akşam iş dönüşü, saat onbir civarlarıdır. dolmuştakilerin büyük çoğunluğu adeta sızmış vaziyette yolculuk devam ederken, araç bozuk bir yola girer ve yayık makinası gibi bir sağa bir sola sallanmaktadır. kafayı cama yaslayarak uyuyan, daha doğrusu bayılan * bir yolcu, arabanın sağa sola salınımı nedniyle cama ritmik olarak kafa atmaktadır ama öyle böyle değil. bariz biçimde küt küt sesi gelmektedir camdan ama yolcu aramızdan ayrılıp harikalar diyarına gittiği için uyanmamktadır. kafadan gelen küt küt seslerine uyanan diğer yolcular kikirdemeye başlamış, araçta bu arada son durağa yaklaşmıştır. şöför dayanamaz arkaya döner ve ; abi uyandırın şunu camı kıracak, hastanelerde sürünmeyelim birde. görev adamı yolculardan biri adamı dürterek uyandırmaya çalışsada, malum şahıs komple servis dışı olduğundan dürtmelere de cevap vermemktedir. kahkahalar yükselmeye başlamıştır artık. yumruklamaya varan temasların ardından bir sıçrayarak uyanan elemana abi nerde inicen sen diye soran şöför adamdan ; '' evde evde '' cevabını alır. kahkahalar gırla gitmektedir yalnız, iki kelimeyi sarfeden arkadaş, cama kafa atma seramonisine kaldığı yerden devam etmektedir. amına koyacam böle uyunur mu diye serzenişte bulunan şöför aniden frene basar. kapı dibinde tekli koltukta oturmakta olan demir kafalı arkadaş, merkez kaç etkisiyle büzüştüğü koltuktan ayrılır, en ön koltuklara çarparak geri seker. nihayet uyanmıştır ama arabanın içi yıkılmaktadır. nolduğunu anlamaya çalışan adama yine aynı soru gelir şöförden ;
abicim nerde inicen sen bak geliyoz son durağa...
adam gayet sakin biçimde ama uyku sersemi olduğu herhalinden belli biçimde yine ;
evde, evde.... cevabını verir. şöför ateşleme kesmiştir artık ;
oldu amına koyim salona kadar götüreyim istersen, masalda anlatırım, sabahta gelir yatağına kahvaltı getirirm amınagoyiuuum.....
bütün araba iptal, millet nerde ineceğini unutmuştur, şöförün bu kısa sinir krizi anında lafların muhatabı demiradam amca kafayı öne düşüre düşüre yine uyumaya çalışmaktadır.
lisede bi gün, oda arkadaşımla odada ışığı kapatıp, müzik dinliyorduk. bülent ortaçgil'in eylül akşamı şarkısı. diğer oda arkadaşımızda dershanedeydi. şarkının sözlerini ona göndermeye karar verdik;
-belki benim kağıt param döne dolaşa bir şekilde senin cebine girmiştir...
bir aşk şarkısı da olsa güzel dostluğumuzu dile getirmek için bu mesajı atmıştık.dakikalar sonra gelen mesajsa şöyleydi;
5 kişiyiz ve kamptan dönüyoruz çok açız 2 km yürüdük ve bir gözlemeci bulduk, fiyatını sorduk ve bize çok pahalı geldi ve aramızda şöyle bir diyalog geçti.
- Abi hepimiz öğrenciyiz bize bir güzellik yaparsın ya.
+ Bende öğrenciyim dışardan okuyorum.
- Abi bak hepimiz taa uzaklardan gelmişiz buralardan okumaya, paramız yok.
+ Bende buralı değilim.
- Abi bari iş sahibisin bize bir güzellik yap.
- Dükkan kira yahu, benim değil.
sınıfta mendel kanunları ile ilgili bir çizelge yaparken ( bezelye değil ama göz ) işte yeşil göz, kahverengi göz, mavi göz, şu şunla evlenmiş bu bunla evlenmiş filan yazarken, bir başka öğrencinin yanıma gelip " oğlum hoca diyorki -z leri düzeltsin" demesi. küçük z harflerinin ortasına çizdiğim çizginin uzun olması ama z nin şapka ve altçizgisinin görece daha kısa olmasından kaynaklanan bir yanlış anlaşılma. tahtaya bir baktım her yer yeşil göt, mavi göt, kahverengi göt ler ile dolmuş.
bu muhabbet tüm lise hayatım boyunca peşimi bırakmadı malesef.
bir gün annemlerle oturmaya gidiyoruz daha çok küçüğüm ama sözlük. hava da kararmaya yüz tutmuş bende korkudan telaş yaptım tabi. annemler sanki gideceğimiz yer kaçacakmış gibi hızla ilerlerken bende ayakkabılarımın bağıyla uğraşıyorum. en sevdiğim ışıklı spor ayakkabılarım ama. hem yürüyorum hem bağlıyorum. iki büklüm ilerlemeye çalışırken birden dünya durdu sanki sözlük. hafızamı kaybettim zannettim. karanlıkta kamyonu görmemişim ve kasasına toslamışım. bi ara annemleri tanıyamadığımı hatırlıyorum.
ilkokul 2.sınıftayken çok gaddar bi hocamız vardı.bigün pano düzenliyordu sıranın üzerine bi arkadaşla cıktık hocaya yardım ediyoruz bende felaket dercede sıkıştım ama herif gaddar ya lavaboya göndermedi neyse tenefüs zili çaldı gene bırakmadı neyse ben gebericem ama sıkıyorum kendimi neyse daha fazla tutamadım bi güzel yapmaya basladım bi botlarıma doldu oradanda sıraya işin en kötü tarafı sıra doluydu ve göl oldu mübarek sonra sırada oturan arkadasların üzerine döküldü arkadaslardan biri'öğretmenim altına yaptı'dedi ben döndüm 'nolur sus'dedim hoca tınlamadı neyse zil çaldı koşa koşa lavaboya gittim aglıyorum arkadasımda arkamdan geldi aglama falan diye teselli ediyo o arada 5.sınıflardan bi mal bizi dinliyormus'ha ha seni herkese rezil edeceğim' dedi ben daha cok aglıyorum sakinleşeyim diye arkadasım bahçeye götürdü kış günüydü ve çorabımdan dumanlar çıkıyordu.içimden hala o gaddar hocaya ve o 5.sınıftaki kıza küfrediyorum.