bindiğiniz otobüslerin numaraları, sefer saatleri, mahallenizin bakkalı, maçları izlemeye gittiğiniz kahvehaneler, duşları olmayan toprak saha, küçük ama sıcak yuvanız, her sene gittiğiniz yaşlıların tercih etmesi sebebiyle de hiç yaşıtınızın olmadığı yazlıklarınız, kitaplarınız ve ders notlarınız... çok küçük dünyalarınız var, biliyorum.
küçük dünyalarda dolanan küçük balıklarsınız. büyüyüp daha büyük dünyalara doğru yüzmek sizin için bir hayal. bazen hayal ettiğinizi biliyorum, "keşke sahip olduğum önemli şeyler olsaydı" dediğinizi. sonra da kendinizi avutmak için "tanrıya şükür beni seven arkadaşlarım ve bir ailem var" diyorsunuz. ya sevecekler tabii ki sizi. başka şansları yok ki. siz o oturduğunuz varoş semti neden seviyorsunuz ? çünkü başka seçeneğiniz yok canlarım. başka gidecek yeriniz yok . bu yüzden zamanla sevdiğinizi sanıyorsunuz , hepsi bu.
sözlük yazarlığı da bu küçük dünyanızda büyük bir yer kaplıyor. bilmiyorum belki siz özene bezene yazdığınız o yazılar sonrasında kendinizi flaubert ya da proust sanıyorsunuzdur. dediğim gibi küçük dünyanız yüzünden böyle oluyor.
aslına bakarsanız daha büyük dünyalara gidecek cesareti kendinizde bulamamanızı anlıyorum, en azından anlamaya çalışıyorum. belki daha zengin, daha yetenekli olsaydınız her şey çok farklı olurdu. böyle içe dönük olmazdınız...yine de bazı şeyleri değiştirebilirsiniz. değiştirmeyi denemezseniz, o küçük dünyanızda ömür tüketmeye devam edecekseniz. çabalamayan, ezikliği sindirmiş bünyelere zaten yardım edemem, etmek de istemem.
(bkz: ceviz kırim yersin)
kıçı açık kalmış yazarın halusünasyonlarının dışa vurumudur.
isteyen benim küçük dünyama gelebilir. yalnız değdiriyorsam, sıkışıklıktan. **
herkesin kendini dünyanın en önemli insanı olarak gördüğü, tanışmalarda ikinci soru olarak nerede çalışıyorsunuz sorusunun sorulduğu, takım elbise veya lanet bir mercedes ile gidilen bir yerde sahte gülümsemelere şahit olduğunuz bir toplum da küçük hatta ve hatta küçücük kalabilen nadide insanlardır.
bu başlığın insanların kalıplarını kırmak amaçlı yazıldığını düşünmek daha iyi bence.
görünce bir şeyler yazma isteği uyandırdı içimde,demek ki işe yarıyor. peki, kominist bir ülkede yaşasaydık ne olucaktı? herkes kaldıramıycaktı başlığın vurguladığı gibi. küçük veya büyük dünyaları tarif etmek için paradan ve statüden başka değerler bulmak zorunda olucaktık, değişen değerler baz alınarak çıkarım yapmak yanılgı kardeşim yanılgı...
ufacık minicik içi dolu turşucuk gibi mütevazı bir dünya en kısa zamanda bu dünyaya angelopoulos un bir klonunu yerleştirip geri kalan tüm insansıları def etmek istediğim dünya diyelim. bazı reformlar ile daha yaşanılası bir dünya oluşturmak mümkün misal; her sokağa havasına mimarisine uygun çello, keman, gitar sololarından herhangi birinin çalmasını istiyorum, aydınlatma sistemini daha alçak yapma niyetindeyim çünkü gökyüzündeki yıldızları göremez olduk yapay soğuk çirkin ışıklarımızdan dolayı...
