amerikada ilk yilim daha dolmamis, tabi yeni tatlar ariyorum.
strip club'lara falan takiliyorum, kadin oldugum icin zaten giris de beles ehehe.
lap dance olaylari var bilirsiniz. 20 dolar bir sarki ucreti fiyati.
bir gun dedim 20 dolar nedir ya, su gibi gidiyor param diye dusundum, bu kez pazarlik yapacaktim. 10 lap dance'e 100 dolar falan diyecektim (tam turk akli aq)
iste yine bir gun gittigim zaman bir tane koca gotlu, koca memeli rus geldi yanima oturdu hatta bacaklarini uzerime saldi kari.
iki bos beles muhabbetten sonra lap dance ister misin tatlim dedi.
bende olur ama sana bir teklifim var dedim, 10 tane lap dance icin sana 100 dolar veririm dedim.
kiz da sen benimle ne bicim konusuyorsun, simdi seni mudure soylerim dedi.
bende o zaman cek su bacaklarini ustumden dedim. boyle ittirdim bunun bacaklarini.
ama nasil kut kut atiyor kalbim ehehe.
kadin valla gitti mizmiz ogrenciler gibi hemen zaten hali hazirda mekani turlamakta olan mudure soyledi. mudur bana dogru bakti, yanima gelmeye basladi. bende aha dedim simdi kapi onune koyacaklar beni.
ama neyse ki mudur nazikce hanimefendi lap dance ucreti pazarliga tabi degildir gibi birseyler geveledi. bende tamam bir daha yapmam dedim. soguk soguk terliyorum bu arada hala. zaten birami icip ciktim olaydan sonra.
hayir yani ne olurdu yelloz 10 dolara yapiversen? haftaici zaten kimse yok, hangi hiyar sana cikarip 100 dolar verecekti merak ediyorum.
ahanda! vallahi benim de var yurtdışı anılarım. 2015 yılının ocak ayında "herkes diyarında muhabbetinde bilmem bizi ne civara yazmışlar." gibi haşa sitemkar hislerle kaderin bana da artık bir güzellik yapmasını bekliyordum. ben tam böyle yarı içli, yarı melankolik takılırken telefon çaldı. arayan daire başkanıydı. pasaportunu ayarla çine gidiyorsun dedi.
malum çin ülkemize epey uzakta zati adı üstünde uzak doğu. kendi imkanlarımla gitme şansımın çok az olduğu bir ülkeye iş için bedava gidecek olmak beni ziyadesi ile mutlu etti. hasılı 3 devlet memuru mühendis, 1 tane fabrika sahibinin oğlu zengin mühendis olmak üzere 4 kişi atatürk havalimanında loungeda uçağı bekliyorduk. lounge dedikleri bankaların özel müşterileri havalimanında rahat etsin diye uyguladıkları bir sistemmiş. yiyip içtik, çerezler, çaylar, çorbalar... para vermeden kalktık gittik. zenginlik gerçekten eğlenceli arkadaşlar. bakmayın parayla saadet olmaz dediklerine ben baktım yakından gerçekten oluyor yani.
çine indikten sonra iki tane daha mühendis bize katıldı. daha önceden gidip ordaki işleri organize etmişler. ilk önce şangayda 2 gün gezip tozduk, yiyip içtik. ne yediniz çinde diye merak ettiyseniz hemen söyleyeyim, şangayda türk lokantaları mevcut. efes restoranda dana biftek, garlicte kuzu pirzola yedim mesela. gezme işi bittikten sonra da wushi şehrine gidip fabrikada motor testi yaptık.
işte bu gezi esnasında yaşadığımız hoş anektotlar aşağıda sıralanmıştır.
1) çindeki otellerde masaj salonları var. akşam yemeğinden sonra zengin mühendislerden biri isterseniz bir masaj yaptırın rahatlarsınız dedi. ben ve ellili yaşlardaki diğer mühendis istemedik ama otuzlu yaşlardaki makina mühendisi arkadaşımız ben yaptırayım zaten yorgunum dedi. ben odaya uyumaya gittim ve uyudum. gece yarısı bir uyandım birisi kapımı zorluyor. korktum tabi biraz ama arkadan kilitlediğim için biraz rahattım. biraz daha zorlayıp gitti kapıdakiler. ulan dedim adamlar girse bıçaklasa kim vurduya giderim. sabah kahvaltıda işin aslını öğrendim. bizim arkadaşa masaj yapan kadın işim gece 2 de bitecek. oda numaranı söyle odana geleyim demiş. bizimki heyecandan oda numarasını unutmuş. kıza söyleyemediği gibi kendisi de odayı bulamamış. gece kapımı zorlayanlar meğer bizim masajcı tayfaymış. odayı arıyorlarmış.
2) otelde kahvaltı yaparken ekiptekilerden biri çinli garson kıza ı couldn't find boiled eggs dedi. mealen haşlanmış yumurtalar nerede acaba. kız siz durun ben getiririm deyince arkadaş masaya oturup kahvaltıya başladı. kız birkaç dakika sonra kocaman kırmızı bir elmayı laps diye koydu arkadaşın önüne. egg den elmayı nasıl çıkardı anlamadık. arkadaş hişş tamam gülmeyin ya deyip kızı yolladı. bozuntuya vermeden elmayı bir güzel yedi.
