sözlük yazarlarının otobiyografileri

entry462 galeri2
    12.
  1. -yıl 1984 sıcak bir temmuz günü doğdum, resmi kayıtlar ve annemin söylemine göre ayın 12. günüydü.

    -çok konuşan ve çenesi düşük bir insan oluşum, ''adam olacak çocuk bokundan belli olur'' misali 8 aylıkken konuşmaya başladım.

    -yaşıtlarım ekmeğe mama derken, ben reklam repliklerini ezbere sayar hale gelmişim. tabi bu olayda bana kuş eti yedirilmesi de önemli bir faktörmüş. bir rivayete göre kuş eti yiyen çocuk çok çabuk konuşur ve çenesi düşük olurmuş, sanırım doğru.

    -çocukluk dönemimi, ilkokul çağına kadar ankarada geçirdim, usul usul karbonmonoksit yağan bir şehirdi yılmaz erdoğan tabiriyle.

    -ilkokul ve ortaokul dönemlerim yokluk içinde geçti diyebilirim (bkz: ajitasyon yapmak)*. ayakkabı boyacılığından, simitciliğe, pazarlarda sıcak yaz günleri su satmaya varana kadar ''ne iş olsa yaparım abi'' tarzı bir çocuk oluverdim.

    -ortaokul yıllarımda tekstille tanıştım, konfeksiyon işçiliğinden, toptan mağaza terzgahtarlığına, ordan da büyük bir markanın mağaza müdürlüğüne kadar yükseldim *.

    -bu silsilenin içinde aynı zamanda okumaya çalıştım, yani hem okuyup hem çalışan insan modeline cuk oturmaktaydım.

    -ilerleyen yıllarda *kariyerimin doruk noktasında parakende satış ve mağazacılık kariyerimi noktalayıp yine tekstilin farklı bir kolunda ama farklı bir şekilde görev almaya başladım. babamın kurduğu şirkette kendi işimle iştigal etmeye başladım ve hala da devam etmekteyim.

    -aynı dönemler içerisin de, hayatımın en güzel, en boktan, en yıkıcı ama en öğretici günlerini yaşadığım insanla tanıştım, terkedildim.

    -prozac ve uyku ilaçları kullandım, hafif ruh, yarı insan modeli bir formatta o dönemleri geçtikten sonra hayata kaldığım yerden devam ettim. bir nevi film arasından sonra tekrar aynı koltukta yerini almak gibi bir şeydi.

    -23 yıldır devam eden engelli hayat koşusun da hala ipi göğüslemek gayesi ile koşmaya devam etmekteyim.

    -2006 yılının mart ayında tesadüfen uludağ sözlüğü keşfettim, bir girdim ve hala çıkamadım.

    -aslında geçmişe dayalı hazan günlerim nedeniyle; bursadan, uludağ üniversitesinden, bursa iskender kebapçılarından, 16 plakalı arabalardan nefret etmeme rağmen, uludağ sözlükte yazarlıkla uğraşıyorum. işin en ilginç ve ironik tarafı da burası sanırım.

