sözlük yazarlarının otobiyografileri

entry462 galeri2
    361.
  1. 1992'nin 26 haziranı; sabah 05:50 civarında okmeydanı devlet hastanesinde ilk nefesimi alıp vermişim.

    1993'ün 3 ocağında ilk dişimi çıkarmışım. (anne kayıtları)

    1994'de annesi babası calısan cocuk olarak teyzemin öğretmen oldugu kreşe zorunlu olarak gidip gelmeye baslamısım.

    1995'in martında annemden önce evin kapısına varıcam diye koşarken düşüp kafamı gözümü yarıp hemen hemen 1 hafta hastanede yatmışım. ve o günden sonra ev dışına cıkmamak için ağlamaya baslamısım hep.

    1996'nın 9 ocağında beni pambık prenses'im diye seven pamuk dedemi kaybettim. ölümün ne oldugunu o zamanlar bilmez, bi gün gelir umuduyla ara sıra pencerede beklerdim, en cok da düşlerimde.

    1997 senesinde annem işten cıktı, çünkü kreşte insanlarla geçinemiyor huysuzluk yapıyormusum, babaannem bana bakıyordu, tam bir işkence. yemek yemeyince tuvalete kitlerdi beni psikopat. ama allahı var hiç vurmamıstır yüzüme gözüme.

    1998'in mart ayında babam işten çıkarıldı ve maddi durumumuz aşırı şekilde bozuldu. bir arkadasına kefilmiş, eleman kazığı götüne götüne sokmuş, ihanetle suclanmıs babacığım ve tazminatsız yollanmıs. ekmek bulamayıp pasta yemeye basladıgımız ve etilerdeki şirin evimizden ayrılmak zorunda kalışımız bu zamana tekabül eder.

    1998'in temmuz ayında bu yaşa gelene dek nerdeyse hiç bilmediğim anadolu yakasına kirayı ödeyemememizden mütevellit dedemin anneme verdiği eve taşındık. eski evimiz ve çevresinde kendime kurduğum/yarattığım o güzel, küçük dünya yok olmuştu. bahcede koşarken ara sıra kaktüsün üstüne düşüp annemin diz kapaklarımdan onları cımbızla cektigi günleri bile özler olmuştum.

    1998'in eylül ayında yası gelen her velet gibi bende okul yollarına düştüm. arayıp tarayıp bölgenin pilot okulunu bulmustu annem. güzel okuldu, dostlarım hala canımdır.

    1999'un şubatında babam tekrar iş buldu ve kalemtraşıma kadar alan amcama 1-2 ay içerisinde tüm borçlarımızı ödedik ve rahat bir nefes almaya basladık.

    1999'un 17 mayısın da o büyük depreme annemin arkadasının yanında şile de gece gece denize girme manyaklığımızı yaparken yakalandık. böyle bir korku hatırlamıyorum. o zamanlar abin18 telefonlar vardı ve cekmemişti babamla konusmak için deli gibi ağladığımı hatırlıyorum. neyse ki dedemin armağanı apartmandaki evimizde bi saksı bile düşmemiş, sağlam yaptırmış dedem allah rahmet etsin.

    2000 yılının 11 eylülünde hayatıma küçük sevgilim girdi. kardeşim! doğduğu gün ona çok kızmıştım, çünkü okulun ilk günüydü ve servis kaydım bile yapılmamıstı annemin okul bahcesinde suyu gelmişti ve ben mal gibi bahcenin ortasında kalmıstım. hiç sevmediğim bir çocugun annesi alıp beni onların evine götürmüş sonra ben babamın numarasını söylemiştim de babam gelip beni almıştı, sonra gidip o yumuk yumuk elleri görmüştüm. 8 yasındaydım ve o daha 15 dakikalıktı. çok ilginçti, içimi kıpır kıpır ettiren.

    2001 senesinde ani bir kalp kriziyle babamı hastaneye kaldırdık. çok korkmuştum, kardeşimin doğumu ne kadar içimi titrettiyse mutluluktan bu da o kadar titretiyordu beni korkudan.

    2002 senesinde sınıf arkadasım alicandan evlilik teklifi aldım. düşüneceğimi söylemiştim. ama hiç düşünmedim. hep burnu sümüklü olurdu ve ondan nefret ederdim, 1 ay sonra babasının tayini çıktı ve ankaraya tasındılar.

    2003 senesinde babamı yerlerde kıvranırken gördüm. mide spazmı geçiriyormuş, sonradan öğrendim. annem evde yoktu ve ben ne yapacağımı bilemedim. yan komşuyu çağırdım, doktora götürdük. yüksek tansiyonu vardı zaten, kalp krizi riski de hep vardı çünkü damarları tıkalıydı. neyse yapılan testlerin sonucunda babamın yüksek tansiyonunun böbreklerine vurdugunu ve sağ böbreğinin komple işlevini kaybettiğini, sol böbreğin ise %45 çalışır vaziyette oldugunu öğrendik. bundan sonra ilaç tedavisi görecekti ve artık kana kana su içemeyecekti.

    2004 senesinde her gece tavana bakıp bakıp babamın öleceğini günü düşünüp ağladım. o benim ilk aşkım, hayatımın erkeğiydi. en sevdiğim insandı bu hayatta. tabi tüm bunları yasarken bunalım takıldıgımdan kaynaklı siyah siyah giyinmeler, kısacası ergenliğe adım atan insandım.

    2005 senesinde artık babamın böbreğinin iyice işlevini kaybettiğini ve diyalize girmesi gerektiğini öğrendim. diyalize girmezse 3-5 ay içinde ölebileceğini söylediğinde doktor kapıdan dinliyordum onları elini tuttugum 5 yasındaki kardeşimle birlikte. o anlamadı, ben anladım, anladığımı söylemedim. sarıldım sadece. annem kapının dısına cıkıp bizi gördüğünde dayanamadı ağlayarak hastane bahcesine sigara içmeye gitti. nitekim 1 hafta sonra babam haftada 3 gün 4er saatten diyalize girmeye basladı.

    2006 senesinde artık işyeri daha fazla babamı idare etmek istemedi, müdürlük sıfatından yardımcı müdüre düşürüldü önce, sonra işten cıkarıldı ve babam malulen emekli olmak zorunda kaldı. bu durumda tekrar annemin calısması gerekiyordu ve annem calısmaya basladı.