3) sadece çiçek, vazo, toprak vs satılan bir avm ye gittik. italyan mısınız dediler bize. geyik degilmiş yani italyanlara benziyormuşuz. birisi bebeğini kucağımıza verip fotoğraf çekti. ekipteki zengin mühendislerden biri bir kağıda çince seni çok beğendim, benimle yemek yer misin, benimle beraber olur musun vs yazmış. zampara bir adamdı sanırım. yaşıda 60 civarı. bu kağıdı o çiçek avm sinde aldığı tohumların poşetine koyunca aradan aylar geçtikten sonra eşi bulmuş. bizimki yemin ederim benim değil iskideki genç mühendisler yazmıştı benim poşette kalmış, benle alakası yok diye savunmuş kendini.
imkanı olan yurtdışına çıksın arkadaşlar gayet güzel oluyor.
Londrada bir anı dükkanına girdim. Sahipleri pakistanlıydı ve bana italyan mıyım diye 3 defa sordular. Türk olduğumu söylememe rağmen inanmadılar. Sonra biri müslüman mısınız siz türkler diye sordu. Evet büyük bir çoğunluğu dedim ve adam peşimden ayrılmadı. Dansa gidelim dansa gidelim diye. Yani adam nikahı bascak utanmasa orada.
Not: ben güzel olduğumdan değil pakistanlıların abazalığından kaynaklanmaktadır bu olay.
12 yasimda comeniusla polonyaya gitmistim. Sehri turlarken islek bi kısımda kola arabasi durmus buyuk kutu kolalardan dagitiyordu. Alıskin degiliz tabi hemen ilkokul kantin sirasinda en arkadan gelip en öne gecme taktiklerini kullanarak bir bir geciyorum rakiplerimi carpiyorum ittiriyiyorum. Neyse geldik en sona dedim hahahah kazandim amk salaklari.. arkami bi dondum herkes dehsete dusmus bicimde bana bakiyor kadin usulca kolami verdi 3 4 saniye kaldim oyle. Cok komik degil ama boyle sacma bi ani. Izahi olmayan seyin mizahi olur.
Anneyle çıkılan yurtdışı gezisinde, gram ingilizce bilmeyen annenin, esnafla sohbet muhabbet edip, çatır çatır pazarlık etmesi durumu.
Beden dili, mimikler, el kol hareketi marifetiyle, her derdini fıstık gibi anlatıyor bizim hatun sultan. Hatta öyle bir özgüven geldi ki, Robert mezunu yeğene, " dur oğlum, bana bırak " bile dedi valla.
Diz çöküp tövbe ettik. Omzumuza alıp, Viyana sokaklarında gezdiresimiz geldi bu cesur yüreği. Kalp kalp kalp...
Pek yurt dışı sayılmasa da bir yaz babamla Gürcistana gittik ben gitmeden evvel gidilecek yerleri araştırıp liste yaptım müzesi,parkları sahili vs.Gittik gün boyunca gezdik akşam babamın ordan çocukluk arkadaşı geldi bizi köylerine götürdü.köylerde bizimkiler gibi değil evlerin hepsi sovyet döneminden kalmış iki katlı üst kata giriş ayrı gösterişli kocaman merdivenlerden vs.Babam arkadasıyla konuşuyor sonra bana tercüme ediyor bende merak ettiğim görmek istediğim yerleri söylüyorum yarın hepsini gezdiririm size dedi geceyi orda gecirdik üst katta ki ev misafir evi alt katta kendileri yaşıyor.Sabah uyanıp kahvaltıya indik sohbet muhabbet çat pat türkçe konuşuyor adam babam ya dedi ne günler geçirdik gençliğimizde bu evde baban ne güzel votka yapardı ,yerdik içerdik ne güzeldi diye yad etti etmez olaydı .Adamlar sabah kahvaltıda bile votka içiyor kızı elinde tepsi bildiğin sürahi gibi bişey ilk anlamadım anasını satayım hepimize birer sat bardagı gibi bişeyde koydu hayatımda votka içmemiştim hele sabah kahvaltısında hiç denememiştim.nezaketen içmek zorunda kaldık biz içtikçe adam koydu üç dört beş ....babamlar etrafı dolanmaya cıktı .bende dil bilmez gürcüyem eşiyle kızıyla kala kaldm başım dönüyor gözüm kararıyor kendimi bahceye attım .bu sefer temiz hava carptı heralde hiç hatırlamıyorum nasıl bulup oturmuşum sandalyenin üzerinde uyuyakalmışım.babam suratımı ıslatırken uyandım.evet o gün heryeri gezdim ama hiç birşey hatırlamıyorum.bu da öyle bir anımdır.
Lisede öğrenci değişim programı sonucu 2 haftalığına Polonya'ya gitmiştim. Gittiğim evde bir çift bir küçük çocuk bir de ben vardım. Ben her gün birden fazla kez yaptıgım eylem olan duş almayı orada ayıp olur diye bire indirdim. Her gün duşa girmem onlara tuhaf gelmiş olacak ki neden sürekli duşa girdiğimi sordular. Ben de temizlik imandandır diye bir şey demiştim tam diyemesem de. Onlar da gülmüştü. Sanki adamlar ne anlayacak imandan. Mallık bende.
Üç arkadaş Batum'da parasız pulsuz dolaşırken Türk bir iş adamına rastlamamız son model arabada şehri turlayıp üzerine şık bir restorantta yemek yememiz .