    -uzun lafın kısası hayat her şeye rağmen devam etmekte. yani sözün kısası ya da otobiyografinin kısası show must go on...
    34 ...
  2. 11.
  3. ocak 1984: ana rahmine yerleşmiş olduğum doktorlarca anneme belirtildi ve artık geri dönüşü olmadığı için doğmama karar verildi.
    haziran 1984: aylarca anne karnında gizemli takılıp, birden bire şok edici bir şekilde ortaya çıkması sonucu verilen "doğacak bu çocuk" kararına uyup, söz dinledi ve zonguldakta dünyaya geliverdi.
    haziran 1985: ilk fotoğrafı çekildi. o zamana kadar büyük kızlarının üniversiteyi kazanmış olması telaşı içerisinde olduklarından en küçük fotoğrafı 1 yaşındaki hali olmuş oldu. büyüyünce de aman da güzel kızımın güzel gözleri zarar görmesin diye bıdı bıdı yalanları uydurulsa da yemedi bünyesi, yemez kolay kolay..
    eylül 1987: yarım yamalak konuşan bu çocuk, birden bire konuşmalarını düzeltiverdi. hem de bir çırpıda..aile üyeleri şok oldu.
    eylül 1990: artık okullu oldu.
    ekim 1990: aşık oldu, masum oldu, masumane oldu..
    şubat 1991: ilk kopyasını çekme girişiminde bulundu. fiş dosyasını açmıştı ki, sol kulağında bir el hissetti.
    mart 1991: aşı oluncağını hisseden ufaklık, sınıftan kaçtı, amma velakin koridorda dolaşan müdür bu el kadar çocuğu kucağına alıp, ağlata ağlata aşı yaptırdı.
    eylül 1992: artık istanbullu oldu.
    aralık 1992:istanbuldan nefret etti, arkadaşı olmadı, ağladı, çok ağladı..
    ekim 1993: yine aşık oldu, o yaşta aşkın mutluluk değil de acı getirdiğini anladı, yazık oldu..
    mayıs 1994: büyük ablasını everip evde daha da bi saltanat sürmeye başladı.
    kasım 1995: yine aşık oldu, öyle ki yıllarca unutamadı, keşke yine görsem diye gözleri hep onu aradı..
    haziran 1996: anadolu lisesi, fen lisesi ve dahi benzeri bütün sınavlara girdi.. amma velakin sınav sonuçları kayboldu, samsuna taşınması sebebiyle de biricik hayali burak bora hayal olarak aklının bi köşesinde kalıverdi.
    eylül 1996: artık orta okullu oldu. bi de artık çalışkan bi öğrenci olcağına söz verdi kendine.
    ekim 1997: yine aşık oldu..hem de bu kez çok yakındaydı ama çok da uzaktaydı..yine olmadı..
    eylül 1998: verdiği sözü tuttu bi de anadolu liseli oldu. hemi de samsun anadolu liseli oldu. hem de hiç aklında yoktu..
    ekim 1999: yine aşık olduu..öyle ki 3 yıl adını hem kalbine, hem sırasına, hem duvarlara, heryere kazıdı..ama onun aşkı extra-large dı..yine uymadı..
    haziran 2002: öss kabusundan kurtuldu, lisesinden mezun oldu. kepini havaya attı, ama bi daha tutamadı.
    eylül 2002: odtülü oldu, çok mutlu oldu aynı zamanda çok mutsuz oldu, öyle ortaya karışık bişi oldu..
    aralık 2002: bir çift göz aylarca aldı götürdü benliğini, öyle ki getirmedi bi süre..karşısına çıktıkça o iki göz yine kayboldu, hep kayboldu..
    mayıs 2003: yine aşık oldu ama bu kez çok mutlu oldu, bulutların üstüne çıktı..ama yere inmesi yine yakındı..işte bunu anlayamadı..
    ocak 2003: okulu bir yıl uzadı, hayırlı oldu..
    nisan 2003: bulutlardan yere çakıldı, ama anlayamadı, kendine gelemedi, yazık oldu..
    kasım 2004: gerçek aşkı bulduğuna inandı, çok sevdi ama sevildiğine kandırıldı, çok inandı, ama inandığıyla kaldı, elleri titredi her gördüğünde, kalbi yaşadığını hissettirdi ona, ama olmadı, olamadı..tek dileği mutlu olmaktı, ama olmadı..
    ocak 2007: hala okumaya çalışıyo ama çok sıkıldı, kendini boğası var, o derece..
    41 ...
  4. 10.
  5. --spoiler--
    1984 hayata merhaba dedim
    1987 bir kış gecesi dedemle kaybolduk, uzun arayışlar sonucu evimizi bulduk*
    1988 hatırladığım kadarıyla gittiğim ilk konser olan nilüfer konserine gittik. çok sevdiğim mor menekşe şarkısını söyledim.
    1989 komşumuzun kızını dövdüm. bütün gün eve zor girdim. dövdüğüm kızın babasından korkmuştum.
    1990 ilkokula başladım ve ilk okuldan kaçma deneyimimi başarıyla sonuçlandırdım
    1991 nur topu gibi baş belası, şirin bir kardeşe sahiptim artık
    1995 ilkokul bitti ve artık ortaokula başladım
    1997 en yakın arkadaşımla aynı çocuktan hoşlanmıştık. arkadaşıma bir şeyi belli etmedim ve bunu kimseye anlatmadım
    1998 artık orta okulda bitmişti
    1998 liseye başladım
    2000 5 yılımı verdiğim bir aşka düştüm
    2000 ilk iş deneyimimi yaşadım. artık ben bankacıydım stajyerde olsa.
    2000 canım takımımla uefa kupası sevincini yaşadım. bir arkadaşımla iddiaya girmiştim ve kazanmıştım. sonucunda bütün gün boyunca tenefüslerde sıranın üzerinde göbek attı.
    2004 üniversiteye başladım.
    2005 okul hayatım sona erdi.
    2006 uludağ sözlükle tanıştım ve çabucak kaynaştık
    2006 gider ayak son kıyağını yaptı. ben artık aşıktım.
    2007 vee artık çalışmaya başladım. uğraşıyoruz ne yapalım.
    --spoiler--
    34 ...
  6. 9.
  7. --spoiler--
    22 aralık 1979 yılında doğup ebeye ''ne vuruyorsun lan kıçıma'' diyemedim. hala içimde uktedir. ama kimse doldurmasın.

