Yıllar yıllar önceydi. Sanırsam 4 bilemedin 5 yaşında falandım. Eski mahallemizdeki müstakil bahçeli evimizde oturuyorduk. Evimizin bahçesi geniş olduğundan aynı zamanda araba garajı olarak kullanıyorduk. Neyse konuya geçelim.
Mevsimlerden kış. Kar desen lapa lapa yağıyor. ama ne güzel yağıyor, şimdiki gibi saçma sapan bir oraya bir oraya surata surata değil. Hava ılıman, liseliler bilmez o zamanları. Neyse konumuza dönelim. Ben tabi kar yağdığını görünce tutturdum kardan adam yapalım diye anneanneme. O da tamam ama işim var biraz bekle demişti. Ben ısrara devam edince dedem büyük bir heyecan ve coşkuyla hadi gel beraber yapalım demişti. Montumu giydirdiler atkısı beresi eldiveni lahana gibi kat kat oldum dışarı çıkmaya hazırdım.
Bahçeye çıktık dedemin elinde kocaman bi araba yıkama fırçalarından, anlam verememiştim. Bahçede araba duyuyor tabi, üstü kar kaplı. Başladı fırçayla arabanın üstündeki karları temizlemeye, hala anlam veremiyordum. en sonunda ne zaman kardan adam yapıcaz diye sordum. yapıyoruz az sonra olcak dedi. çocuğum ya işte inandım, ne de olsa bizim super kahramanlarımız onlar çocuk aklımda bianda kardam adam olacağını sandım. Neyse biraz sonra arabanın üstündeki karlar bitmişti dedem hepsini tek bir yere yığmıştı. öylesine bir kar yığını. kardan adam nerede diye sorduğumda, işte kardan adam deyip o kar yığınını göstermişti. Aman Allah'ım o hayal kırıklığı, o heves kırılması, o kandırılmışlık hissi hala daha hatırlarım o acıyı. ben dururmuyum bastım yaygarayı başladım ağlamayı. çok üzülmüştüm. belki de hayatımın ilk acısını o şekilde tatmıştım. şuan aklıma geldikçe gülerim.
geçen gün çektim sahile açtım bagajı dum tıs dum tıs takılıyorum. 3-4 tane apaçi kız oturuyordu bunlara sellektör yaptım. bakıp bakıp gülüyorlar. ne gülüyonuz lan ayımı oynuyor dedim. bitanesi shalaaaahkkk yhaaa dedi. sonra sessizce bindim arabama seside kıstım boynum bükük bastım marşa. o da ne! müzik dinlemekten akü bitmiş. baba akü yok diyemedim akü var şarj yok (zaten bizde şanş olsa anamızdan kız doğardık) neyse çağırdım bunları bana salak diyen sigara yakmış öyle izliyor bi el atın vurduralım şunu dedim. (sözlüğe göre ben vurduruyorum*) hala gülüyolar kaput yarılsada içine girsem o kadar utandım anlatamam neyse hala ittiriyorlar arabanın çalışacağı yok ben işin piçliğindeyim. biliyorum aq. çalışmayacağını, sigarası biten dayanamadı geldi o da itiyor, araba biraz hızlanmıştı bende bunun geldiğini görünce bi fren yaptım yapıştı arka cama. ayı oğlu ayı diye bağırdı. büyük aşklar nefretle başlarmış bazen aküm bitti diye çağırıyor. boş yer yok vurduramıyoruz*
lisede yavşak hallerdeyiz. hoca sınıfa girdi. ayağa kalktık. ben en ön sıradayım. zincirim açık kalmış amk. alttaki pijjamada baya sırıttı. hoca one çabuk lavaboya git didi. gülmeyenin aq.
lise 1'de beden dersinde hava soğuk olduğundan dolayı pantolonumun paçalarını kıvırıp çorabımın içine sokmak suretiyle eşofmanı pantolonumun üzerine giymiştim...
benden dersi bitti, eşofmanı çıkarttım, gömlek kravatı taktım. ancak paçalarını düzeltmeyi unuttum. o şekilde okulun koridorlarında fütursuzca geziyorum. bir kaç kız kıkırdamaya başladı...