    2006 haziranında ilkokulu 4.98 gibi bir ortalamayla bitirdim ama hiç anlamasalarda babamın oks'den iki gün önce hastaneye yatmasının bosluguyla oks de tam manasıyla sıctım. tüm anadolu lisesi hayallerim suya düştü.

    2006 eylülünde kardeşim 1. sınıfa basladı ve bende lise 1'e. liseli olmak ne büyük marifetti, benden 3 yas büyük kuzenime ne cok özenirdim istediği saatte dısarı cıkıp eve giriyor diye. nitekim benim de öyle olmam fazla uzun sürmedi.

    2007 senesinde kendini iyice boşvermiş biri olarak bohem bohem takılmaya baslayan, içki içen, sigara içen ama evde cici cici takılan bir insan olmaya basladım. neyse sonraları politik bir insan olmaya basladım, gerçi lise politikliği nereye kadar ama siyasetle kendi çapımda o şekilde tanıstım.

    2008 senesinin 1 nisanında siyasi olmaya calıstıgım için okuldan şutlandım, ve ortaokulda o hep dalga geçtiğimiz liseden baska lise almadı beni, maalesef orada okumaya basladım. okuldan iyice sogumustum ama hedeflerimde vardı, idealist bir gazeteci olacaktım. ama okulu sevmiyordum, kimseyi tanımıyordum. okulu kıra kıra bir hal olmustum devamsızlık olmus 19.5 ama ben hala dısardayım. derken annem aradı, okuldan cıkınca hemen yeditepe hastanesine gel babana böbrek cıktı ameliyata giricek! oysa ben okula gitmemiş moda sahilde arkadaslarla içiyordum. o anın verdiği huzurla ne yaptığıma aldırmadan koşarak oraya uctum. neyse annem içtiğimi anladı ve ağzıma sıctı ama babamın mutlulugu hepimiz için her şeyi affedici büyüklükteydi.

    2009 senesinde ilk defa aşık oldum sandım, daha evvelinde sevgililerim olmustu ama "galiba aşık oldum" diye bir cümle ilk kez cıkıyordu ağzımdan. 17 yaşımın katili, hala her yerde karsıma cıkıyor, keske tanımasaydım seni.

    2010 senesine geldik ve ben liseyi bitiriyordum saçma sapan bohem hallerden elbette kurtulmustum ergenlik falan çook gerilerde kalmıstı ama ygs'ye hazırlanmaya baslayacaktım en iyi öğretmenler kadıköy'de vardır diye her gun kadıköye gitmeye basladım. hatta kendimi adapte etmek için dedim fem'e gidiyim babam asla asla asla istemedi, annemde biraz tutucu insandır, dini yönden hiç gelişmiyorum diye çok kızardı o itiraz etmedi. ama ben babamın basının etini yiye yiye hallettim ve fem'e gitmeye basladım. nitekim babam haklı cıktı kendimi derse veririm diye gittiğim o sürünün içinde kendime uygun bir insan bile bulamadım ve kendi kendime ya da arkadaslarımla cay bahcelerinde oturup ders calısmaya basladık.

    2010'da ygs-lys sonucları acıklandı ve ben 402 puan yaptım. ama burnum cok havada ya hani benim, tutturdum ben hukuk istiyorum bu puanla gelmez ben tekrar hazırlancam diye. annem babam anlayıslı insanlardır, bana güvenirler, lisede biraz tökezledim ama hem anne hem baba tarafında en cok tutulan cocuk bendim, hukuk kazancam dediysem kazanacağıma herkes direkt inanmıstı.

    2010 eylülünde evimin yakınlarındaki birey dersanesine istemeye istemeye gittim. yine kadıköye gitmek istiyodum ama annemler istemedi. bende aslında cok diretmedim. bi gün dersaneye geldiğimde yanıma bir cocuk oturdu, sınıfa yeni gelmiş. çok kızmıstım ona içimden çünkü duvar kenarı benimdi ve kapmıstı! birbirimizi zamanla anlaya anlaya iki yengec olarak sadece birbirimize dayanabileceğimize karar kıldık ve 3 kasım 2010'da elimi tuttu ve henüz bırakmıs değil. bırakmasında zaten.

    2011 yılına geldik sınava girdik cıktık vs vs. gecen yıl 402 alan ben bu sene 350 yaptım. ama böyle tökezleyeceğimi biliyordum, dersaneye gidiyordum ama birlikte olalım diye, dersten sonra da birlikteydik. ve hatta gece 1lere kadar, bazen birlikte uyuyup uyanıp dersaneye bile giderdik. neyse sonuclar acıklandı derken ben cocukluk hayalim gazeteciliğe tekrardan sıcak sıcak bakmaya basladım. hukuk mukuk yalandı yani. fotoğraf cekmeyi de cok severdim zaten, foto muhabir olcam ben biliyo musunuuuzzz? diye dolaştığım günlere dönüverdim yine. sonra dedim babama, ben tercih yapmıcam baba, hazırlanıyım tüm isteklerimi karşılayacak bir bölüme. görsel iletişim tasarımına.