    19/07/1980 yılında ilk kelimemi fenerbahçe olarak söylemişim.

    1981 yılında hala bez kullandığım söylenmekteydi.

    1982 yılında eve gelen bir misafirin memelerini sıktım.

    1983 yılında oyuncak arabalarımla oynarken can sıkıntısından atşe verdim.az daha ev yanıyordu.

    1984 yılında daha kapsamlı kundakçılık yaparak samanlığı ateşe vermeye kalktım. son anda yakaladılar.

    1985 yılında ilk defa kız kaçıran aldım. şimdiki aklım olsa alır mısydım. o zamanlar kaçtılar hala yoklar!. senelerce peşlerinde koştum.

    1986 yılında ali'Yi koşturmak, ayşe'ye ip atlatmak üzere ilkokula başladım.

    1987 yılında arkadaşlarım çarpım tablosuna geçmişken ben hala cin ali ile okumayı öğreniyordum.

    1988 yılında sınıfın en çirkin kıza aşkım oldum.

    1989 yılında ben o çirkin kıza nasıl aşkım oldum diye göz doktoruna gittim. 5 numara gözlük verdiler.

    1990 yılında sabah kalktığımda benlen bir şey daha kalktı. uyuyan dev uyandı. sadece işemeye yaramadığını o zaman anladım.

    1991 yılında ali'den ve ayşe'den ayrılarak ortaokula başladım.

    1992 yılında uzaktan kumanda olmayan televizyonun 8 kanalına basınca ne olur acaba diye merak ettim. bozuldu. (#175295)

    1993 yılında okeyde taş çaldım. 28 taşla biterek bir rekora imza attım.

    1994 yılında pulp fiction'u izledim. yalanlarımı seveyim ninja kaplımbağaları izliyordum.

    1995 yılında ortaokulu bitiremeyeceğimi anlayan öğretmenler benden kurtulmak için geçirdiler. bana değil sınıfı. bu vesileyle liseye adım attım.

    1996 yılında lise arkadaşlarıyla çamlıca'ya eğlenmeye gittim. bütün sote yerleri ezberledim.

