eski bir gelinliğe
bir bakır bileziğe
annemden kalan bu yüzüğe
razıysan gel benimle
bir tanrım var bir gitarım
şu dünyada yapyalnızım
yarınımdan umutsuzum
razıysan gel benimle
bazen aç bazen susuzluk
razıysan gel benimle
bir lokma ekmeğe
bir yudum su içmeye
yine de şükretmeye
razıysan gel benimle
bir tanrım var bir gitarım
şu dünyada yapayalnızım
yarınımdan umutsuzum
razıysan gel benimle
bazen aç bazen susuzluk
razıysan gel benimle
(bkz: razıysan gel)
bir gün toprak olacak bedenim (dilerim, uzak bir gelecekte), yaşadığım dönemde öyle ya da böyle hayatına dahil olduğum sevenlerim, kumsaldaki ayak izi misali, dünyada muhtelif yerlerde bırakacağım ismim ve bunların yanında lafı dahi edilmeyecek paranın satın alabileceği bir kaç parça çer çöp.
dagılmıs paramparca olmus bir kalp,
sürekli hüsranla gecmis bir ömür sürüldügü icin yerlerde sürünen moral,
eskimis bir bilgisayar,
bir de uludag sozluk yanlis hata yazar giris hedesi.
hasta ve bakıma muhtaç bir anne
sürekli sorun yaratan bir baba
bütün ev işleri (çamaşır, bulaşık, yemek, ütü vs.)
birkaç satıcı arkadaş
koskoca yalnızlık.
- 2000 model bir masaüstü bilgisayar
- bir bozuk minton mp3 çalar
- bir apple ipod shuffle
- bir nokia 6630
- belirsiz sayıda sweatshirt ve t-shirt
- üç kot pantolon, bir kargo pantolon ve geri kalan diğer pantolonlar
- bir siyah hi-top converse
- birkaç spor ayakkabı
- ve daha aklıma gelmeyen bir sürü ıvır zıvır...
- keşfedilmemiş iç topraklar
- tam kapasitesine henüz erişememiş bir dimağ
- yalnız, kocaman bir kalp..