çevreyi çok fazla miklemek,
düşündüğü gibi yaşayamamak,
ödün vermek,
ideallerinden çabuk vazgeçmek,
aşık olmak ya da olduğunu sanmak,
spor yapmamak,
azla yetinmek,
en iyisini istememekden doğan pişmanlıklardır çoğu.
kendime dost sectigim insanlarla fazla hasir nesir olmak ve defalarca insanlarda gordugu ama bir turlu uslanmadigi birine fazla iyi davraninca yuz bulup simarmasi olayini tamamiyle unutmak. herkesle mesafeli durmayi seven bunun yaninda onlara en yakin arkadaslarindan daha fazla iyilik yapmak onlarin en kotu zamanlarinda onlarin yaninda olmak ama insanlarin anlik degisimlerinden fena halde etkilenmek ve bu yuzden insanlari ozelliklede en yakin olanlari hizli bir sekilde kaybetmek.
iki ukte girdikten sonra, ukteci notunu okumadığımı anlayıp, pişmanlıkla silmek. sildikten sonra, altına iki entry girildiğini görüp, başlığı, diğer yazar arkadaşın başına bıraktığımı anlayıp, benim yüzümden silinirler diye daha beter pişman olmak. diğer yazar arkadaş haberdar edilince, tanımımın başarılı olduğunu söylemesiyle bin kere pişman olmak. konu halledildiğinde " iki entrymi sildim, ya ceza alırsam" diye pişmaniyeye dönmek.
saf olmanın getirdiği duvara çarpma etkisine rağmen, insanlara güvenme eyleminden vazgeçmeme. herkesi kendisi gibi görme. hayatta karşılaşılan insanların, ilkokul kitaplarında geçen iyilik melekleri ali-veli gibi çocuklar olduğunun sanılması...ve güveninizin size giden bir sevgili, satan bir dost, arkadan konuşan bir tanış veya evden atılan bir ev arkadaşı olarak dönmesi...
abiye arkadaşını ayarlamak, ardından arada kalıp abiyle küsmek, ardından abi sevgilisinden ayrılınca abiyle barışıp yine de arayı yapmak zorunda kalmak. devamlı ve devamlı arada kalmak.