    1997 yılında çamlıca bekçisi olarak namım aldı başını yürüdü.

    1998 yılında çamlıca'Ya muhtar adaylığımı koymaya hazırlanırken yaşımın tutmadığını farkettim.

    1999 yılında iş hayatına balıklama dalarak işe başladım.

    2000 yılında hsbc erenköyn şubesinin banka mı? mankenlik ajansı mı diye düşündüm.

    2001 yılında evlenmeye karar verdim. sonra kız arkadaşımın olmadığının farkına vardım.

    2002 yılında otobüste ilk defa '' beyler arkaya doğru ilerleyelim binemeyenler var'' dedim. halk kahramanı gibi hissettim kendimi.

    2003 yılında The Lord of the Ringste liv tyler'ı gördüm. eve gelip salyalarımı sildikten sonra gece bir daha o filme gittim.

    2004 yılında bir kıza motive edecek mesajlar gönderdim. abisi tarafından mütive ediliyordum ki esnaf tarafından kurtarıldım.

    2005 yılının 26 ağustosunda bir prensesle çıkmaya başladım.

    2006 yılında evlenmeye karar verdim. herkes bana ''manyak mısın lan'' dedi. ''1979'dan beri'' dedim.

    2007 yılınnın 4 ağustosunda kraliyet düğünü yapmaya karar verdik. masa altı votka serbesti.

    2008 yılında burası borsa kim kime korsa lafını duydum. grup sekse karşı olduğumdan işi bıraktım.

    2009 yılında ehliyetim olmamasına rağmen araba aldım. motor dersini 2. sınavda vererekten eski kaşarlara selam çaktım.

    2010 yılında pulp fiction junior doğdu. geniş aile olduk.

    --spoiler--
    456 ...
  8. 8.
  9. --spoiler--
    sene 1987, annemle pazarda alışveriş yapıyoruz (bkz: anneyle pazara gitmek). o zamanlar boy ufak, ama iştah maşallah. o pazar arabasının tüm kullanımı ise tarafıma ait. hani pazar arabasi ceken futursuz kadindan hallice ama yine de ferrari şoförü gibi kullanıyorum arabayı. geri geri manevralar, park eder gibi hareketler, ani makaslar vs. filan. bir an gaza gelip de anneyi arkada tezgahın birinde bırakmak suretiyle almış başımı tem otoyolunda hız sınırı aşıyor olmanın heyecanına denk bir heyecanla giderken bir anda önüme kocaman bir seyyar satıcı arabası çıkmış bulundu. cüsse itibariyle hem arabası benim arabamdan, hem de kendi benden iri olunca bir saygıda kusur etmemezlik bir hürmet oluştu bünyede. işte o an adamın o büyük arabasında ne sattığına dikkat ettim. evet, nohutlu pirinç pilavı ve yanında parçalanmış tavuk eti vardı. benim ağzımın suyunu akıtacak, günde 10 kere de yesek bıkmayacağım bir menü. sonra o küçük yaştan beklenmeyecek bir hayat felsefesi ve çözümlemesi ile olaya farklı bir açıdan yaklaştım. o pilav ve etler, seyyar amcanın. üstelik bu, adamın işi. yani o koca arabayı tek başına yiyebilme özgürlüğüne de sahip. demekki benim ileride yapmam gereken iş nohut-pilav-tavuk seyyar satıcılık tümevarımına ulaştım.

    ama hayat öyle acımasız ki, insan ne tarafa yüzmeye çalışsa da hayatın rüzgarı, dalgası ve akıntısı onu o taraftan alıyor başka tarafa atıyor. şimdi makina mühendisiyim * ve beşiktaştaki kadıköy vapur iskelesine geldiğimde köşede pilav satan adama hep iç geçirerek bakarım. bir gün o arabadan benim de olacak ve satmak yerine hepsini yiyeceğim diye..
    --spoiler--
    153 ...
  10. 7.
  11. sözlük yazarlarını daha yakından tanımak adına hayat öykülerini anlatmalıdır.