Olay yaşananı Bayağı oldu, birgün Pizza söyledim (o gün gündüz de havale eft işlerim yoğundu) detayları geçiyorum direk olaya geliyorum.
kadın, kız da olabilir "beyefendi ödeme nasıl olacak" dedi? Havale dedim pis pis sırıttı dedim ya kusura bakmayın dalgınlık nakit olacak tı dedim tamam iyi akşamlar dedi kapattı.
3 arkadaş asmalıdayız,masaların dışarıda olduğu dönem.
baya güzel içtik kafalar çakırkeyf, kalkmaya karar verdik.
yolda giderken masalar arası çok sıkışık olduğundan adım adım ilerleyebiliyorduk.
ben tabi hatunlara selam filan diyordum. neyse bir grup cevap verdi gülüştüler. sallamadan devame ttik ama köşeyi dönünce arkadaşa dedim;
-şu how i met ur mother repliğindeki gibi, bu arkadaşım x tanıyormusunuz vs.. gibi bi muhabbetle masalarına yanaşalım dedim.
sonuçta bir daha kesinlikle görmeyeceğiz insanlar filan, makara olsun diye.
bir arkadaş tamam dedi, yavaş yavaş ilerledik masaya.
masaya eğildim, hatunlar baktı garip bi şekilde,
-arkadaşlar mrb, bu arkadaşım x diye kafamı bi çevirdim;
orospuçocuu x baya uzaklaşmış arkasını dönmüş telefonda konuşur gibi gidiyor.
sik gibi kaldım ortada.
-x yok dedim ben y, nasılsınız? hatunlar kahkaha attı, biraz muhabbet ettik, ama pek de ilerlemedi açıkçası.
götüm götüm gittim arkadaşların yanına.
oçları hale içimde uktedir.
lisede, boş bir derste film izlemeye karar verdik. kütüphaneden kafa dengi bir film aldık. cd'yi bilgisayara taktık ve film için yerlerimize geçtik. tam filmin başında filmin yapıldığı stüdyo amblemi çıktı.
sınıfta laz bir arkadaş vardı. lan bu atlamaz mı, "ben bu filmi daha önce izledim." diye. "nereden anladın?" diye sorduk. "şu karıyı daha önce de gördüm." dedi.
bugün dolmuşta giderken kaptanın aniden fren yapması sonucu kezbanın birinin üstüne uçtum.o kadar özür diledik hala laf etti dayanamadım küfür ettim indim.
2-3 hafta oldu yaklaşık 15 kişi kefkene gitmiştik cumartesi akşamından gece orda kalıp ertesi günde döneceğiz kefkenin konaklama tipini yerini gidenler bilir,
gitmeyenler için ağaçlık (çokta iyi olmayan biryer) çadır felan kurmaya izin veriyorlar tek artısı elektrik var
neyse bulduk bi yer iyi sayılır çadırı felan kuracağız araçlardan malzemeleri indirmeden önce etrafta bir temizlik yapalım dedik zaten ağaç dipleri felan hep çöp (milletimizin en önemli özelliği) yığını onlarıda toplayıp yakarız diye düşündük belediye saolsun en son geçen sene uğramış
neyse muhabbet sohbet derken yerde bi pislik gördüm abi burayıda alalım dedim (amca oğluna) oda yav bişi olmaz oncacıktan dedi yav dedim bit olur pire olur gel inat etme şurayıda süpürek yanımda abim felanda var bu hala ne biti ne biti deyip duruyor dayanamadım am biti dedim millet yıkıldı tabi ben utandım gülemiyorum öyle süpürmeye devam ettim. buda böyle bir anımdı işte.