    geldik 2012'ye... dersaneye gitmedim, kendimi kültürel anlamda geliştirmeye cabaladım sürekli, ve hala cabalıyorum. lakin sınav kaydım sistemde görünmedi ve hayatım 1 kocaman sene kaydı. ösym'nin amk. baska sözüm yok. ama 2013 eylülünde üniversiteli olmazsam kendimi bombalı eylemci olarak ösym ankara bürosu önüne atacağım. açık ve net!
    1 ...
  2. 360.
  3. şimdi yazsam kimse okumayacak, ne yazsam kimse okumuyor zaten. ilerde büyük kadın olursam yazacağım, belki bazı fakültelerde ders diye neyin öğretirler hayatımı o zaman, sınavlarda çıkarım, belki benim olduğum soruyu bilemediğin için sınıf tekrarı yaparsın, fakülteden atılırsın ya da daha kötüsü "iceu kaç nobel aldı?" diye kim 1 milyon ister*'de çıkarım soru olarak bir gün karşına, naa böyle kalırsın. ölmezsen görürsün. çok uçtum çoook*.
    0 ...
  4. 359.
  5. açlıktan ölmedi. tam da doymuş sayılmaz.
    0 ...
  6. 358.
  7. ete kemige büründüm nobleturkish diye görüründüm.
    1 ...
  8. 357.
  9. 356.
  10. ete kemige büründüm nobleturkish diye görüründüm.
    0 ...
  11. 355.
  12. -12 temmuzda dünyaya geldim. bir yengeç burcu olarak hayata 1-0 mağlup başladım. **
    -taksim ilkyardımda doğdum. hayatımın böyle saçma sapan olucağı ordan belliymiş zaten derim hep.
    -hastaneden geldiğimde ağzıma kurufasulye suyu veren babannem bu yaptığını övünerek anlatır. zaten "ben büyüttüm, besledim, bakın at gibi oldu" demekten de çekinmez.
    -ilk kelimem sokaktan gelen seslerden dolayı aygaz olmuştur.
    -bütün gün beşikte oturup serdar ortaç dinlermişim.
    -2, 3 yaşlarındayken 3 gün çişimi tuttum. en sonunda doktora götürdüler.
    -4 yaşında civcivlerimi balkondan aşağı ittim.
    -4.5 yaşındayken yan komşunun oğlunu dövdüm.
    -4ü bitirdiğimde fenerbahçeyle tanıştım. o gün bugündür önünü alamıyoruz.
    -5 yaşında baleye başladım. anneme nasıl kızardım tüm kreş arkadaşlarım uyurken ben orda bale yapmak zorunda kalıyorum diye.
    -ilk aşkım batuyla da beş yaşında tanıştım. ona kelebek derdim çünkü sürekli papyon takardı. insan aşkına kelebek der mi diye düşündüğümde artık böyle şeyler yaşayamayacak kadar masum olmadığımı anladım. şimdi sıkıysa tutup birinin elini baba bu sevgilim kelebek diyim. *
    -6 yaşında sokak kızı oldum çıktım. bu seferde doktoruma aşık olmuştum. sürekli hastalandığım için haftada en iki kere görüştürdük. doğum günümü bile beraber kutladık.
    -7 yaşında herkes gibi okula başladım. ama herkes gibi ilkokul aşkım olmadı.
    -yok yok orta okulda da aşık olmadım. ama okuldan kaçtım. sigarayı alkolü denedim. son sınıfta bu tür şeyleri bitirip ders çalışmaya başladım. inek oldum.
    -hayalim denizcilik meslek lisesiydi. babam istemedi. ona inat anadolu lisesine de gitmedim. bir düz liseyi girdim. inat kötü bişey onu da böyle öğrendim.
    -cool insanım ya yabancı dil seçtim. allah belamı böyle verdi işte.
    -sanırım demiyim de kesinlikle bi ara aşık oldum.
    -sonra sınavlar falan.
    -sonra ingilizceden nefret ettim.
    -sonra ... *

    edit: artık nefret ettiğim bir dil daha var.
    3 ...
  13. 354.
  14. 1990- doğdum. erkek bekleniyormuşum, bir de bakmışlar pipim yok. babam hala inkar eder ama eminim hayal kırıklığı yaşatmışımdır. ayrıca, 9 saatte doğmuşum. annem hala "inadı kuruyasıca. o zamandan belliydi senin böyle olacağın" der.

    1991-...- 1995- bu senelerde neler yaptığımı çok net hatırlayamamakla birlikte, kuvvetle muhtemel yürüyebilmek, konuşabilmek için g*tümü yırtmışımdır.

    1996- üst komşunun oğlunu dudağından öpmeye çalıştım. kaçtı benden ibiş.

    1997- okula başladım. herkes safinaz diye dalga geçerdi. 18 kiloydum.

    1998- annemin desteğiyle basketbola yazıldım. topu potaya yetiştiremediğimi, herkesin benimle dalga geçtiğini hatırlıyorum. lan top benden daha ağırdı, nasıl yetiştirem ben onu!?

    2000- sıra arkadaşım öldü. 10 yaşındaydım, uzunca bir süre atlatamamıştım. allah gani gani rahmet eylesin.

    2002- sikimsonik bi kulüpte basketbol oynamaya başladım. takım kaptanıydım. egom zirvelerdeydi. biri de gelip demiyodu ki, aga bu takım boktan.

    2004- lise sınavlarına girdim. bir sosyal sorusuyla kaçırdım yeaa durumunu yaşadım. kazanamadım. süper liseye kaydoldum.

    2005- sevgilim oldu. aynı sınıftaydık. aşkımdan ölüp bittiğimi sanıyodum. hea ayrıca şeker spor'da oynamaya başladım.

    2006- türkiye yarı finallerine çıktığımız yıldı sanırım. hey yavrum hey. * *

    2007- "bu çocuğun boyu daha ne kadar uzucak yaaee" diye annemin babamın tedirgin olduğu bir yıldı. boşuna tedirgin olmuşlar. yıl oldu 2012 ben hala aynı boydayım. fuck.

    2008- lise bitti. sevgilim beni terketti. üniversite sınavlarına girdim. beden eğitimi ve spor bölümünü kazandım. annem teee o zamandan görmüş de yazdırmış beni basketbola ha.

    2010- gerçek anlamda ilk kez aşık oldum.

    2011- aşık olduğum adam için ağlayıp zırlamakla geçti bu yıl. yediğimi kusuyodum falan. sonra evleneceğini duydum. boktandı. yılın sonlarına doğru unutmayı başardım.

