Berfinim,
içimin güler yüzü,
yaşanılası iklimim hoşgeldin.
(adımın çapraz yazılması kimin
umrunda..
denize düşen yılana öykünür
biraz da...)
bir aralık sızıverdin işte
ömrümüzün en gevrek zamanı...
çıt diyor kırılıyoruz,
öfke kadar saydamız o zamanlar
ve kırılgan
bıçak kadar!
kızım demeyi öğrettiğin için
o tanrısal kokun
ve gülüşündeki baban için
ki hala zilleri çalıp kaçmak istiyorduk
yarım yamalak aşk kırıntıları
tabakta bırakılmış, yazık atılacak bir sevda
haritası,
hatta el değmemiş delilikler istiyorduk..
çocuktuk daha
büyümeye direniyorduk,
iş toplantılarında lolipop zamanlar düşlüyorduk
ama sızıverdin işte...
bir avuç yeşil gevrek rokaydık,
mayışmamıza bir limon yetecekti..
biz garsonu bekliyorduk,
sen çıkageldin...
hoşgeldin berfinim...
kızım kızgınlığım..
bilmiyorduk daha,
objektiflerin objektif olmadığını,
ikimize yeter sanıyorduk ikimizin toplamı,
meğer doyurmak çok zormuş
içimizdeki hayvanı..
habersiz geldin, kusura bakma
ortalık biraz dağınıktı...
şimdi hemen toparlarız sanıyorduk,
olmamıştık daha...
işin zor kızım,
hem büyüyecek
hem bizi büyüteceksin..
baban mı var, derdin var kızım..
hoşgeldin kızım,
içimin gülen yüzü, hoşgeldin...
inci ve ipek. bir kızım olursa adını inci koymayı uzun zamandır istiyorum zaten. ipek de aynı şekilde, ikinci bir kızım olursa ona da bu ismi veririm. tabi ki böyle bir kararda eşimin seçim ve istekleri de önemli olacaktır. ama seçim tamamen bana kalsa ve iki kızım olsa isimlerini hiç düşünmeden inci ve ipek koyarım*
almiladır efendim, çok net. eğer hız alamayıp ikinci kızı da yaparsam ona da anda veya asya ismini vereceğim. iki isim de çok değerli olduğu için seçemedim daha. üçüncüsüne ise.... yok yeter lan bu kadar kız.