Fizik hocamız eğer biri problemi çözdükten sonra çıkan sonucun birimini( metre, litre...) yazmayı unutursa " Bu elma mı, armut mu ?" derdi.
Bir gün kendisi yazmayı unuttu.
Arkalardan bir ses ( Bu arkalarda var bir şey)
- Hocam bu elma mı, armut mu?"
ortaokul 7. sınıftaydım. matematikten her sınavda 100 alırdım. matematik hocamız ise beni sürekli överdi, 'gelecek vaadeden öğrencilerdensin' derdi.
sıra arkadaşım ise sürekli 25 ve altı alırdı matematik sınavlarından. her sınavdan sonra ağlardı. bir gün bana sınavda kağıtları değiştirirsek bu dersten geçebileceğini ve tek yolun bu olduğunu söyledi.
ben de gözyaşlarına dayanamadım kabul ettim.
sınavda hoca arkasını döndüğü sırada kağıtları değiştirdik, ben iki kağıdı da yapmaya çalıştım.
sınav sonuçları açıklandığı gün gelmişti. ben 70 aldım, o 50 aldı. *
o buna bile sevindi ama hocamız galiba sonradan anlamıştı kopya çektiğimizi. bana bakarak 'büyük hayal kırıklığı' dedi.
kaç yıl oldu hala aklımda o anki bakışı.
bütün okul hayatımda yalnız yaptım her şeyi.
ilkokulun ilk günü bile kendim gittim, oturdum sırama, öğretmeni bekledim. herkes ağlıyordu, zırlıyordu ben onlara bakıyordum "neden ağlıyorlar acaba?" diye.
kardeşimle aynı okulda okuduk. ben 5. sınıftayken o 1. sınıftaydı. ve beni dersten çok çağırmıştı, ağlayarak "ablam gelsin, ablamı istiyorum" diye. hele aşı olacakları zaman okulu inletmişti. benim okul anılarım kardeşimle alakalı hep. ben çok uyumlu bir çocuktum, hala da uyumluyum ya.
birinci sınıfa gittiğimde öğretmene okumayı yazmayı zaten bildiğimi söylemiştim. inanmamıştı sanırım. sonra birkaç bir şey yazdırdı. ve anladım ki büyük harflerle küçük harfleri karıştırıyormuşum. o yüzden dalga geçmem şimdiki emolarla. belki onlar da karıştırıyordur, kim bilir?
Ortaokul sıraları, bol miktarda alkol tüketmiş 4 malın ( 1 tanesi ben ) sınıfın ortasında birbirlerinin üzerine işemeye çalışması ( işeme eylemine katılmayan 1 mal ben. )
ilkokulda ögretmenimiz bir ödev vermisti. ben de klasik türk ögrencisi zihniyetiyle ödevi anama babama iteledim. ama onlar ödevimi kendimin yapmam gerektigini, en dogrusunun bu oldugunu söyledi. ben de bir şeyler hazırlayıp teslim ediverdim. sınıfımızda bir de okulun yakısıklısı, popüleri babası doktor anası belediyeci bir cocuk vardı. bunun ödevi pek bir afilliydi. böyle dahihane bir seydi. neyse bi sure sonra ögretmen notlarımızı acıkladı. benim gibi ödevini kendi hazırlayanlar yuksek not alırken ödevini velisine yaptıranlar düsük not aldı. o cocuksa o aldı. cünkü ogretmenimiz bunun velileriyle takısmıs. aslında sonradan duyduk ki meger ögetmen de bunun 'dahiyane'e ödevini anlamamıs. cocuk tassaklı aileden oldugundan sınıfta dahi var herhal diye düsünmüs. bilirkisi gibi birilerine danısmıs. onlarda bunu yetiskin ve uzman birinin hazırlayabilecegini soylemis.
iste böyle egitim neferlerinin turevleriyiz. merak etmeyin büyüyünce de isler boyle yürüyor.