    2012- 22 yaşına geldim. mezun oluyorum. tedirginim.
    3 ...
  15. 353.
  16. 16 Aralık 1989' da istanbul'da 4 hastane gezerek en sonunda fatihte özel bir hastanede ailemin 2. çocuğu gözlerimi açtım, ebem zenci bir erkekmiş dolayısı ile bana her ebeni diyene bu gerçeği hatırlatıyorum, ailede kuzenlerle birlikte 7 erkeğin sonunda benim doğmamdan herkes mutlu gibi görünüyor bayram ilan etmişler. nasıl bir aileyiz anlayabilmiş değilim.
    babam o sırada sarıkamış'ta asker daha hastahane odasında isim kavgaları başladı bile. görmemişin kızı olmuş olayını yaşıyorduk sanki. babanem çığlıklarla zıplıyordu benim istediğim isimlerden biri olacak diye rezil oldum nasıl bir ailesiniz yürüyün eve gidiyoruz.
    canım dedem nasılda seversin beni hiç kucağından bırakma emi bunlar sürekli bişiler tıkıyo ağzıma ıykkk sebze püresi mi olurmuş 90 ların başında nerden bulyonuz bu gavur icatlarını. 6 aylıkken dişlerim çıkmaya başlıyor sanırım ilk dede dedim saçlarımda çıkmaya başladı sanırım kıvırcığım. 1. doğum günümü kutluyoruz babamda gelmiş artık hiç kucağından düşürmüyor ama herkes yürütme çabasında ben oturduğum yerde sürtüne sürtüne ulaşımımı sağlıyorum zaten ne gerek var yürümeye 18 aylık oldum beni bi falcı hatuna götürüyorlar 40 basması falan diyormuş sonra mezarlığa falan götürülmem söz konusu olmuş off artık yürüyorm hiç kimseye ihtiyacım yok annem kapıda halıları yıkıyor yoktu eskiden halı yıkamacılar filan neyse sokakları keşfedeyim dyie çıktım öyle gidiyorum okullu kızlar görüyorum oyy bebeğe bak ne kadar tatlı diyolar utanıp kaçıyorum ara sokaklara sanırım ilk kez kayboldum. bi teyze buldu beni yere düşünce ıslanıp kirlenen elbiselerimi değiştirdi kucağına aldı başladık kapının önünde oturmaya hiç sesim çıkmıyomuşda. annem ve babam heryeri arıyolar tüm komşular beni aramaya başlıyor akşam oluyor ve babamın teyzesi o kapının önünde 'bu çocuk bizim sende ne işi var diyor' ve alıyor getiriyor beni yeniden bir bayram daha. neyse ömrümün geri kalanı da pek farklı değil tam buldum dedikleri anda hep kaybediyorlar beni artık çocuk olmasam bile.
    2 ...
  17. 352.
  18. annem beni dogurmus acilar icinde, bende yasiyorum iste.

    edit: asil hikayemi eksileyen arkadasa minnet borcluyum, tesekkur ederim, tek kalemde silinecek biyografim varmis.
    3 ...
  19. 351.
  20. kırmızı beyaz kara sevdalı, profesyonel öğrenciliği bitmek üzere olan potansiyel mühendis.
    4 ...
  21. 350.
  22. yaş 4: en sevdiğim dayım, hayattaki en doğru insanlardan biri.. kanser nedeniyle kaybettim.
    yaş 5: ilk kız arkadaşım, ilk sevdiğim insan... taşındılar ve kaybettim.
    yaş 7: ilkokul 2 günlerden cuma. çok sevdiğim arkadaşım merveyi trafik kazasında kaybettim.
    yaş 8: sünnet düğünüm.. o zamanlar "pipi" dediğimiz organın ucunu kestiler, kaybettim. ;)
    yaş 9: ablam evlendi ve yaklaşık 20 saat mesafedeki bi şehre gitti... en iyi arkadaşımı kaybettim.
    yaş 10: mahallemizde bize devamlı çukulata, gofret tarzı şeyler veren teyzemiz vefat etti... onu kaybettim.
    yaş 13: 7.sınıf.. futbol turnuvası.. takımın forveti benim ve o yapılan ortaya vuramadım. turnuvayı kaybettik, kaybettim.
    yaş 15: güzel sanatlar lisesine giriş sınavı. resim bölümü... mülakat sınavında bize bir konu verdiler ve çizin dediler. bazı burjuva kesimi eleştirel bi resim çizdiğim için ve yavaş yavaş dünya görüşüm belirlendiği için sınavı kaybettim.
    yaş 16,17,18: laylaylom geçti, zaman kaybettim.
    yaş 19: hayatımın dönüm noktası.. bir kızı sevdim. onun için herkesi sildim hayatımdan çok sevdik birbirimizi ama sorunu olan bendim ve terk ettim ve pişman oldum ve kaybettim...
    yaş 19-20: depresyon tedavisi... gerek maddi sıkıntılar, gerek şeyda, gerek yalancı arkadaşlıklar gerekse okul.. artık ölmek istiyordum ve bunu yapmaya çok yakındım. ama yapmadım. ölme hakkımı da kaybettim.

    yaş 23: yeniden aşık oldum, yeniden sevdim. hemde öyle böyle değil. taparcasına bi sevgiydi benimkisi.. ve bitti.. ve kaybettim.

