldu. sonra uyandırdım tüm aileyi, güzelce sabah kahvaltımızı yaptık.
kahvaltı kelimesine saygımdan anlamı değiştiriyorum ve sabah atıştırmaları diyorum. ve nedense o atıştırmalık hep simittir. kahvaltı dediğin yok gibi bişeydir.
kayısı kıvamında iki adet yumurta
tereyağı
tam yağlı peynir
sıcacık köy ekmeği
ev yapımı rus salamı
krep
ve demli mis gibi çay.
bunlar masanın üzerinde, midemde değil malesef. iş yerinde 50 kuruşluk eti burçak kemiriyorum, bisküvilerin çoğu parça pinçik olmuş, paketini kafaya diker kırıntılarını da yerim. ziyan olmasın ..