    ----------- spoiler -----------

    1997 yılında 91 model flash arabımızı aldık. sonrasında o emektar arabayı yıllarca kullandık, sağolsun götürdü getirdi. arabayı aldığımızda hiç kazası olmadığı söylendi ve götürdüğümüz tamirciler kontrol edince, herhangi bir kazası olmadığı garantisini verdiler. aradan yıllar geçti, yıl 2002 oldu.. arabayı satmaya karar verdik. bir adamla anlaştık. adam arabayı beğendi ve aldı. bir tamirciye götürmüş ve tamirci aynen şunları söylemiş; "ya bu arada bana 1996 yılında geldi. tırın altına girdi bu, tavanı tamamen çöküktü. ben yaptım bu arabayı." sonra arabayı sattığımız adam bunları anlatınca, babam gitti arabayı aldığımız adamı buldu. meğerse durum gerçekten öyleymiş, resmen dumur olmuştuk. ama arabaya sağlam işçilik yapmışlar, hiç belli olmuyordu"

    neyse arabayı satınca biz hemen yeni araba almak için piyasa araştırmasına başladık. az benzin yaksın diye tercihimiz 1.4 olan bir araba almaktı ve opel corsa hem görünüş, hemde benzini tasarruflu kullanması bakımından iyi bir tercihti. 1998 model opel corsa aldık ve o zamandan beri bu araba ailemizi hizmet ediyor.

    *

    ----------- spoiler -----------
    50 ...
  12. 6.
  13. sene 1980.soğuk bir aralık akşamı mardin in bir mezrasında karlı hava koşullarından dolayı yolların kapalı olmasından dolayı ambulansta doğmuşum.zaten bende şans olsa yazın doğardım.ben daha doğmadan annem ölmüş ** 3 yaşında inşaatlarda çalışmaya başladım.6 yaşında hilton otelinin inlşaatında sıvacı olarak görev aldım .yaş 11 olduğunda 60 yaşında bir ruh taşır oldu bu beden.herşeyden uzaklaşıp istanbul a kaçtım.sıcak bir yaz günü tek başıma haliçte ** denize giriyordum .benim lüksümdü haliç.aqua marine vardı da biz mi gitmedik hee...derken kendi kendime çimenlerde türkü çığırıyordum sessiz sessiz,sesimi duymuş olacak ki bir adam geldi yanına .haliç in karşı tarafında *plak şirlketi olduğunu ve bana kaset yapmak istediğini söyledi.o sırada 12 yaşındaydım ve artık bana şöhret yolları açıldı.hayatımın rotası birden değişti.sonrasını biliyorsunuz kaset,klip ve türkiye ye mal olmuş bir şöhret **

    (bkz: şöhret olmak istiyorum)**
    (bkz: beni sizler yarattınız)
    11 ...
  14. 5.
  15. hepsinin hayatı romandır. kimin değil ki!!
    zaten bizim milletin yarısını küçükken fenerbahçeden istemişlerdir, diğer yarısı da karı kız peşinde koşacağına üniversiteye gitseymiş çok önemli adam olurmuş..
    5 ...
  16. 4.
  17. 3.
  18. acacak baslık kalmadıgında bkz dışında entry girilebilecek baslık *
    ** *
    5 ...
  19. 2.
  20. 1.
  21. türkiye de popülerlik kavramının esas aldığı şey kişinin yaşam hikayesidir. etrafa baktığımızda popüler insanların çoğu feleğin çemberinden teğet geçmiş insanlardır. *sözlük yazarlarının diye başlayan başlıkların en özel olanı bu olsa gerek.**sizin de bir hikayeniz olsun ister misiniz? ee ne duruyorsunuz bir an evvel yazıp popüler olun....

    (bkz: kolay gelsin)
    3 ...
© 2025 uludağ sözlük