    hep kaybettim

    hep,

    kaybettim..
    6 ...
  23. 349.
  24. 85'ten beri büyüyorum. du bakalım.
    4 ...
  25. 348.
  26. 347.
  27. 1990- ocak ayında doğdum. karlı bir geceymiş. 'dizlerimize kadar kar vardı' der annem hep.*
    1991- emeklemeden yürümeye başlamışım. herkes çok şaşırmış. 'büyük adam olur bu' demişler.*
    1994- manisaya* taşınış. eşyaları traktör römorkuna yüklediğimizi hatırlıyorum. çekyata yatıp yıldızları seyretmiştim. yazdı herhalde.
    1995- annemle babamın kavgaları. babamın eve içkili gelmeleri. arada balıkesire gitmem. annemle babamın boşanmaları.
    1995(boşanma sonrası)- annemle beraber annemin ana evine, kastamonuya dönmem. annemin tekstilde işe başlaması, benim dayılarımla, yengemle, anneannemle, kuzenlerimle takılmalarım.
    1995 (devam)*manisaya dönmem, babamla beraber evde beni bir kadının karşılaması*, akabinde anasınıfına başlamam.
    1996- anasınıfı biter, artık her yaz gerçekleşecek kastamonu-manisa seyahatleri başlamıştır. aynı sene manisada ilkokula başlanır. ilk ayda okumaya sökülür, öğretmen tarafından aileye sınıf atlatma teklif edilir, sınıfımdaki kızlar üzüldüğü için tarafımca reddedilir.*
    1996 (devam)sınıftaki tüm kızlar tarafından ilgi odağı yapılırım.**. okuma bayramında erkeklik yapıp sunuculuğu o zamanki ilk sevgilime devrederim.**
    1997- 2. sınıfın sömestr'ına yakın bir zamanda taşınılacağı haberi gelir, haliyle okul da değişecektir. okulun son günü sınıfta bağırış, kıyamet. herkes ağlar. gideceğim için çok üzülmüştür herkes. tüm sınıfa ev telefon numarası verilir, onlarınki alınır.
    1997 (devam) yeni okula geçilir. orada işler eskisi gibi değildir zira daha iyi bir okula gelinmiştir ve konu ve zeka olarak benden öndedir tüm sınıf arkadaşlarım. ama kısa bir süre sonra aradaki fark kapatılır. kız konusu sıkıntılıdır ama.
    1998- ilk defa dersten atıldım. eğlenceli olduğunu keşfettim.
    1999- ilk defa bir sınavdan 2 aldım.* sınavdan haberimin olmaması büyük bir etkendi tabi ki.pek üzülmedim.
    2000- milenyum.pek bir olay yaşanmadı bu sene.
    2001- ortaokula başladım. eski sınıfımdaki 7-8 kişi ve ben seçmece denilen bir sınıfa verilmştik. sebebini anlamadım hiç. ama yeni arkadaşlar edinmek güzeldi.
    2002- en yakın arkadaşımla kız meselesi yüzünden tartıştım ve küstük, bir yıl boyunca konuşmadık.**
    2002 (devam) en yakın diğer arkadaşımla küstük ve 7 ay konuşmadık.**
    2003- orta üçteydik ve lgs stresi başladı, dershaneye gitmeye başladım. arkadaşlarımla barıştım. çok güzel bir kızın benden hoşlandığını öğrendim. sınava taktığım için dolaylı olarak reddettim.*
    2004- soma anadolu öğretmen lisesini kazandığımı arkadaşlarımdan öğrendim. otuduğumuz yere 50 km. uzaklıktaydı ama yine de dışarıda okuyacaktım. pek koymadı. hazırlık okuduğum için ilk sene yattım. cemaatle tanıştım.**
    2005- matematiğin işim olmadığını anladım. ilk defa bir almıştım.
    2006- yabancı dil bölümünü tercih ettim. hem de hiç kimseye sormadan. eczacılık okumamı isteyen babam çok bozulmuştu ama sonradan kararlarıma saygı duyması gerektiğinin farkına vardı.
    2007- ilk ev deneyimimi yaşadım. cemaatten sıkılınca babamı ikna edip 3 arkadaşımla eve çıktım. bir veli toplantısında bizimkiler aniden çıka gelip evdeki sigara paketlerini, bira şişelerini gördüklerinde bir daha eve çıkamayacağımı anladım. bu arada üst dönemden bir kızla çıktım. öylesine bir şeydi.
    2008- bir kız sevdim. nakille gelmişti. iki alt dönemdeydi ama ağırbaşlıydı, hanım hanımcıktı. olmadı. zamanlamam yanlıştı. olmayınca bunalıma girdiğim için dershane hocalarım, okuldaki hocalarım benden bir bok olmayacağını söylemeye başlamışlardı. haklısınız dedim ama kendime güvenim tamdı. türkiye 910.su* olarak ytü ingilizce öğretmenliğini kazandım. bana hiç bir bok olamazsın diyen herkesin yüzüne sınav sonuç belgesini fırlatıp gittim.
    2009- okul, batak, içme gibi sıradan şeylerle geçti. abartmışız ama. hayatıma giren bir kaç kız oldu. kısa sürdü.
    2010- okulun uzadığı kesinleşti. ben de çalışmaya başladım. istanbulda öğrencinin yapabileceği tek iş olan garsonluğa başladım. bir ay sonra saçma bir sebepten işten kovuldum. 2 hafta sonra başka bir yerde başladım, bu sefer barmenliğe terfi etmiştim. barmenliğin nimetlerinden faydalanmasını bildim. arada okula gitmeyi de ihmal etmedim.
    2011- 1 ocakta exchange öğrenci olarak okulumuza gelmiş bir ispanyol kızla çalıştığım barda yeni bir ilişkiye adım attım. ne yazık ki geri dönmesi gerektiği için çok kısa sürdü. o bunalımla 2. işimden de kovuldum. üçüncüyü bulmak bu sefer daha kısa sürdü. orada da 3 ay çalışıp başka bir yerde çalışmaya başladım.
    2012- iş hayatını 2. plana atıp okula gitmeye başladım. artık sadece hafta sonları çalışıyorum. bitmesine de daha temizinden 2 yıl var. çabalıyoruz...
    2013- ekim: zenofobik girdi hayatıma :)
    3 ...
  28. 346.
  29. - 1992 yılının ocak ayında süleymaniye hastanesinde hayata gözlerimi açtım. ilk gördüğüm kişi ebem oldu, herkes gibi hayatın sillesini kıçıma yedim. sağ yanağında hala iz var, isteyen bakmasın ayıp.

    - 1993 yılında beşiktaş forması ve zıbını içinde büyüdüm. babam koyu beşiktaşlıydı.

    - 1994 yılının başlarında konuşmaya başladım. ilk söylediğim kelime anneymiş. sonra baba dedim, sonra beşiktaş.

    - 1995 yılında emmeyi bıraktım. evet, bildiğin 3.5 yaşına kadar emdim ben.

    - 1996 yılında, 4 yaşına geldiğimde sünnet olmam gündeme geldi, korktum ertelendi çok sevindim.

    - 1997 yılında kreşe gittim konuşmam tam anlamıyla orada oturdu ve babam ve amcamdan öğrendiğim küfürleri oradaki kişilere ettim. pedagog'a gitmem gerektiğini söyledi öğretmenler. peder bey siktir etti.

    - 1998 yılında anasınıfına başladım. sevda diye bir kıza aşık oldum. ona peynirli ve ketçaplı çitoslardan alıyordum. meyve suyumu son poğaçaya denk getiremediğim zamanlar sevda'nın meyve suyundan otlanıyordum.

    - 1999 yılının mayıs ayında galatasarayın uefa kupasını aldığı maçta amcam şirinevlerdeki uefa heykeline götürdü. galatasaraya olan aşkım orada başladı. aynı zamanda 1999 yılının temmuz ayında sünnet olmam tekrar gündeme geldi. elinde iğneyle eve bir doktor geldi ve korkma acımayacak erkek adam olacaksın dedi. kaçmadım, iğneyi yedikten sonra bir anda fırlayıp balkona gittim. sonra uyuşmadan bayılmışım, uyandığımda pipimin üstünde bir şapka vardı. kaldırdım ve baktım. bakmaz olaydım, yarısı yoktu.

    - 1999 yılının 17 ağustosunda bir çok arkadaşımı, sevda da dahil depremde kaybettim. oturduğum bir yer titrese hala panik oluyorum.