Yazarların başından geçen, gülmelerine sebep olan ve buraya yazıp, okuyanları güldürüp point kapmak için çalıştıkları anılarıdır.
sene 1998 bilgisayarıma virüs girmişti, antivirüs programını çalıştırdım ve birkaç saat süreceğinden annemi de bilgisayarın fişini çekmemesini tembihleyerek dışarı çıktım. Aradan üç saat kadar geçmişti eve girdim bilgisayarın etrafı inanılmaz deterjan kokuyor, anne bu ne dedim. Cevabı patlattı, oğlum virüs var dedin ya etraf mikrop yayılmasın diye hem bilgisayarını hem de odayı dezenfekte ettim.
ankettir.
ama doldurcam ben burayı, yani bu entryi. sakin olun.
benim için ilk uykudur, sevgiliyle olan.
istesem 500 satır yazarım bunun hakkında ama, sözlük uzun yazılara aşina olsa da umursamaz. tecrübeliyim bu konuda.
o yüzden s*ktir edin. yeter bu kadar.
babamla yaşadığım her şey. Allahtan en mutlu dememişiz başlıkta yoksa içinden çıkılmaz bir hal alırdı. madem mutlu bir anısı yazarlarımızın, bir mutlu anıda benden. plastik jantlı bir bisikletim vardı. Arkadaşımla yarışırken arkadan bisikletime çarpmıştı arkadaş ve arka tekerleğim kırılmıştı. Ağlayarak eve geldiğimde babam o gün beni bisikletçiye götürüp en sevdiğim bisikleti bana almıştı. Hiç unutmam. Sonra bisiklet bir tutku haline dönüştü. 4 sene profesyonel uğraştım, şimdi de hergün en az 20 km yol yapıyorum bisikletle. Yazlarıda 2000 3000 kmlik turlar. Evet babamı çok seviyorum.
Edit: başlık başıma kalmış. Açıp kaçan arkadaş neden böyle yaptı acep. Neyse tanımlayalım, yazarların yaşadıkları ve onlara mutluluk veren temiz, güzel anılardır.
ilkokul birinci sınıfta yağmuru mikailin yağdırdığına inanmam. tabi bunu o yağmur taneleri nasıl birbirine değmeden düşüyor diye desteklemem ayrı bir trajikomedi.
öğrenci iken arkadaşlarla geziyorduk.sultanahmetten eminönü ne gelmiştik.balık ekmek yedik karşıya geçmek için hareket ediyoruz.arkadaşlar görmemiş gibi eminönünde fotoğraf çekiniyorlardı.benimde aklım 2 tane kuşun birbirlerine yaptıkları hareketlere takıldı ve izlemeye koyuldum.arkadaşlar hadi gidiyoruz dedi bende kuşlara bi tekme atayım öyle gidiyim dedim ve o an yerdeydim yağmur vardı kaydım. allahtan üzerim fazla kirlenmedi.hemen etrafıma baktım herkes bana bakıyor ve hiç çaktırmadan elimi cebime attım telefonu aldım bir şeyler yaparmışcasına koşar adımlarla ilerledim.
yaklaşık 15 yıl önce 7-8 yaşlarındayken komşunun torunları gelmişti yurt dışından.
her neyse oyunlar oynuyoruz kızlarla.
bunlardan biri arı yuvası gördü ve diyalog başladı;
herneyse gittim arı yuvasına çomak soktum ve sokmanla dünyamın kararması aynı hızda gerçekleşti.
banyoya gidip kafamı yıkadığımda arılar banyonun içine düşüyordu.
ulan 1 hafta ağzım yüzüm şiş gezdim mahallede.
şimdi o kızlardan biri ile güzel bir ilişkimiz var.
bir gün pendik - kadıköy minibüsünde maltepeye gitmekteyim. atalar civarında bir kadın elini uzattı. şöför sağa çekti. olaylar başladı ondan sonra;
kadın: ayy her yer dolu boş koltuk yok, binmem ben buna.
söför: ablacım gel oturursun birazdan.
kadın: yok yok gidin siz beni beklemeyin.
kadın, başka bir minibüs beklemek için geri gitti. şöför de haliyle sinirlendi.
sıgarasını aldı, yaktı ve derin bir nefes çekerek: senin o yere göğe sığmayan götünü s... deyince, ben dahil bir çok kişi kahkahaya boğuldu.