    - 2000 yılında 2. sınıfa geçtim. nil öğretmeni tanıdım, ona aşık oldum. dayım çiçekçi olduğundan mütevellit her pazartesi ona çiçek getiriyordum. sonra bunu anladı tabi, öptü ben senin öğretmeninim falan dedi. aynı sene kuzenimin şurdan şuraya yüz sana dondurma alacağım dedi. havuza atladım, çırpındım ve yüzdüm. bir dondurma uğruna yüzmeyi öğrendim. hala da acayip severim dondurmayı.

    - 2001 yılında babamın alkol yüzünden annemi dövmesine şahit olmaya başladım, babama yumruk falan atıyordum. her akşam anneme " anne ne olur şu kadar hatrım varsa babamla kavga etme " diyordum.

    - 2002 yılında ilk dünya kupası maçını izledim. futbola olan ilgim o zaman başladı. kosovagüç spor a yazıldım ve forvette fırtınalar estirdim.

    - 2003 yılında babam beşiktaşa gitmem gerektiğini söyledi, ben tercihimi galatasaraydan yana kullandım.

    - 2004 yılında kardeşimi kaybettim. açtığı derin yaralar hala kapanmadı.

    - 2005 yılında galatasaray'dan istanbulspor'a transfer oldum. aynı sene gittiğim havuzda zehirlendim. vücudumun her yeri şişti ve futbolu bırakmak zorunda kaldım. pişmanım.

    - 2006 yılında ikinci dünya kupası maçını izledim. futbola olan ilgimin son doruklarıydı, tekrar başlamak istedim fakat ne yazık ki lisansım iptal olduğu için başlayamadım.

    - 2007 yılında çanakkale gelibolu da lise eğitimime başladım. yarıda bırakıp istanbul'dan devam ettim.

    - 2008 yılında sınıfta kaldım. ailemden ve akrabalarımdan yediğim laflardan ötürü iyice içime kapandım.

    - 2009 yılı, hayatımın en kötü yılı oldu. güzel bir insanla tanıştım ve hayatımı mahvedecek hatalar yaptım. intihara teşebbüs ettim, kasım ayında hastaneye yattım. devamsızlıktan sınıfta kaldım ve okulu bıraktım. yaralarını hala sarmaya çalışıyorum. içime kapanıklığım daha fazla arttı.

    - 2010 yılı 2009 a oranla daha kötü geçti. hastalandım, her şey için uğraştım didindim zar zor toparlamaya çalıştım. hala toparlıyorum.

    - 2011, güzel bir yıl olacak.

    bunu 2010 aralık ayında yazmıştım.

    bugün 28 şubat 2012.

    - 2011'de, 2012'de bok gibi geçiyor. haydi hayırlısı.
    5 ...
  30. 345.
  31. yaşamıyorum, günden güne varoluyorum.
    1 ...
  32. 344.
  33. -1988 yılında doğdum ben, aslında çok zorlu bir çocukluk dönemi geçirdim ardımdan, hep deli diye bağırılır taş atılırdı okulda bana hep iftira attılar ben okuldaki tuvaletin boklarını duvarlara sürtmüşüm, bana hep böyle iftralar attılar, birilerine kalsa ben okulda okuyamaycaktım ikokulu bile bitremeyecektim, ancak; lisede az kendimi geliştirince, notlarımı yükseltince herkes çalışkan demeye başladı kısa süreli gene laflar olacaktı benimle ilgili, gene laf etmeyen kalmayacaktı son anda yırttım, ikokulda hep, ortalama bir öğrenci oldum, ne çok çalıştım nede fazla, alparsalan ilkokulunda 5 yıl kurtuluş ilk öğretim okulunda 3 yıl okudum çünkü; ikinci kademe yoktu, liseyide, atatürk çok programlı lisesinde okudum, lise birde bütün sayısal derslerim sıfırdı, yapamadım daha sonra , sözel dersleri yaptım, ortalamayla geçtim dediğim gibi sadece geçtim, lise ikide ise aşık oldum bizim buralara, doğudan bir genç gelmişti okumaya, onu sevdim ancak; o'beni sevmedi, keşke sevseydi diyorum, neyse öyle böylede lise bitti!..
    -liseden sonra ise ne yapacağımı bilmemedim öss'de düşük puan aldım ilk önce daha sonra ise festivalde yani şarap festivalinde birisiyle tanıştım tamirciydi onunla iki yıl ilişki yaşadım, daha sonra ise polisler arıyodu onu çünkü; arkadaşı evlenmiş borçlarına kefil olmuştu ben de ''sen kendi karınını doyuramıyorken niye başkalrının borçlarını ödüyorsun'' dedim!..
    -sonrada ayrıldık...
    daha sonra ise dershaneye gittim kariyer dershanesi diye böyle tavanı akıyordu, böyle rezil bir yerdi aslında ama; param ona yetmişti, konularda eksikliklerim vardı doğru düzgün felsefe eğtimini alamamıştım okulda, çünkü; o' branşın hocası girmiyordu...
    -bayburt meslek yüksek okulu'nu kazandım orada bys yani sekterlik bölümünü ancak; yurt işini unutmuşum, birçok şeyi eksik yapmışım olmadı, geri döndüm, kaydımı dondurup
    -daha sonra tekrar girdim sınavlara bu kez evimin yakınlarında yaklaşık 200 metre uzaklıkta paü bekilli meselek yüsek okulun'da pazarlama okuyorum!...
    edit:imla
    ne diye eksiliyorsun ki, aynısı birebir yaşanmıştır.
    1 ...
  34. 343.
  35. 90'lı yılların en başında bir mayıs gecesi gelmişim dünyaya. gelmişim çünkü o ana dair tek bir şey hatırlamıyorum.
    anlatılanlara göre yaramaz bir çocukluk geçirmişim. kanepelerin üstünde yemek yemeler, gidilen misafirliklerde ağlayarak geri dönmeler kısacası o zamanlar ne çektiğini bir de anneme sorun.
    http://tinyurl.com/86zxhm5
    o zamanlar bu zamanlar olmakla beraber daha gerisini hatırlamıyorum.
    televizyon denilen olay ilgimi çekermiş, yemek yemem için yegane araçmış, tabii o zamanlar internet diye bi'şey yok hayatlarda.
    sonra ana sınıfı denen bir olayla tanıştım ki tek hatırladığım bir arkadaşımın annesinin topraktan yapılan vazonun dışını renkli macunlarla kapladığımız bir derste ''dur ben düzelteyim'' diyerek ağzına sıçmasıdır. halen ibret alsın insanlar diye saklıyorum o vazoyu.

    ilkokul hayatımın başları yine hafızamın silik kısmındadır. 4. sınıftan başlayan hafızamda kalan tek şey internet kafeye gitmemdir. ilerleyen zamanlarda o internet kafelerde daha çok vakit harcadım. o zamanlardan kalma tek burukluğum kafeye gidip ''abi yarım saatlik açsana'' dan başka bir şey söyleyememiş olmam. halbuki sonradan gidip süre sınırı olmadan masa açtırıp babalar gibi tostumu ayranımı söylemişliğim de var. fakat o zaman onu yapamadık. leblebi tozuna aşık bir insandım. bakkallar ile mahalle maçları arasında güzel bir hayattı. kapının önünde top oynarken büyükler geçerken durur ''şşş ismet abi geçiyor atmayın lan'' diyen çocuktum ben. şimdi ise ben geçerken duruyor çocuklar, üzülüyorum. halbuki o ismet abi büyüklerin maçına alırdı beni kaleye geçirse de. sonra büyüdüm hep forvet oynadım, yine o duran çocuklar arasında kalecilere üzülüyorum.

    ilkokulda çok başarılı bir öğrenciydim. hepsi pekiyi gelen notlarımdan aile memnun olsa da sorunlu bir okul hayatım vardı. kavga, gürültü geçti biraz. bunda ankara'nın pis yerlerinden demetevler'de okumamın da etkisi var tabii. ortaokul zamanlarında evin de yakın olması sebebiyle her saat annem okula çağırılırdı. arkadaşlarla gizliden sigara içmeler ile bitti bu dönem.

    zeki ama çalışmıyor furyasından birisi olarak bir şekilde kazandık anadolu lisesini. ergenlik döneminin de etkisiyle sigaraya başlamış oldum. fakat şu var en güzel arkadaşlıklar da o tenefüslerde gizlice içilen sigara ortamlarında oluyormuş. çok güzel arkadaşlıklar edindim, sağlam 3-5 tane dost edindim. kalan öğrencilik hayatımın aksine vasat bir başarı ile mezun olsam da kavga, gürültü pek olmadı lise hayatımda.* şükürler olsun ki pis bir ergenlik geçirmedim. her türlü ortama girdim. her telden adam tanıdım. o yüzden mutluyum. böyle daha çabuk olgunlaşıyor insan.

    sonra yumurta geldi dayandı göte. öss diye bir olay sıkıştırdı. halen zeki ama çalışmıyor statüsündeydim. belki de öyleyimdir ama üniversite puanları ailenin beklentisinden düşük geldi. küsüşmeler, tartışmalar, olaylar olaylar. ergen damarım atmış olacak ki bir sınır geldi * ergen isyeaaaan'ını çektim. vurdum kapıyı gittim. lan oğlum eşek kadar adamsın bu atarlar kime alırlar paçanı aşağıya görürsün demedim kendime. şimdi olsa yapmam. sonra sike sike dönüldü tabii o eve. baba yüreği de evlat dedi bağrına bastı. sonra hayırlısıymış hem ben hem babam sevindi şu an okuduğum bölüme. çoğu insan ailesini mutlu etmek için okuyor ya ben biraz kurtardım sayılır. aslına bakarsan ben yine klasik olan elimden tutan olsa futbolcu olurdum triplerindeydim. buna inanıyorum ama isteseydim olurdum. isteseydim anadolu üniversitesi iletişim fakültesi 3. sınıf öğrencisiydim. demek ki istememişim. hayat beni nereye sürüklüyorsa oraya demişim. pişman değilsem mutluyum dedim geçtim.

    tercihler bitti gazi üniversitesi uluslararası ilişkiler geldi. gittim yazıldım. otopark gibi olsa da, devamsızlık yok diye hiç gitmesem de, ikinci öğretim olduğundan bütün dünyayı tersten yaşasam da seviyorum okulumu. tarih hastası olan bana tarih öğretiyorlar lan. her ne kadar 1. sınıftan kalan derslerim de olsa 3. sınıfmışım. öğrenci belgesinde öyle yazıyor. ilk sene herkes gibi grupça takıldık, 20 kişi kafelere gittik. orada anladım kimse kimseye güvenmiyor bu hayatta. 3 kişi gitsek tecavüz edecez sanki anasını satayım. haklılar aslında kimse kimsenin götünü kollamıyor büyüyünce. o lisede sigara içerken yakalanınca, ben içtim hocam diğerleriyle muhabbet ediyorduk sadece, gibi küçük cesaretler olmuyor. banane amk oluyor. dur şu peşini bıraksa da ben götürsem şu kızı oluyor öyle oluyor böyle oluyor.

    gittikçe olgunlaşıyorum sayılır. kafamda dert, sıkıntı bırakmıyorum. tek derdim hem spor hem tarih hem siyaset hem felsefe hem ıvır zıvır konuşacağım bir arkadaşım olmaması. aynı potada erimiyor kimse. bu işte sıkıntım. ne kadar yavşakça da olsa bu lan. başka dertler vermesin allah diğerleri hallolur. kız derdin mi var iki tek atarsın düzelir. budur yani. paran mı yok çay, simit yaparsın amk.

    insan önemli arkadaş son sözüm bu kendimle ilgili. insana değer veririm. herkes şüpheci yaklaşır ben değer veririm sonra düşer yaptıklarıyla o değer ya da yükselir. bencil olmamak lazım. hem hep derim kime ne kadar değer veriyorsan o kadar yaşarsın.
    3 ...
  36. 342.
  37. - 24 aralık 19* * kadir gecesi, annemin karnına atılan bir bıçak darbesiyle geldim dünyaya.
    - bursa' nın zübeyde hanım doğum hastanesinde hayata merhaba dedim.
    - ailenin dediğine göre 8 aylıkken anneanne demişim. erken konuştuğum için doktora bile götürmüşler.
    - ilk 5 sene anlamdan geçti. 6 yaşında anaokuluna başladım. derken geldi 1. sınıf. okulun ilk gününü hatırlıyorumda, sınıf arkadaşlarımı anaokulu çocuğu sanmıştım çünkü boyum sınıftaki herkesten uzundu hatırladığım tek şey bu.
    - 2, 3, 4, 5 . . . . derken orta okulda bitti.
    - 11 yaşımda basketbola başladım, 5 sene lisanslı sporcuydum. takma adım shaq' tır.
    - OKS iğrençliğine girdikten sonra, ismi lazım olmayan bir düz liseye başladım.
    - ilk seneyi taktirle geçtim, herkes bana uzaylı gözüyle baktı. sonra bende onlara ayak uydurdum ve onlardan oldum, ama teşekkürden aşağı almadım tabi.
    - sıra geldi ygs ve lys ye hazırlanmaya, kendi çapımda yaptım birşeyler, sonunda da istediğim mesleği ve bölümü kazandım tabi.
    - çocukken ne olucaksın diye sorduklarında, zoolog, jeolog, veteriner, ziraat mühendsi olmak istiyorum derdim. kısmet ziraat mühendisliğimiş.
    - hala bahsettiğim bölümde okumaktayım.
    - biliyorum ki yakında KPSS yede hazırlanmak zorunda kalıcam.
    - bugüne kadar olanlar özetle böyle.
    0 ...
  38. 341.
  39. 340.
  40. 1993: istanbul'un üsküdar ilçesi çengelköy semtinde 4,5 kiloluk bir bebek olarak dünyaya geldim. annem'in anlattığına göre 8 aylıkken yürüyordum ve 1,5 yaşında kendimi düzgünce ifade edebiliyordum.
    1993 -1996: istanbul'da olan yaşamımı anlatır bu yıllar ve hayatım boyunca peşimi bırakmayacak olan astım'ı.
    1996 -1998: babamın doğu görevi nedeniyle ilk önce kars merkeze sonra kars'ın arpaçay ilçesine gittim. türlü zorluklar yaşadım,ilk çocukluk çağım için pek güzel geçtiği söylenemez bu dönem.
    1998: kars'tan memleketim olan izmir'e döndüm. kaldığımız diğer yerlere nisbeten daha güzel ve yüksek - deniz manzaralı ayrıca - bir eve taşındık. birkaç tane arkadaş edindim ama çok fazla değil. onlarla da hala görüşürüm. anaokulu, ilkokul derken ortaokul'u bitirdim. ortaokul yaşamım boyunca sürekli inek öğrenci olarak anıldım. inek olmamın yanında düzgün giyinen,saygılı falan filan feşmekan.
    2007: oks dedikleri sınava girdim. izmirde kaliteli bir anadolu lisesi kazandım. derken amcamı kaybettim, öğrendiğim an çok kötüydüm sözlük. lise 1'in aralık ayında karşıyaka'da bulunan daha kaliteli bir anadolu lisesi'ne nakil yaptırdım. iyi ki de yaptırmışım. çok güzel arkadaşlar edindim. inekliğimden de orada kurtuldum diyebilirim. hayatı boyunca kopya çekmemiş ben, deli gibi kopya çekmeye başladım.
    2008-2011: aşık oldum, çocukluk aşkımdan sonra ilk kez aşık oldum sözlük. çok güzel değildi,yani okuldaki erkeklerin imrenerek baktığı bir tip değildi. yaklaşık 3 sene peşinden koştum. 2011'e kadar yani mezuniyet'e kadar. sonra olmadı falan işte. kız boğaziçi'ni kazandı ben burada tam burslu özel üniversite kazandım sözlük. izmir candır en nihayetinde.
    2011-: dedemi kaybettim, bana tarih sevgisini aşılayan dedemi. derken senle tanıştım sözlük, bana kattıkların cidden çok fazla. dediğim gibi üniversiteyi kazandım. bölümüm psikoloji olmasına rağmen şu anda hazırlık okuyorum,malum ingilizce önemli. hedefim prof.dr bir saykolojist olmak. bu hedefim için çok çalışmam gerekiyor biliyor ve yazdıklarımı burada sonlandırıyorum.
    0 ...
  41. 339.
  42. 1986-doğum
    2000-lise
    2007ünivrsite
    2012-kpss
    2050-ölüm (muhtemel tahmin)
    3 ...
  43. 338.
  44. 1992: karadeniz kırsalında dünyaya geldim.

    1992-1994: bu yıllar utanç verici olduğundan bu konuda pek bir şeye değinmeyeceğim.

    1994-1997: babamın mesleği dolayısıyla anadolu'nun muhtelif şehirlerinde bulundum.bundan dolayıdır ki anadolu'da konuşulan pek çok ağıza hakimim.

    1997-2006 : babaannemin ve dedemin kontrolünde büyüdüm geliştim.en yakın arkadaşım dedemin de abi dediği kemal abiydi ve aramızda 67 yaş fark vardı.kemal abi öldüğünde 'o benim arkadaşımdı lan!' diye ağlayıp köyün ihtiyarlarıyla aynı safta kıldım cenaze namazını.

    2006-2007 o zamanlar adı oks olan sınava girip neticesinde tuhaf bir liseye kaydoldum.yılbaşında sigaraya başladım.ilk başlarda paketlerin renklerine göre alsam da sigarayı sonralarda camel softta karar kıldım.amin.

    2008: aşık oldum.ölüyorum sandım.birkaç kere de öldüm.kimse gömmedi.

    2009: bütün cesaretimi toplayarak kıza onu sevdiğimi söyledim.besmele çeker gibi bir küfretti.dünyanın en güzel küfrünü duydum.14 kasım.

    2010: artık liselerini çoktan bitirmiş biri olarak üniversite kayıt sırasındaydım.nice umutlarla kaydolup üç ayda dünyanın en boktan bölümü olduğuna kanaat getirdiğim kamu yönetimini bıraktım.istanbul'dan ankara'ya geldim.ankara bir yorgandı.üstüme çektim.

    2011: ankara'da bir üniversitede hukuk okuyorum.fotoğraf çalışmaları yapıyor,arkadaşlarımın saçma sapan şeyler olarak nitelendirdiği şeyler yazıyor ,bol bol alkol ve sigara tüketiyorum.
    4 ...
  45. 337.
  46. 90 senesinde, yazın göbeği olan ve fındık vakti diye adlandırılan agustus'un ayı olan ağustosta doğmuşum. 6 yaşından beri bifiil okumaktayım ve öğrenci olarak yaşamaktayım. nefes alıyorum ki bu dünya için kötü bir olaydır, bundan sonraki hayatının uzunca bir dönemini okul içlerinde geçirecek bir adamım. okurum, yazarım, çizerim, karalarım, çekerim... öyle bir çirkin bir adam'ım işte.
    0 ...
© 2025 uludağ sözlük